• insan bilincinin yarattığı temel yanılsama biçiminin ısrarla sürdürülmesi ve etraf kişilerin benliklerine karşı düzenli saldırılarla karakterize olan yamulsamadır. insan, bilincinin varolduğu ve düşünebildiği gibi bir kuruntuyu sonsuzlaştırdığı oranda artmış ve her çağda özgün biçimler almıştır. en güncel versiyonu her tarafı düşmanlarla çevrili bir psikoz edasıyla bu yazının dilinin konuşulduğu bir ülkeyi yönetmektedir.

    (bkz: yamulsama)
    (bkz: insan bilinci)
  • pergeli kendine batırmaktır.
  • herkeste bir "ben" bulmaktır.
  • cocugun kendi bakis acisi ile baska bir bireyin bakis acisi arasinda ayirim yapamamasidir. ornegin, 4-5 yasindaki bir cocugun babasiyla telefonda konusurken babasina "baba bak araba resmi yaptim." demesi gibi.
  • insanın, zamana ve mekana saygı duymayı bırakıp kendisini tanrı ilan etmesidir. hem de ne zaman oldu bu lanet olay biliyor musunuz? kuyruklu yıldızı görüp de dilek tutan ilk lavuk, arkadaşına bunu anlattığında. arkadaşı da başkasına derken büyüdü tabii muhabbet. oysa ki o yıldız kaydığında ohooo kim bilir kaç kuşak akraban henüz doğmamıştı. ama o ilk kişi ne yaptı? gitti kendisine yonttu bunu. hiç acımadı. sonra olanlar oldu zaten.
    doğayı da kendinden hesapladı mesela. neyin ne olması gerektiğine karar verici tek merci olarak kendisini gördü. hangi türün hayatta kalıp, hangisinin yok olacağını belirledi. insan böbreği daha rahat etsin diye karaciğerini aldırır mı? aldırmaz. çünkü bu insanı öldürür, hem de hemen. doğaya karşı bunu yaptı, yapıyor. neden biliyor musunuz? çünkü bunu yaptığında hemen ölmüyor. kendi türü rahat etsin diye diğer türleri yok ediyor. ancak unuttuğu bir şey var. biz aslında aynı zincirin halkalarıyız. acısı çıkar yani bunların.
    he diyeceksiniz ki bu kafanın acısı çıkmadı mı? hem de nasıl çıktı. doğa konusunda kendinde bulduğu hakkı başka insanlar konusunda da buldu insan. 1 ve 2. dünya savaşları’nda toplam 70 milyona yakın insan öldü. peki bu savaşın kararını veren insanların sayısının, ölen insanların sayısına oranı nedir? onu da siz tahmin edin. düşünsenize, insanlar öldü. kafaları koptu, mermiler ağızlarından içeri girdi, kolları koptu, göğüsleri süngü darbesiyle açıldı, küçücük bebeklerin gözleri yandı. rahatsız oldunuz değil mi? peki hergün leblebi yemekten bahseder gibi savaş gerekliliklerinden falan bahsederken de rahatsız oluyor musunuz? işte o savaşlarda bunlar oluyor.
    yapmayın. kendinizi hayatın merkezine koymayın, çünkü orada değilsiniz. hiç birimiz değiliz, hiç kimse değil. kimse kendini orada görmezse ne kadar güzel olur her şey, düşünsenize. ama işte hepimiz kendimizi oralarda düşününce, olmuyor. olmadı, olmayacak. hiçbirimiz süper kahraman değiliz ama bize öyleymişiz gibi davranılsın istiyoruz. oysa süper kahramanlar bile yeri geldiğinde bizim gibi takılıyor. baksanıza şirinliklerine.
    boşverin ya, siyaset konuşmayın mesela biraz, roman konuşun. savaş filmlerini bir sepete atıp, barışın ve özgürlüğün filmlerini seyredin. nefret etmeyin, aşık olun. sıradan hissedin. sadece bu kadar ya. sıradanlığı kabullenin. tür, aile, cins, birey vs olarak. ait ve sahip olduğunuz ne varsa, işte onun dünyanın sadece küçücük ve muhtemelen iplemediği bir parçası olduğu gerçeğini kabullenin. belki o zaman işler gerçekten yoluna girer. en azından eminim ki, denemeye değer.
  • piaget’ye göre 3-7 yaş arası çocukların akıl yürütme biçiminin ayırt edici temel özelliği; ben ile ben olmayanın birbirinden ayrılmamışlığına ve kendi görüşüyle öteki görüşlerin birbirine karışmasından kaynaklanır.
  • egosantrizm. dunyada kisinin benligini merkez sayan felsefe gorusu.
  • egocentrism olarak da geçer. piaget'in bilişsel gelişim teorisine göre preoperational* dönemde yaşanır. bencillikten tamamen farklı bir şeydir. kişinin, kendisi dışındaki herkesin dünyayı kendisi gibi algıladığını sanması durumudur.

    mesela saklanmak için gözlerini kapatan çocuk buna örnektir. gözlerini kapattığında kimsenin onu göremediğini sanmaktadır.

    ya da televizyon ekranının dibine girerek kimseye izleme fırsatı vermeyen çocuğun davranışı da buna örnek olarak gösterilir. çocuk sanar ki diğer herkes onun kadar net şekilde televizyonu görebilmektedir. bu örnekten yola çıkarak benim anlamadığım bir durum var.

    biz çocukken amcam bize "çekilsenize lan ekranın önünden" diye bağırırdı. biz egocentric olduğumuz için ekranın önünde dururduk o ise bizim egocentric olduğumuzu anlamadığı için bize bağırırdı. bu durumda amcam da egocentric olmuyor mu?
  • ben olmaya çalışanların o sınırdan çıkıp girdiği dar sınırdır. dünya size değil, siz dünyaya "siz" olarak uyum sağlamalısınız.
hesabın var mı? giriş yap