hesabın var mı? giriş yap

  • fi tarihinde kordondayız, çimlere yayılma muhabbetin belini kırma vaziyetindeyiz. gelen geçen kalabalık baya yaz günü idi. bir izmir dilberi yan taraftaki potansiyel ismail yk fanatiği tiplerin yanındaki banka oturur. tabi bu yağız delikanlılar hemen pazar keyfi tadında bir kıyafet yorumuna girişirler. derken o muhteşem laf atma gelir la haso bir yeşillik bulsak da üstüne otursak. şair burada dilberin yeşil ağırlıklı kıyafetine dikkat çekmektedir. derken dilber işitir bu sözü. elini çantasına atar ve bir milyon çıkarır ve gençlere atar. alın bunla salatalık alın o da yeşil üstüne oturursunuz. ayar konusunda ankaralı namık'la yarıştığı tarafımızca tescil edilir. ayakta alkışlanır derken gözden kaybolur.

  • dexter'ın kurbanları naylonlarla kaplanmış steril ortamlarda, kanın tamamını akıtarak kesmesi ve güzelce parçalayıp poşetlere koyması sebebiyle son derece mantıklı bir hareket olurdu. ama nasıl ikna edeceksin işte, ortak danaya falan girmek lazım.

  • tartışmanın en güzel anında gözlerimi hafifçe kaçırarak "üz anneni üz" repliğiyle ortamda vicdan bombası patlatmayı hedefliyorum. sırf bunun için bile onlarca kilo alıp doğurabilirim.

  • meslek: yazılımcılık
    - çok para var diyolar, benim yeğen de kursuna gitmeyi düşünüyo, napalım gönderelim mi ?
    - gönder aq, herkes yazılımcı olsun memlekette. arz-talebin mına koydunuz.

  • geçen bankada ufak bir işim dolayısıyla bir cümlelik yazı yazdım dekonta. gişedeki memur doktor gibi yazınız var ne güzel deyince bim'de çalışıyom ben yeaa diyemedim tabi gururumdan tıp okuyorum dedim. ses tonunuz da güzelmiş keşke sinema okusaydınız dedi hatun bana mı yürüdü nedir anlamadım hala. ama bankada herkesin bir bakışı var bana o an kendimi çok möhim çok ünlü gibi hissettim ne yalan diyeyim 5 dakika da olsa güzel bir şeydi.

  • arkadaşlar merhaba, konuyla ilgili söylenilen her şeyin bir şehir efsanesi olduğunu sanırdım. ancak bu yapılabiliyor. bankaların size dayattığı kendi yan kuruluşları olan ve kredi çekerken size dayattıkları fahiş miktardaki kredi hayat sigortasını (sigortasız seçenekleri de oluyor ancak faiz daha da yüksek oluyor) daha uygun fiyatlarla değiştirebiliyorsunuz. sigortasız da çekebilirsiniz tabi ki ama aslında çok ucuza yaptırabilirken bu riske girmenize, olası bir maluliyet ve ölüm sonrasında krediyi tek seferde kapatma garantisi varken, değmez.

    şu da çok önemli ki krediyi kullandığınız tarihten itibaren primin tamamını alabilmeniz için bir ayınız var. sonrasında kesintilere giriyor.

    diyeceksiniz ki uğraşılır mı? kendi çektiğim 100.000 tl'lik kredi üzerinden örnek vereyim.
    12 ay vade %2,29 faiz oranıyla çektiğim kredi için bankanın yan kuruluşu sigorta firması tarafından 1800,23tl prim kesildi. araştırdım ancak internetten kesin bir şey bulamamakla birlikte şansımı denemeye karar verdim.

    sigortacımı arayarak kredi hayat sigortası yaptırmak istediğimi söyledim ve benden kredi bilgilerini aldıktan sonra bilinen bir bankanın sigortasını kullandığım kredi için 324tl'ye yaptırdım. bakın 1476tl fark var. teminat aynı teminat!

    daha sonra banka ile görüşerek poliçelerinde yazan ikame poliçe kuralı gereği sigorta poliçemin değişikliğini talep ettim (genelde verdikleri adrese mail atıyorsunuz) ve gerekli koşulları (maluliyet ve ölüm teminatı) sağladıktan sonra değerlendirilmeye aldırdım.

    nasıl olsa kimse uğraşmaz edasıyla fahiş fiyatlarla sigortaya mecbur bırakan bankalara fırsat vermeyin.
    hakkınızı arayın.

    dokuz gün sonra bankanın cevabı; görsel

    sonuç olarak bir hizmeti veya ürünü daha ucuza kullanabiliyorken bankaların size fahiş fiyatlarla dayattığı sigortaları kabul etmeyin. alternatiflerini arayın, daha ucuza yaptırıp sizden aldıkları parayı geri alın.

    saygılar.

    poliçede yazan koşullar (genelde farklı da yazılabilir ama sonuç aynıdır) ;

    1.banka'nın kredi kullandırma koşullarından biri olan ve kredinin teminatı olarak kabul edilen katılım sertifikasını, başka bir sigorta şirketinden yaptırmak isterseniz, istenen teminatlar ile süre şartlarını sağlayan ve dain-i mürtehini banka olan katılım sertifikasının banka'ya ibraz edilmesi şartı aranır. aksi takdirde bankanın aracılık ettiği sigorta aynı koşullarda geçerli olmaya devam eder.

    1.1 değişiklik, kredinin başlangıç tarihinden itibaren 1 ay içinde yapılırsa, sigortanız, başlangıç tarihi esas alınarak iptal edilir ve ödenen primler ibraz tarihinden itibaren 5 iş günü içinde kesintisiz olarak hesabınıza iade edilir.

    1.2 talebinizi kredinin başlangıcından 1 aylık süre geçtikten sonra iletirseniz, iptal tarihi itibarıyla faydalanılan gün esası üzerinden prim iadesi yapılır. 1 yıldan uzun süreli sigorta için ayrılma (iştira) değeri ödenir. kredinin erken kapanması nedeniyle sigortanın iptal edilmesinde de bu madde uygulanır.

    üst edit: sözlük kalitesine yakışır bir başlık oluyor, herkes mükemmel bilgiler veriyor. çok teşekkürler.

    edit: aşağıya harika bilgiler geliyor. kabul etmeyen banka olursa yazarımızın dediği gibi şikayette bulunun ve paranızı geç de olsa alın.

    edit2: aynı şeyi teb bankası için de yaptım. kendileri hâlâ olumlu veya olumsuz geri dönüş yapmadılar ancak bekliyorum. yapmak zorundalar, aksi takdirde hakkımı bddk ve hakem heyetiyle arayacağım.

    edit3: teb'de iade etti. hakkınızı alın arkadaşlar.

    edit4: 12 ay altı kredilerde değişiklik yapılamıyor.

  • hayatımı değiştiren insan kendisidir. 1991 yılında gitar çalmaya başladım. ilk gitarım beyaz renkli bir kore yapımı fender stratocaster'dı. o yaz gitar dersleri vs derken ilk seneyi geride bıraktım. 1992'nin yazında yine bodrum'a gittim her yaz olduğu gibi. bu sefer yaş 14 olduğu için ailem gece 1'e kadar bodrum'da arkadaşlarımızla dolanmamıza izin vermişti. o zamanlar bodrum başka bir alemdi bir ara anlatırım. tam merkezde, barların olduğu sokakta şimdinin kule bar'ın yanında beyaz ev vardı. işte onun önünden geçerken hayatımda hiç duymadığım kadar güzel bir ses duydum. yanımdaki arkadaşım da neyse ki benim gibi müzik tutkunu bir çocuktu ve beraberce beyaz ev'in kapısından girdik çekingen şekilde. yavuz vokal yapıyor ve gitar çalıyordu, bir arkadaşı da akustik gitar ve back vokallerle ile eşlik ediyordu. o akşam bize içki almamamız şartıyla konseri izlememize izin verdiler.

    bir ay boyunca yavuz'un çaldığı her akşam babamla ya da yalnız beyaz ev'deydim. neler dinliyor, neler çalışıyor, ne ekipman kullanıyor hepsini birinci elden hatmettim. hayatımda içtiğim ilk birayı da yanlış hatırlamıyorsam yavuz ile beraber içmiştik. ben içememiştim gerçi iki yudumdan sonra. *

    istanbul'daki o kış konserlerine yaş sebebiyle giremedim ama ertesi yaz yani 1993'te yine beyaz ev'in gediklisi olmuştuk. hem bu sefer yavuz da ekibi toplamış ve blue blues band ile çalmaya başlamıştı. biz de sadece iki kişi değil 7-8 kişi gidiyor ve resmen ders niteliğinde izliyorduk yavuz'u. keyifler yerindeydi yani.

    1995'te artık kapıda kimlik sorulmadığında istanbul'da da girebilmeye başlamıştım programlarına. piyasa küçük, gitar çalan az olduğu için yavuz ile sohbet etmeye ve görece tenha olan programlarında uygun olduğu zaman barda beraber bira içmeye de başlamıştık. yavuz, çekingen bir genç adamdı ve her çaldığı akşam modunda olmuyordu. bazen grup arkadaşlarıyla kulise geçiyordu programa ara verdiğinde. bazense barda yalnız takılıyordu. kimseyle muhabbet etmek istemediğini iki cümlede anlayabiliyordunuz. benim şansıma ben genelde keyifli zamanlarına denk gelmiştim. hatta bir defasında "yavuz sana bira ısmarlayabilir miyim" dediğimde, "sen niye ısmarlıyorsun ben zaten burada çalıyorum. ben sana ısmarlıyorum" demişti gülerek. 50'lik şişko bardak bir efes istemişti. o akşam, gördüğüm en keyifli yavuz çetin'di. 5-6 yıl sonra aramızdan ayrılacağını bilsem o bardağı saklardım.

    1996 yılında yavuz çok güzel bir amfi almıştı: daha türkiye'ye yeni gelen bir seriden seçmişti amfisini: peavey classic 30. aynı amfinin daha büyük olanı duman'ın gitarcısı batuhan mutlugil'de de var hatta. yanlış hatırlamıyorsam o seriden ülkemize o sene 5 6 adet gelmişti. biri batu'da, birini yavuz almıştı. amfilerden bir tanesini bir caz gitarcısı almıştı adını hatırlayamadığım. bir de aynı serinin farklı bir versiyonu gelmişti delta isimli. onu da bir başka gitarcı almıştı. o delta modeli amfi de piyasada baya bir barda kullanılmıştı. sürekli denk geliyordum. ama batu ve yavuz'un seçtikleri en güzel iki modeldi.

    yavuz bir süre mojo, jazz stop ve jazz bar'da bu sarı peavey classic 30'u kullanmıştı. hatta blue belgeselinin açılışında amfiyi yavuz'un odasında görebilirsiniz. yanlış hatırlamıyorsam 1997'de yavuz fender twin reverb almak için amfiyi satışa çıkartmıştı. ben de o sene bilgi üniversitesi'nde okumaya başlamıştım ve yavuz'un izinden ben de istanbul barlarında çalmaya başlamıştım. bir yandan da pera jazz okulunda gitar bölümüne gidiyordum haftada 2 gün okul çıkışı. ama düzgün bir amfi bulamıyordum zevkime göre.

    tam da o sırada yavuz'un amfisini satacağını duydum. sarı peavey, benim kadıköy'de zamanında stajerlik yaptığım bir gitar dükkanına (şimdinin bira fabrikası olan dükkan) satılığa çıkmıştı. dükkan sahibi benim gitar hocam olduğu ve yavuz'u çok sevdiğimi bildiği için ilk ve sadece beni aramıştı. o dönem ev telefonu vardı bende sadece. şansıma dükkandan aradıklarında evdeydim ve haberi duyar duymaz resmen uçarak dükkana girdim. yavuz ile dükkanda da karşılaştık. selamlaştık. amfiyi almaya geldiğimi söyledim. o da fender twin aldığını o yüzden mecburen sattığını anlattı vs.

    neyse o gün aldığım peavey classic 30 halen daha yanımda ve aktif şekilde kullanıyorum.
    dile kolay 23 sene olmuş amfiyi alalı. uzun yıllar binden fazla işte kullanmışımdır. zamanla yoruldu ve eskidi bu sarı amfi. düğmeleri döküldü. ısparta'da bir konser sırasında voltajdan dolayı tüm devreleri yandı. normalde çöp olması gereken amfiyi iki amfi parası verip restore ettirdim amerika'dan orijinal parçalarını getirterek.

    uzun uzadıya yazdım. ama işim gereği richie kotzen, slash, joe satriani, andy timmons, steve vai vs kim varsa canlı izleyip tanıştım. hem yurt dışı hem yurt içinde vip workshop'lara vs katıldım. dünyadaki en iyilerin arasındaydı yavuz çetin. eğer yaşasaydı ülkemizin tim pierce'ı olacaktı net şekilde.

    benim için yavuz'u en iyi anlatan kayıtlı performansı, deniz arcak'ın bırakın beni şarkısının sonunda doğaçlama çaldığı solosudur. canlı performansı buradaki kayıtta çaldığı gibi inanılmaz akıcı ve muazzam bir dinamik içerirdi yavuz'un.
    şu karantina günlerinde kendisini anmış oldum. son 4 saattir o amfiyle gitar çalıyordum aklıma geldi. huzur içinde uyusun.

  • siz de yapın o zaman madem onlar sevdirmeye çalışıyor sen de aç bi tane sevdirmeye çalış kendini. gerçi o şeytan suratını gören korkup kaçar zaten