• özdemir usta yanına bir anlam alıp şiir denizine açılmış bu kitabında da.

    şair oldum baktım her şey yazılmış
    ressam oldum gördüm her yer çizilmiş
    seyyah oldum sordum dünya gezilmiş
    hiçbir yerde yeni bulamadım ben

    virgül

    önümden çekil
    ayı
    göremiyorum

    kelebek

    son isteğin nedir?
    sorusu
    çok, çok kolaydır,
    ilk isteğin nedir?
    sorusundan.

    çünkü,
    o soruyu
    kimse kimseye soramadı
    korkusundan.

    arayiş

    en kısa ceza
    ömür-boyu olandır..
    kimse bilmediğinden.

    kim bilir;
    belki bir yalan'dır..
    kendiliğinden.

    bir korku'dur belki,
    saklanandır..
    çirkinliğinden.

    bir soru olsa gerek;
    sorulmadığındandır..
    birden.

    küçük ev

    hangi eve
    başımızı soktuysak..
    yer yerinden oynadı
    aşkımızdan.

    büyük aşklar
    eve sığmaz diye
    bir şair sözü vardır da,
    ondan.

    daha

    ben kendime
    yalanlar söyledim

    sonra ben o kendimden
    onları dinledim

    dinledim
    dinledim

    sen-sin

    duygulu bir anda büyüttüğümm..
    -şaşırdığım-
    şiirlerden, eskimez güzelliklerden,
    suskun tükenmez gülümsemelerden
    -kaçırdığım-
    katmer-katmer ördüğüm
    bir sevi taşıdım sana.

    solmaz renkleriyle bir çiçek.
    -kurumuş-
    saçların rüzgarla dağıldığında
    göğsüne gölgesi düşecek
    -olmuş-
    gözlerin buğulanıp daldığında
    seni hep ikiye bölecek.

    biri uyurken biri uyanık,
    -sana-
    benim suskularıma dalacak..
    kendini arayacaksın bahçemde
    -bana-
    birbirine bakan iki heykelce,
    ikimiz karşı karşıya olacak.

    karşımdakinin karşısında sen,
    -iyi+kötü-
    ikisi de sen, ikisi de sensin..
    bir sevide ikiye bölünensin.
    -acı+ölü-
    sen hangisini istersen
    hep biri senin, öbürü onun olacak.

    biraz daha çaba, hiç yakin
    beyni gömeceğiz yarin

    güzel giysilerim var benim aylar rengidir, kanlar rengidir
    çekemeyenlerin gözünde bile, deseler demeseler güzeldir
    ben sakladıkça giyinirim, gösterir, süslenir giyinirim
    gözlerime gelince, ne zaman gözlerim dense aklına dudaklarım
    gelir

    dostlarım oldu mu olmadı mı, dosta kafa yormazdım
    o zamanlar ne kadar bilmezsem o kadar sormazdım
    saklamasını, saklanmasını o kadar da susmasını korkudan soran
    ben
    ben olsam bile bundan sonra bence artık bana dost olmazdım

    önceleri utanmazdım, bilisizdim, anlamazdım nedir utanmak
    hem parasızdım, bildiğim bir şey vardı kıskanmak
    sonra o kıskanmalarım beni hırçınlığa, hırsa sürüdü
    soframızda eşit bulunurdu ekmekle memeler, but, bacak

    benim şansım varmış kenarda doğmuşum, olacak
    öbür yanda bir yığın keseyi beslerken seksomanyak
    onlar bizden yana dönmüşler, biz onlardan yana
    buluşunca kafaya karşı, kim çıkar karşısında duracak

    kentin bir yerinde buluştuk, karşı karşıya geldik
    biz de az yenik yitik ölü vermedik
    acıdılar, acımalar geçer, savaş bizden yana döndü
    onlar bize yürü dedikçe biz onlara yürü dedik

    ağlasaydım gözüm bozulurdu ağlamadım
    söyleseydim büyürdüm, büyük olurdum, anlatmadım
    dudaklarıma bakan bunca alık varken karşımda
    ben kendimi ucuza satmadım, boşuna ağlatmadım

    şimdi kocaman mutsuzlukların üstünde yükselen
    bir yerde buluştuk, kasalar, paralar, boyalar ve ben
    kime nasıl anlatabilir artık kimden neler öğrenebilirim
    topu topu iki yön kaldı zaten, onlar ve ben.

    uyanmali

    bir gün gelecek
    ölmemiş hiç kimse yaşamayacak

    yaşanmamış hiç kimse
    ölmeyecek

    seçim

    çok bilen çok yanılır
    az bilen daha çok

    hiç bilmeyen
    yanıldığını bile bilmeyecek
    bu kadar mutlu kişiyi
    kim seçmeyecek?

    ağlamak

    ağlamak
    unutmak kadar kolaydır inan
    sevin ağlayabiliyorsan
    sevin ağlıyorsan
    gül ağlayabiliyorum diye
    gül ağlayorum ağlayorum diye
    sana bir şey yapamam
    ağlayamıyorsan

    kizdim da yazdim

    unutmayın
    ki
    yaşam
    öldüresiye güzel değildir.

    yalnizlik paylaşilmaz

    yalnızlık, yaşamda bir an,
    hep yeniden başlayan..
    dışından anlaşılmaz.

    ya da kocaman bir yalan
    kovdukça kovalayan..
    paylaşılmaz.

    bir düşün'de beni sana ayıran
    yalnızlık
    paylaşılsa yalnızlık olmaz.

    yalniz'in durumlari

    yalnız'ın gelmesi de yoktur, gitmesi de..
    onun kalması vardır hep.

    aşk şiirlerinin unutulmazları
    susmalardan taşan tür'üdür
    başkalarını da sarar
    olur kılar olmazları
    alır insanları sonsuzlara götürür

    şairler şiirlerinde yaşamaz
    ulu yalnızlıklarında düşünür.

    maupassant'dı mimarın adı

    yalniz'in durumlari

    yalnız,
    kendisini
    hiç yalnız bırakmaz..

    hep yanıbaşındadır
    kendisinin.

    yalnız,
    kendisine hep yalan söyler..
    doğru sansın diye;
    aldatmak için kendisini.

    ama inanmaz
    doğruluğuna,
    o gene
    yalan sanır hep.

    o hep yabanci olmak

    hep kendini çizdi o
    yanlış yapacak kadar usta olmadı
    gölgesi kendisinindi abartmasız
    canı sıkılıyordu arayan yerinden
    kendine öz bir açı'nın derecesizliğinde
    aralıksız boşluğa daldı arada
    o kalabalık gülümseyen boşluğa
    ve sustu boyuna içinden bağıra bağıra

    elinde bir tüfek vardı, paslanmış
    ve kalbinde hep kanayan bir gül
    çocuklara çocukluk oynadı, anladılar
    susmalarında yaşsız ölümler kovaladı

    çizgisini görmedi hiçbir dilde
    kitaplar taşınamaz kadar azaldığında
    kaçan uykularını sattı
    savaşım pazarlarında kalabalıklara

    çözülmüş problemleri yeniden düğümledi, uzasın
    sundu yorulmadan oyuncaklarcasına, büyüklere
    bütün aşkları kinleri anladı saçlarında
    kendininkileri bir türlü çözemedi, uzasın.

    sonra bir gün müzik dinlerken
    işin önemli olduğunu anlayıp
    kilitlerle menteşelerin yerlerini değiştirip
    pencereleri kapı yapıp kilitledi içine

    boşuna birikim düşledi zenginliğinde çoğalan acı'ydı
    en çok kendine gülmek geliyordu içinden
    unutulacak hüzünlerin tanıklığıydı gülünç çirkinliğinde daha da acı
    bankaların en büyük parkı olacaktı

    tüm bizleri sen, sizleri sen sandığından
    anımsamaları kentlere böldü, kumladı
    yorumlamadı gibi olup olayları
    tuttu bir gölgeye yorumladı

    o zaman mı yabancıydı şimdi mi yabancı
    o zamanlar kendine yabancıydı şimdi başkalarına yabancı

    do

    dün sabaha karşı kendimle konuştum
    ben hep kendime çıkan bri yokuştum
    yokuşun başında bir düşman vardı
    onu vurmaya gittim kendimle vuruştum

    değil

    ölçü benim anlattığım değil benim dediğim
    benim anlattığım senin dediğin değil,
    bundan çıkan inan ki sevdiğim
    bütün ona gösterdiklerin, bana verdiğin değil.

    mal üstüne çeşitleme

    al paranı sattığımı geri ver.
    ver paramı sattığını geri al

    aldı öldü, sattı öldü..
    kalktı öldü, yattı öldü.

    kimi enini sevdi, kimi boyunu,
    kimi ölünceyedek sıktı suyunu.

    biri son sahibiydi, biri ilk..
    bu oyunu hep birlikte seyrettik.

    sizin için üçün beşin ne değeri var..
    aldatmada aldanmanın da yeri var.

    ömrümün nurusun, canımın yongası..
    şu gördüğümüz yatak-yorgan kavgası.

    kimi der, ayağını yorganına göre uzat,
    kimi de, yorganını ayağına göre uzat.

    dağdan dağa atlamakta bir keçi,
    çayırlarda otlamakta birkaçı.

    şunu şunu ayırdım, ne tuttu..
    alıcıyı satıcıyı, satıcı alıcıyı uyuttu.

    öbür çeşitlerimiz depomuzdadır,
    cafcafımız vitrindeki popomuzdadır.

    bugün peşin, yarın veresiye,
    bahalı sattık, ucuzluk diye diye.

    tasalanma paşam, bir kolayı var;
    size tavşan, bize aslan payı var.

    doymazları mallarıyla aşınırken gördüm,
    taşınmaz malları taşınırken gördüm,

    ver paramı sattığını geri al.
    al paranı sattığımı geri ver.

    (adsız şiirlerinden)

    ***
    anılar
    sürekli bir yalan deposudur
    gerçekleri saklayan
    önce uyandırandır sonra
    birdenbire
    bir çalar-saat gibi çalan,
    hırsızı yakalatan
    ve ardından
    onu bıraktıran

    olmamış gibi olmuşları
    olmuşları olmamış gibi
    olmamışları olmuş gibi
    yokmuşları varmış gibi
    varmışları yokmuş gibi
    salıncağında sallayan
    uyutup uyandıran
    uyandırıp uyutan

    şu an
    yaşadığın (da)
    bir anı olacak
    bir anı
    olacak
    şu an(da) yaşadığın

    dur da dayan
    kal da dayan
    gel de dayan

    dayan
    yaşa da
    şaşa da
    böl de dayan

    yaşam denen bir kargaşada
    gör de dayan
    öl de dayan

    ***

    bana vermek istediniz
    anlamamazlığa vurdum
    bana sordunuz
    unutabilir misin dediniz
    bana baktınız
    ben sustum
    siz de sustunuz
    sonra çok güzel bir cevap vermiştim
    unuttunuz.

    ***
    gelmesen önemli değil,
    gelsen önemli olurdu
    gelmemen benim büyük yalnızlığımı doldururdu.

    ***

    ben de gittim düşünmeden
    senin susmaların gibi
    sonunda saksılardaki çiçeklerin tümü soldu

    ***

    yitirmek korkusunu göze almak
    sevmeye eşit bir davranıştır
    bir ev, küçülür, büyür öbür evlerle
    oysa içinde ilk akla gelen yaşamaktır
    yaşanılır diye düşünürken düşüncelerle
    ölünür, beraber sevgilerle.
  • iyi misin

    ne an yaklaştımsa
    ittiniz
    ve ne zaman
    geldimse
    gittiniz

    siz hep büyük
    ve önce
    idiniz
    gerçekten öyle oldu
    önce
    siz bittiniz.

    özdemir asaf
  • benden sonra mutluluk

    bunca yıl yaşadım
    elime ne geçtiyse yitirdim
    biraz daha yaşayacağım
    yalnız bir şey biriktirdim

    bir bakış, bir görüş, bir duyu, bir düşünce
    belki aç kalacağım

    suçlanacağım ölünce
    biraz yazdım, artık hep yazacağım

    hüzünden baş alamadım
    görünce
  • özdemir asaf'ın ölümünden sonra arkasında bırakmış olduğu defter ve dosyalardan derlenmiş şiirlerin yer aldığı belki de ondan kalan son eser
  • önce özdemir asaf ,sonra nazan bekiroğlu ve en son burada tekrar rastlaştığım yazar.
    yeni kitap kokusunu hala seviyor mu acaba ? *

    kendisine hakan gerçek'in sesinden bir buket cemal süreya şiirleri hediye etmek istedim.

    http://www.youtube.com/…e-hdltgm-dknj34vraio5z-kqzl
  • sanırım özdemir asaf seven bir yazar, hoşgelmiş.
  • kitaplarla arasının iyi olduğunu sandığım yazar. nazan bekiroğlu okuduğunu görünce daha bi sevdim kendisini.
  • epigram

    yetersiz iyi niyet
    kötüsüne yol açar

    özdemir asaf - benden sonra mutluluk
  • özdemir asafın, ölümsüz oluşundan iki yıl sonra; doğan hızlan tarafından derlenmiş; 1983 de basılmış;
    asaf eseri.
hesabın var mı? giriş yap