hesabın var mı? giriş yap

  • bazen yardığı kadar dumur eden de diyaloglardır.

    kahramanlarımız kreş öğrencileri olan erkan*, sinem* ve gökhan dır. erkan sinem i sevmekte yalnız sinem hanım hem erkan a hem de gökhan a pas atmaktadır. bir gün erkan ın kafası atar ve sinem i bir köşeye çekip konuşmaya başlar:

    e: sinem! ben seni seviyorum. o yüzden bi karar ver artık beni mi seviyorsun yoksa gökhan ı mı?
    s: ben seni seviyorum ama gökhan da beni çok güldürüyor. sen de beni gökhan kadar güldürsen seni daha çok severim.
    e: sineeem! ben sana aşığım diyorum, soytarıyım demiyorum!?..

    (bkz: mavi ekran)

  • kuafore gidildiğinde, genellikle "saçını kim kesti?" sorusuyla karşılaşılıp, cevabı "saçımı koparıyorum ben" diye verildiğinde şaşkın bakışlara maruz kalınır. eğer doğruyu söyleme ihtiyacı duyulmuyorsa, kafadan bir semt ismi uydurup, falanca kuaför deyip konuyu değiştirebileceğinizi zannediyorsunuz. ama konu değişmez, saçınızın kısa olan kısımları iki parmak arasına alınır aynadan size gösterilir ve saçınızın iki tarafı arasındaki orantısızlığı, siz biliyor olmanıza rağmen gözünüze sokar.
    ikinci bir durum ise, tam saçınızla oynamanın keyfine varmaya çalışırken, yakınınızda olan birisinin elinize vurma durumudur. işte sinirler daha çok gerilir, "yapma" dendikçe yapası gelir insanın. ama anlamazlar "yapma" demekle bitmeyeceğini.

  • bu entry'nin devamı niteliğinde ve güncel bilgilerle yeni giri için tık tık.

    tehlike artık kapımıza kadar geldi* ve üç maymunu oynamak gibi bir lüksümüz yok.

    coronavirüs ailesinin son ve en gelişmiş üyesini bu kadar tehditkar yapan özellikleri nedir?

    - yapılan son araştırmalara göre virüsün bulaştırma gücü çok yüksek ve bir enfekte kişi ortalama neredeyse 7 kişiye kadar* bulaştırabiliyor;

    - ace2 enzimini içeren hücrelere doğrudan saldırdığı için, hafif semptomlu hastalarda bile böbreklerde hasar ve testislerde kalıcı olarak kısırlık yapabiliyor;
    (hastalığı hafif şekilde geçirip hasar görmeden atlatmanız zor görünüyor)

    - bazı enfekte kişilerde hastalık semptom göstermeden yayılabiliyor;
    (yani siz sağlıklıyım diye gezerken halihazırda pek çok kişiyi hasta etmiş oluyorsunuz)

    - vücut dışı yüzeylerde 9 güne kadar aktif kalabiliyor ve temas halinde enfekte edebiliyor;

    - aerosol* yayılma yeteneğine sahip ve 3 saati aşkın bir süre boyunca havada asılı kalabiliyor; (çin'deki bir belediye otobüsünde aerosol aracılığı ile 4.5 metre uzaklığında yolculara dahi bulaşım yaptı,

    - dışkı ve göz üzerinden enfekte etme kabiliyetine sahip;
    (hong kong'ta kanalizasyon borularından sızıp, tuvalet üzerinden evinden çıkmamış bir aileye bulaştı)-(wuhan'da bu yüzden dün 2.000 ton dezenfektan kanalizasyon sistemine döküldü;)

    - inkübasyon (kuluçka) süresi ilk olarak 14 güne kadar uzuyor dendi ama bazı vakalarda 24 güne kadar ulaşabildiği tespit edildi ve bu evrede de bulaşıcılık gösterdiği ortaya kondu;
    (edit: korkunç bir haber daha, bir hasta 27 gün sonra pozitif test edilmiş ve 27 güne kadar uzama ihtimali varmış

    - virüs yalnızca akciğer değil; kalp, böbrek ve bağırsak gibi organlara saldırarak ani kalp durması ve çoklu organ yetmezliği gibi sonuçlara neden oluyor;
    (ani ölüm vakaları bu nedenle görülüyor)

    - nükleik asit bazlı test kitlerinde ciddi hata payları mevcut ve wuhan'da bu nedenle ct ile tarama yapılarak virüsün pnömoni nedeniyle akciğerlerdeki biraktığı izlerden teşhis yapıldı ve bir günde tam 15.000 yeni hasta ortaya çıkarıldı;
    (sonrasında hubei ve wuhan yönetimi bizzat xi jinping tarafından görevden alınıp, yerine kendisine yakın ve şahin bir bürokratı göreve getirdi)*

    - virolog ve uzmanlar influenza gibi pandemi oluşturacağı düşüncesinde mutabık kalmaya başladılar;
    (o evreye ulaşana kadar muhtemelen pek çok ölüme neden olacak)

    virüs hakkındaki en büyük safsatalardan biri de sadece yaşlıları öldürdüğü yalanı. çin ve iran'da özellikle doktorlar olmak üzere pek çok genç insan hayatını kaybetti. geçtiğimiz günlerde g. kore'de 17 yaşında ve kronik rahatsızlığı olmayan bir kişi iran'da 25 yaşında bir hemşire, yine iran'da 22 yaşında sağlıklı bir futsal oyuncusu elham sheikhi, 31 yaşında ve it's just a flu diye dalga geçen bir acem oğlanı ve dalga geçtiği twit, çin'de 29 yaşında evlilik hazırlıkları yapan bir doktor, wuhan'da daha önce kronik rahatsızlığı bulunmayan 36 yaşında biri ve hastalığın varlığı erken fark eden ancak yönetim tarafından tehdit edilip susturulan li wenliang hastalıktan öldüğünde yalnızca 34 yaşındaydı;

    -çin köşeye sıkışmış durumda ekonomisi ciddi anlamda yıpranıyor, bu nedenle virüsle ilgili marjinal bir hamle yapmaları kaçınılmaz hale geliyor;

    - uygulanan ağır karantina nedeniyle açılmayan fabrikalar tedarik zincirinin bozulmasına ve milyarlarca dolarlık zararın oluşmasıyla sonuçlandı;

    - çin ayrıca dünyanın en büyük nadir element üreticisi, nadir elementler her türlü teknolojik ekipmanda kullanılıyor ve ülkede yalnızca iki haftalık stok kaldı;

    - tedavi edildiği söylenen bazı kişilerde virüs yeniden görülmeye başlamış;

    dibimizdeki iran'da rejim muhtemelen vakaları gizlemeye kalktı ancak altından kalkamayacakları bir duruma gelince mecburen sızdırdılar. şuan iran'da muhtemelen enfekte yüzlerce kişi var ve sağlıklı bilgi gelmediği için ikinci bir chernobyl vakası etkisi yaratma potansiyeline sahip.

    acilen çok ciddi biçimde bilinçlenmeli ve ülke olarak önlemler almalıyız, yoksa ncovid19'un bu topraklarda büyük ölçekli bir kasırga etkisi yaratacağı çok açık.

    ayrıca son yılların en sert grip* salgını yaşanıyor ve özellikle çocukları korumanız öneriliyor.

  • hazırlık maçında kendini yere attığı için eleştiriliyor. e olm, adı üzerinde işte, hazırlık maçı. hazırlanmadan, ligde nasıl atacak kendisini? ayıp ediyorsunuz..

  • ailecek 20 günlüğüne tatile çıkacağımız bir günde internet sifremizi istemeden verdigimiz komşumuz annemi kapıda yakalayıp oğlunun ödevleri olduğunu interneti kapatmamasını rica ediyor. iyi kalpli annem ne olur ne olmaz diye modemi komple söküp komşuya veriyor. komşumuz da bir sevinçle annemi yolcu ediyor. annem ise yaptığı bu iyiliği bize ballandıra ballandıra anlatırken ben ve abim gülmekten yerlere yatıyorduk.

    bence en güzel ve kesin çözüm budur.

  • bu gece san fransisco'da bilmemne odulunu aliyormus..
    ayrica mahir tshortleri, mug'lari, mouse pad'leri 12$'dan cafepress.com'da yok satiyormus..
    kafama siciim..

  • benim bir evliliğim vardı; aslında dünya tatlısı bir kadının birlikteliğimizin uzun bir döneminde beni gerçekten çok sevdiği, gözümün içine aşkla baktığı tutku dolu bir şeydi. nasıl bu kadar şanslı olabildiğime inanamazdım.

    birbirimizin bedeninde yaşardık biz. sabaha kadar hiç ayrılmadan sarılarak uyuyan insanlardık. aslında hep kolum ağrır ve uyuşurdu ama ben çekmezdim hiç, çekmek aklıma bile gelmezdi. keyif alırdım bundan. televizyon izlerken bile neredeyse benim üstümde yatardı mesela, bana sarılmadan film izlemeyi reddederdi. tek başına yatağa gitmezdi hiç, hatta ne zaman uykum yok desem gerekirse kavga çıkarır bir şekilde beni o yatağa getirirdi, uyuyamazdı bensiz. uyumadan önce kafa kafaya verirdik, benim verdiğim nefesi o alırdı, onun verdiği nefesi ben alırdım. birbirimizin nefesi olurduk.

    benim bir evliliğim vardı; sabahları işe hep geç kalırdık. tüm gece sarılıp uyuduktan sonra çıkamazdık yataktan bir türlü, öyle tatlı gelirdi ki ayrılamazdık. sonra işe geç kalacağız diye panikler kavga etmeye başlardık. ben kavgadan dolayı gergin görünürdüm ama içten içe hep gülümserdim bu yüzden, fark etmezdi. panikti zaten hep, hemen heyecanlanır ve acele edeceğim diye daha fazla vakit kaybederdi.

    benim bir evliliğim vardı; eşim olmadan bir şey yaptığımda veya bir yere gittiğimde eksik hissederdim. o yanımda olmadığında geri kalan her şey eksik kalırdı, tat vermezdi. mutlu olabilmenin ön şartıydı benim için; dünyanın en eğlenceli şeyi bile onsuz yetersiz kalırdı. tamamlayıcı parçam, diğer yarımdı benim.

    benim bir evliliğim vardı; öyle güvenirdim ki ona. ne sevgisi ne de sadakati için o uzun yıllar boyunca bir an bile şüphelenmedim. o da bilirdi beni, gözümüz arkada kalmazdı hiç. zaten benim için dünyanın en güzel kadınıydı, fiziksel kusurları o kadar tatlı gelirdi ki bana, kepçe kulaklarına aşıktım mesela anlamazdı.

    benim bir evliliğim vardı; sorumluluk paylaşabildiğimizde birlikte bir şeyler yapmaktan çok zevk alırdık. kavgalı olmadığımız zamanlarda mutfağa birlikte girer harikalar yaratırdık mesela. temizlik konusunda çok kavga ederdik ama; beğenemezdi bir türlü.

    benim bir evliliğim vardı; şu hayattaki en büyük zevkim onun neşeli olduğunu görmekti. "ceylan gibi sektiğinde.." derdim ona, işte o zaman dünyalar benim oluyor. o neşeli olduğunda yaşadığımı hissederdim, onun neşesi kadar mutlu edemedi hiçbir şey beni tüm hayatım boyunca.

    benim bir evliliğim vardı; babamı kaybettiğimde limanım olmuştu benim eşim. bu kadar zaman geçti, hala sadece onun yanında ağlayabildim mesela. artık babam için ağlayamıyorum tek başıma.. "büyük adam" olmak zorunda hissetmediğim tek yerdi onun kolları. benimle birlikte ağladığında hafiflerdi acım. güvenirdim ona.

    bunlar sadece bir kısmı, daha binlerce güzel şey anlatabilirim. biz bir zamanlar birbirimizi gerçekten çok sevdik. iki değil, bir kişiydik. birbirimizin nefesiydik.

    ama benim evliliğim yukarıdakiler gibi mükemmel şeylerden ibaret değildi. bir zaman sonra çok kötülük ettik birbirimize. kavga ettiğimizde çok kırdık birbirimizi, utanılacak şeyler yaptık ve söyledik. egolarımız ve intikamlarımız önüne geçti sevgimizin. en sonunda kötülüğün sevgiden bile güçlü olduğunu öğrendik. güzel şeyler önemsizleşti, elimizde kin kaldı sadece. faturalar kesmeye başladık birbirimize.

    en temiz duygularla seven, gerçekten birbirine aşık iki insandık bir zamanlar ve ne yapıp edip bunu mahvetmeyi başardık. artık sebepler, gerekçeler ve bahaneler önemli değil. acı gerçek şu ki; her şeye rağmen kaybettik. artık "eş" değiliz, birbirimize nefes değiliz, yabancılaşmaya başladık. sonunda anladım ki artık beni sevmekten vazgeçmiş. canı sağ olsun; insan isteyerek aşık olmuyor ki isteyerek bundan vazgeçsin, kimsenin elinde değil.

    itiraf kısmı ise şu; ben öyle sevmişim ve öyle güvenmişim ki onun beni sevmekten vazgeçtiği, nefeslerimizin birbirimize ait olmadığı bir senaryoyu aklımın ucuna bile getirmemişim hayatım boyunca. şu anda hiç tecrübe etmediğim, daha önce aklımdan hiç geçmeyen bir şeyi yaşıyorum. çocukluğumuzdan beri, insanın aşık olabileceği ilk yaşından beri seviyorduk biz birbirimizi, var mı ötesi?

    ama işte sonunda anladım ki öyle veya böyle, şu veya bu sebeple; uzun uzun anlattığım bu kadın artık bana ait değil. benim bildiğim, özlediğim ve sevdiğim kadın; şu anda aynı isimle tek başına nefes alabilen kadınla aynı kişi değil. benim eşim, bana ait olan nefesim ölmüş.

    boşanmaya karar verdiğimizde değil; boşanmamızın onun için üzücü değil bilakis heyecan verici bir şey olduğunu hissettiğimde anladım. benim düşündüğümden çok daha önce benden vazgeçtiğini, son zamanlarımızda birlikteyken bile aslında benden ayrılmış olduğunu, gözünün artık bana değil dışarıya baktığını, beni nefesi olarak değil de sadece aşılması gereken bir engel olarak gördüğünü, kendini başka insanların yanında hayal ettiğini ve yeni insanlar, yeni heyecanlar için heveslendiğini görünce anladım.

    kabullendim, bitti.

  • bokunu çıkarmayın amk ne yapacaklar maşrapayı alıp su mu atacaklar ateşe. hey allahım akıl fikir.