hesabın var mı? giriş yap

  • özgecan cinayetini, kadın sorununu konuşmak için kabataş yalancısı elif çakır'ı konuk çıkaran programcı. kadın cinayetleri hakkında konuşacak başka kadın kalmadıysa demek

  • şehzade mustafa'yla birçok ortak noktası olan roma imparatorluğu ordusunun generali ve veliahtlarından biri.

    tam adı germanicus julius caesar olan ve mö 15 - ms 19 yıllarında yaşayan germanicus'un hayat hikayesiyle şehzade mustafa'nın hayat hikayesinde ilginç benzerlikler var.

    germanicus, amcası ikinci roma imparatoru tiberius'tan sonraki varisti. hayatı orduda savaşarak ve roma sınırlarını koruyarak geçtiği için ordu tarafından oldukça sevilen ve desteklenen bir isimdi. şehzade mustafa'nın yeniçeriler tarafından sevilmesi ve desteklenmesi gibi roma ordusunda çok saygın bir figürdü.

    savaş meydanındaki başarıları doğal olarak halk tarafından sevilmesini sağlamıştı. roma halkı nezdinde oldukça popüler biriydi ki şehzade mustafa'nın da aynı şekilde halk tarafından çok sevildiği bilinir.

    tahta kendi oğlunu geçirmek için bizzat imparator tarafından zehirlenerek öldürüldüğü düşünülür ki şehzade mustafa da taht kavgasına kurban gitti ve diğer varisler ya da isyancılar tarafından değil, germanicus gibi bizzat hükümdar tarafından öldürüldü. ikisi de 30'lu yaşlarında öldürüldü.

    tiberius'un hayal ettiği gibi tahta oğlu değil, germanicus'un oğlu caligula geldi. tarihe "deli imparator" olarak geçen caligula başlangıçta halkı tarafından çok sevilse de zaman içinde nefret edilen bir imparatora dönüştü. aynı şekilde şehzade mustafa'nın yerine çıkan ikinci selim de halk tarafından çok sevilmezdi. tarihçiler tarafından genellikle yükselme dönemi'nin sonu ya da duraklama dönemi'nin başı olarak kabul edilir. osmanlı tarihinde ordu başında sefere çıkmayan ilk padişahtır.

    bu nedendendir ki her iki isim de halkları için bir tür efsaneye dönüşmüştür. roma halkı germanicus eğer tahta geçseydi roma'nın en büyük imparatoru olacağı görüşündeydi. bilindiği gibi bugün bile şehzade mustafa'nın tahta geçmesi durumunda osmanlı'nın kaderinin değişeceğini ve yükselme dönemi'nin devam edeceğini düşünenlerin sayısı hiç de az değil.

  • top bu adamdayken yaşadığım güven hissini bir tek insan hakları evrensel beyannamesini okurken yaşıyorum.

  • http://freecodecamp.com/ adresinde ikamet eden, kodlama ile ilgili bazı dersleri ücretsiz oalrak sunarak, kâr amacı gütmeyen kuruluşlar için yazılım hazırlayarak bu yeteneklerinizi kullanıp geliştirmenize olanak sağlayan bir internet sitesi.

    800 saatlik eğitimleri, 800 saatlik de yardım programları varmış.

  • bir burger king klasiği;

    -küçük boy patates
    +50 kuruş farkla orta olsun mu?
    -iyi orta olsun
    +75 kuruş farkla büyük olsun mu?
    -100bin daha veriyim dükkani aliyim (amk)

  • emekli albay kadri beyamca, günde üç paket maltepe sigarası içen güler yüzlü karısı çok da geç olmayan bir yaşta ameliyat masasında kaldığından beri, günlerini komşu dairemizde, belki de elli senedir oturduğu eski mobilyalı evinde yalnızlık içinde geçiriyordu.

    sabahları çok erken saatte bakkala yaptığı yürüyüşlerini, alışık olduğu gazetesi koltuğunun altında yavaşça kilidini açtığı kapıdan girerken hemen yanda duran eski tip kahve sandalyesine oturup sakinlikle ayakkabılarını çıkarmasını, beni görünce güzelce gülen yüzünü, şişe dibi kahverengi kemik çerçeveli gözlüklerini hatırlıyorum. uzak şehirde yaşayan, uzun boylu ve yakışıklı, emekli pilot oğlu ziyarete geldiği günlerde çok kereler şahit olduğum masa başı tebessümlü konuşmalarını ve birlikte sakin yudumlarla içtikleri viskinin güzel bardaklarını da...

    yaşlı adam iki kadehten sonra müsaade ister, bir saat sonra uyandırılmak üzere oğlunu tembihler, odasına çekilirdi.

    canının belli ki sıkkın olduğu zamanlarda “gel de kaçamak yapalım.” diye babamı davet ettiği günlerde aynı masada ben yine bardakların şekline hayran, yabancı markalı çikolatalar yiyerek sakin sohbetler dinlerdim.

    askerdeyken nereden aklıma düştüyse, kadri beyamca’yı özledim, “dönüşte ilk iş yanına uğrayayım” diye düşündüm. yaşım elverirse belki bana da ilk kez o güzel bardaklarda viski ikram eder diye heveslenmiştim.

    ben dönüş yolundayken meğer o da yola çıkmış.

    ...

    cenazeden sonra, evdeki kalabalığın bittiği saatlerde babamla birlikte kapıyı çaldık, oğlu açtı. askerlik üzerine sorduğu sorularla geçen uzun sohbet sırasında “bu adam babasının ölümüne üzülmek yerine neden benimle sıkıcı uçaklı silahlı muhabbetlere giriyor?” diye kendimi sorguluyordum. sonunda “insanların ölüme yaklaştıkça çevresindeki ölümlere alışması çok normal.” diye düşündüm. ama insan babasının ölümünü nasıl bu kadar metanetle karşılar? yeni bitmiş nöbetler, az önce kalkmış bir cenazeden sonra; komando okulundaki pilotluk eğitimi üzerine; fazlasıyla teknik terim içeren sohbetlerin içinde boğulduğum esnada viski şişesi geldi salona. sanki emekli albay kadri beyamca nöbeti oğluna devretmişti. babam, güzel bardaklar, garip isimli çikolata paketi, ben...

    belki de babasını sevmiyordu veya aralarında benim bilmediğim husumetler vardı. belki de konuyu açmak istemiyordu. ya da ben dövünmelere, ağlamalara, yüz yırtmalara çok alışmıştım. belki de modern evlerde acılar duvarlara kazınıyordu, komşular sessizce uyuyordu.

    ...

    uçakların hemen ardından başlayan siyasi sohbetin en ağdalı cümlelerinden birinin ortasında yakışıklı pilot birden ayağa kalkıp yatak odasına yöneldi. kapıyı sakince açıp “baba, kalk hadi” dedi. bomboş odadan geri dönen ses, suratına çarptı. aldığı derin nefesle tavana doğru uzayan boynunu içine çekip kafasını önüne eğdi, küçücük kaldı. kolundan tutup şişenin başına oturttuk. ben ağladım, babam ağladı, pilot çok ağladı.

  • "çevreci kimliği ile tanınan mustafa koç, yatıyla çıktığı deniz sefası sırasında yatındaki tuvaleti kullanmak yerine denize çişini yaptı." yatın tuvaletindeki çişlerin nereye gittiğini merak etmekteyim.

  • kültigin'in hostes'e yazdigi mektup $u $ekildedir,

    cok saygideger ve mahallemizin gulu olan sayin hostes hanim,

    bu mektubu yazip yazmamak icin cok du$undum. sonunda ne olursa olsun anasini <beeep> diyip harbi bir delikanli olaraktan duygulu hislerimi size acmaya karar verdim. siz ilk gordugum anda goz goze geldik. baki$lariniz yuregimi bursa celigi gibi deldi. bizde yalan yoktur. yalancinin anasini avr<beeeeeeeeeeeeep> o anda birbirimiz icin yaratildigimizi anladim. aslinda iki gun sonra anladim. aklimdan bir turlu cikmiyordunuz, nereye baksam sizi goruyordum. ana haber bulteninde siz vardiniz, hava durumunda siz vardiniz, gece ku$u'nda siz vardiniz. $ifreli yayinlarda bile siz vardiniz.

    $unu anladim ki ben siz olmadan namlusuz bir tabancaya benziyorum. yalanim varsa cumle alem beni s<beeeeeeeep>. en kisa zamanda cevabini bekliyorum.

    senin kultigin'in.

  • suudi arabistan’ın büyük müftüsü şeyh abdülaziz el eş-şeyh: "10 yaşındaki kız evlenebilir."

    kelimeler kifayetsiz. ama yani bu araplar da hep yanlış anlıyorlar dinimizi.
    saçmalık yani. ne denir ki.

    http://www.ntvmsnbc.com/id/25343471/

    zöge: bunu zamanın ötesine gönderen hangi zihniyet amk. everin la kızınızı 10 yaşında.