hesabın var mı? giriş yap

  • adam koynundan şırdan çıkarıp yiyor.
    ve bunu uçakta yapıyor.
    ve bunu videoya çekiyor.
    ve bunu internete koyuyor.
    ve allah parayı tüm bu barzolukları yapan adama veriyor. bana da geçim sıkıntısı, düşük gelir, fakirlik standartı veriyor.
    tuhaf..!

    t: şırdancı memo için önemi olmayan olay. gerekirse özel uçak tutar. para çok.

  • bir adet piçin ve onu dünyanın en önemli varlığı sanan anasının haksız olduğu tartışmadır. bakamayacaksanız çocuk yapmayın. sizin piçinizin nazını da diğer insanların çekmesini beklemeyin.

  • 4 haziran 1910 yılında 80.000 köpeğin kaderine terkedildiği adadır.

    jean paul sartre'nin le chemins de la liberte(özgürlüğün yolları) üçlemesinin ilk kitabı olan le age de raison(uyanış)ın karakterlerinden biri olan daniel bu olaydan şöyle bahseder;

    "onları sokaklarda tuzağa düşürmüşler, çuvallara, sepetlere koymuşlar ve sonra ıssız bir adaya bırakmışlardı. köpekler birbirlerini yiyorlardı. açık deniz rüzgarı onları bağırışlarını denizcilerin kulaklarına kadar getiriyordu. oraya bırakılması gereken köpekler değildi... "

  • barry marshall bir röportajında günlüğündeki notlardan derleyerek keşfin hikayesini detaylı olarak anlatmış. özetle hikaye şöyle:

    barry marshall ve robin warren isimli iki araştırmacı 1982’de keşfettikleri helicobacter pylori bakterisinin mide ülseri yaptığını ispatlayarak 2005 yılında nobel ödülü aldılar.
    o zamana kadar ülser “asit yoksa ülser de yoktur” seklinde tanımlanmış ve “mide asidinin fazla salgılanması, mideyi tahriş ederek ülsere yol açar” şeklinde kabul edilmişti. bu nedenle tedavi için de “mide asidi salgısı ya azaltılmalı ya da nötralleştirilmelidir” şeklinde bir hedef belirlenmişti.
    oysaki bu iki kafadar ülserin etkeninin bir bakteri olduğuna inanıyordu. bir yılı aşkın bir süre, mide biyopsi örneklerinden aldıkları bakteriyi laboratuvar koşullarında çoğaltmak için uğraşmalarına rağmen başarılı olamadılar. ta ki bakteri kültürüpaskalya tatili boyunca inkübatörde beklettikleri zamana kadar. normalde bakteriyi 2 gün inkübatörde tutarlarken, paskalya tatili sebebiyle 2 günden 6 güne uzayan inkübasyon süresi bakterinin üremesini sağladı.
    marschall kararlıydı. ama deney için etik kurula başvurmak, bakteriyi yutmanın riskleri hakkında deneklerden bilgilendirilmiş onam alıp onlara bakteri yutturmak imkansızdı. çalışma reddedildiğinde gizlice devam ederse işten atılır; tıbbi kariyeri sona ererdi. üstelik başarsa bile sonuçlarını yayınlayamazdı. bu nedenle ‘söyleme bilmesinler’ stratejisini uygulamaya, çalışmalarını kendi üzerinde denemeye karar verdi.

    birinci gün: deney öncesi ekibindeki doktorlardan birisine endoskopi yaptırdı. sağlam mide dokusu öncesinin kontrolu olacaktı.

    ikinci gün: sabah aç karnına bakteri ve peptondan oluşan bulanık kahverengi sıvıyı içti. etki etmesi için akşama kadar başka bir şey yiyip içmedi.

    3-5. günler: günlüğüne kaydettiğine göre sonraki bir fark hissetmedi.

    altıncı gün: hafif mide yanması

    sekizinci gün: uyandığında yanma, ağrı ve bulantı, sonrasında kusma

    dokuzuncu gün: bir gün önceki uykulu haliyle kusmuktan numune almayı düşünemediğinden hayıflandı.

    ikinci hafta: geceleri tam uyuyamıyor, çok terliyordu. ayrıca karısı nefesinin kötü koktuğunu söylemişti. ağız kokusu öyle fazlaydı ki hastanedeki arkadaşları bile farketmişti. tekrar endoskopi yaptırdı.
    deney öncesinde midesinde bulunmayan, ilk biyopside çıkmayan bakteri izole edildi. iltihaplı hücreler bakteri ile enfekte olmuştu. hipotez ispatlanmıştı.

    sonraki aşama tabiki uygun antibiyotikle ülseri tedavi etmek oldu. günümüzde tedavide kullanılan kombine antibiyotik tedavisinin temelini attı.

  • yaşayan en büyük ikinci sanat eleştirmeni ertuğrul özkök'ün - en büyüğü için (bkz: hıncal uluç) - hürriyet'in pazar eki'nde yer alan söyleşisinde yaptığı açıklama. rec by saatchi'den çıkan "arta kalan zamanda" albümünde sevdiği 15 aryayı derleyen özkök'ün kendisiyle bu vesileyle yapılan söyleşideki açıklaması gerçekten düşündürücü:

    "ikinci yeni şiiri gırtlağına kadar arabesktir. alın ikinci yeni ’den bir şiir, doğuş ’un şarkı sözlerinin yanına koyun, fark görebilecek misiniz bakalım. sezen aksu’nun şarkı sözlerinde de aynı tat vardır."

    bu açıklamadan sonra hafif bir içim geçmiş, uyumuşum. rüyamda sezai karakoç, ece ayhan ve cemal süreya'yı gördüm. aralarında doğuş ve hilal cebeci ayrılığı hakkında tartışıyorlardı. daha sonra turgut uyar geldi ve "size genç şair doğuş'un şiirlerini getirdim, haydi birlikte okuyalım" dedi. okumaya başladılar:

    eserin adı: uyan (doğuş adlı albümünden)

    zordu bu anı beni yordu
    yokluğun beni vurdu
    zordu bu anı beni yordu
    ayrılık beni vurdu

    düşünmeden uğra bana
    kapım açık hala sana
    ayrılığın vurdu aya
    yansıdı odamın duvarına

    uyan uyan uyan
    gönlüm uyan
    dayan dayan dayan
    ruhum dayan

    seni de bir gün severler
    sevda yüklü trenler
    boş raylarda ilerler
    sevenleri üzenler
    hep o yolda giderler

    eserin son bölümünde sezai karakoç ağlamaya başlamıştı. "ben neden böyle yazamadım hiç?" dedi. turgut uyar, diğer esere geçti:

    eserinin adı: bebişim (hadi hızlandır albümünden)

    dayanir mı bedenim bu acıya
    alısır mı ruhum sensizlige
    yüreğimde gözlerimde nefesimde
    kaderimsin duam yeminimsin
    kalbim kalbini görmediği zaman
    atar mı sence bir daha

    bebişim bebişim teninin kokusunu özlemişim
    bebişim bebişim bebişim
    canımdan bile sevdigim herşeyimsin...

    "bebişim" kısmında ece ayhan sigarasından derin bir nefes aldı... "hiçbir zaman doğuş gibi yazamayacağız, hiçbir zaman..." dedi. turgut uyar devam ediyordu okumaya:

    eserinin adı: uh uh (denge albümünden)

    şimdi sana söylüyorum
    içimdeki aşkı çıkar onu
    çıkar onu çıkar onu bebeğim

    vazgeçilmez terkedilmez
    içimdeki tutku
    al al al al al al
    uva uva oh oh

    kaldır üstündeki kara bulutları
    serbest bırak alev alsın

    özellikle "al al al al uva uva oh oh" bölümünden sonra, şairler "olmaz böyle şey" nidalarıyla "doğuş şiirlerindeki imgelem zenginliği" hakkında hararetli bir tartışmaya giriştiler. hatta sezai karakoç ile ece ayhan neredeyse birbirine girecekti. o sırada ertuğrul özkök geldi ve "ikinci yeni şiiri gırtlağına kadar arabesktir. alın ikinci yeni ’den bir şiir, doğuş ’un şarkı sözlerinin yanına koyun, fark görebilecek misiniz bakalım. sezen aksu’nun şarkı sözlerinde de aynı tat vardır." dedi. sezai karakoç "ne demek fark görebilecek misiniz? doğuş bizden milyon kat iyi...dalga mı geçiyorsun bre?" dedikten sonra koşup irice bir budaklı meşe odunu kaptı. .. tam o anda uyandım. bilgisayarımı açıp, doğuş’un resmi sitesinden fan clup bölümüne girdim ve hemen üye oldum. çok mutluydum. üstelik nickim de uvercinka ‘ydı.

    http://www.hurriyet.com.tr/…791.asp?gid=59&sz=15434

  • kendimize göre bazı projelerimiz olduğundan, cevabını merak ettiğim soru. mantıken hemen kurur diyorum ama, bir astronot arkadaş kafamı karıştırdı. "sekiz on senede anca kurur, hiç girme bu işlere..." diyor. ya bir şey biliyor da söylüyor ya da hasedinden önümü kesmek istiyor. sanki biz bu işin fizibilitesine bakmıycaz, sanki bizim nasacı olsun, yapı denetimci olsun, hiç ahbabımız yok...

  • ulan bir uygulama bir programciya "how to delete songs from iphone" diye google'da arama yaptirir mi? gebersin bu program acilar cekerek ölsün. sonra tekrar diriltilip kizgin yaglarda falan kavrulsun. allah ilgilensin.

  • görsel

    link

    edit: ilan sahibi şaşırtmadı ve ilanı silip topukladı. iyi ki ss almışım.

    edit2: bir kaç sözlük yazarı telefon açıp makara yapmış, bir ekşi sözlük yazarı avukat da kendilerini arayıp anayasanın konut dokunulmazlığına ihlal suçundan kendisine uyarıda bulunmuş ondan da ilan silinmiş olabilir.

    edit3: firma tekrar ilanı yayına almış ancak bu sefer alkolle eve girenleri arayacağız kısmını çıkartmış. yahu madem mantıksız niye koyuyorsunuz ilana.

    edit 4: firma tekrar ilanı kaldırmış. tutamıyoruz efendim ısrarla değişiyor ilan. en son herhalde "evi tutacak kişiyle karşılıklı rakı içilip sözleşme öyle imzalanacak" diyecekler sanıyorum.

    sahibinden adlı çılgın ev sahipleri sitesinde sevr anlaşmasına denk karşıma çıkan ilan içeriğidir.

    ayrıca 1 yıllık kira peşin, 2 depozito ve kalabalık olmayan çocuksuz aile seçimi ve tahliye sözleşmesi şartı ile beni benden almıştır.

    ne yani evin içini izleyen kamera mı koyacaksınız? ya da giriş çıkışlarda x ray cihazı mı koyacaksınız alkol var mı diye? ya da sizde beraber mi yaşayacaksınız karı kocayla?

    peki birisi şimdi şöyle bir ilan içeriği yazsaydı başına ne gelirdi?

    "evde namaz vb arap gelenekleri yapılmayacaktır bu bir tahliye sebebidir" ortalık ayağa kalkmaz mıydı?

    kalkardı yanlış çünkü.
    insanlara ev kiralıyor diye insanların sahibi değilsiniz.

    hammurabi kanunları daha insancıldır ulan.

    (bkz: altın emlak medikule)