• "hiçbir erkek birlikte olmak istemeyeceği bir kızla yakın arkadaş olmak istemez." tespitiyle freud amcamızın yıllar önce cevapladığı sorudur.

    aksini iddaa eden hatun kişilere de sorular hazırladım.

    "çok yakın bir arkadaşınız olan soner'le film izliyorsunuz? soner bir anlık hatayla dudaklarınıza yapıştı ve sizi öpmeye başladı. tepkiniz ne olurdu?

    cevabı biliyorum.

    - evet tokat atardınız.
    - ağzına sıçardınız.
    - doğduğuna pişman ederdiniz dimi? *

    pekii. '' bir anlık hatayla soner'in dudağına yapışan siz olursanız? soner tokatı nereye atar? ''

    konu kapanmıştır.
  • orhan pamuk tarafından da masumiyet müzesi adlı eserde bir kenarından değinilmiş sorudur.

    --- spoiler ---

    "yani bir erkekle bir kız, kapalı bir odada avruplalılar gibi uzun bir süre sevişmeden duramazlar mı?

    durabilirler tabii... ama burası türkiye olduğu için herkes onların matematik değil, başka bir şey becerdiklerini düşünür. herkesin böyle düşündüğünü bildikleri için, onlar da o işi düşünmeye başlarlar. kız namusu lekelenmesin diye 'kapıyı açık bırakalım' filan demeye başlar. erkek kendisiyle uzun bir süre aynı odada kalmaya razı olan kızın pas verdiğini düşünür ve ona hala bir şey yapmamışsa, erkekliğine laf geleceği için kıza asılır. bir süre sonra kafalarının içi herkesin yaptıklarını düşündüğü şeylerle kirlenir ve o şeyi yapmak gelir içlerinden. sevişmeseler bile suçluluk duymaya başlarlar ve odada sevişmeden fazla kalamayacaklarını hissederler."
    --- spoiler ---
  • ''hiçbir erkek birlikte olmak istemeyeceği bir kızla yakın arkadaş olmak istemez.'' freud
  • ''bir erkek bardakla bile ayni ortamda uzun sure kalsa bardaga karsi bile bisey hisseder'' erdal bakkal.
  • yaş 15 veya 16 köydeyim.

    kaçırmışım dayımın bisikletini deli gibi sürüyorum. altımda gri bir eşofman, üstümde siyah bir badi var. boynumda ince bir zincir ve sağ pazumda güzel bir dövme var. bu detayı mahsus veriyorum ki, anlatacağım şey gözünüzde canlansın diye... neyse, süre süre gittim dayı kızının yanına. çimenlik bir alanda oturmuş köyün kızlarıyla sohbet ediyor. tanıyorum kızları. hepsi arkadaşım. bir kız var aralarında adı melike. aynı yaştayız o kızla. o benim en iyi arkadaşım.

    yaklaştım yanlarına ve '' bakkala gidiyorum bir şey isteyen var mı? '' dedim. bakkal da taa anasının amında. madem köylüyüz neden bakkalı dağın yamacına kurmuyoruz demişler. yakında bi tane bakkal yok. köylülerin yorgun sıfatını gören bakkalcı orgazm oluyor. öyle manyak bi tip. hımfss hımfss diye koyuyor nevaleyi.

    ama konu bakkalcı değil tabi. konu kız arkadaşım melike...

    bu melike birden ayağa kalkıp üzerini silkeledi. '' aa nejmi ben de geleyim mi bakkala'' dedi. '' ne demek melike arka teker üzerinde yerin var '' dedim. o zamanlar da böyle salak şakalar yapardım. güldü kızlar ve melike bindi bisiklete. dolandı belime...

    yani yuhh anasını satim. saniyede dikildi çüküm.
    böyle olacağını bilsem bindirir miydim gülüm.

    o benim panpam lan. ama işte etkilendim sarılınca... tahrik oldum istemeden. her pedal çevirişte bisikletin direksiyonunu sıkıyorum, utanmasam vıyng vıyng diye öten kornosunu mıncıklayacam, yalıcam aynasını falan. bakkala gidene kadar ellerim terledi. nasıl terlemesin ki? arkada yan oturmuş güzel bir kız var ve o kız belime dolanmış okşuyor beni. tümseklerden geçince ayy ayyy off ayy falan yapıyor. bildiğin sevişiyorum bisiklet tepesinde. yemişim kankayı.

    neyse, boşalmadan geldik bakkalın önüne.

    inemiyorum.

    insem şeyim belli olacak.

    dedi noldu ? neden inmiyorsun?

    ya çok sıkıştım tuvaletim geldi, atla gidelim çabuk dedim. bu bir saniye deyip bakkala girdi. bakkalcı boşaldı kız çıktı.

    ulan insin diye ölmüş nenemi düşünüyorum o an. üzücü şeyler getiriyorum aklıma ama olmuyor. yahu o benim panpişim lan, neden olmuyor?

    tam bülent ersoy'un tavuz kuşlu halini düşünürken hopp atladı melike ve elini belime koyarken pipimi elledi.

    ee yuhhhh! artık kazayla mı oldu, gerçek mi yaptı bilmiyorum ama eliyle şeyimi kavradı ve saniyesinde çekti. yerin dibine girdim o an. sürüyorum bisikleti. zaten bu bisikletin adı da böyle böyle olmuş sanki. bir-sik-ellet, bir sik ellet, bi-sik-let. ne bileyim? icat eden adamı da mıncıklamışlar belki. ama melike bu lan. o benim en iyi arkadaşım. dürtülerimi yenmeli ve yoluma devam etmeliyim ama dinlemiyor çük işte. tetikte şerefsiz. çok dikkatli sürmeliyim. tümseklerden geçmemeye çalışıyorum. bir kere daha ayyy dese boşalırım çünkü. tanıyorum ibneyi. kankaymış falan hiç işi olmaz, çok pis kıvam bu...

    neyse, konuşmadan gittik kızların yanına. indi melike. dayı kızı dedi nejmi şu kütüğü iteler misin? yakar topu oynayacağız engel oluyor dedi.

    inemedim.

    allah hiç indirmesin halen kemik gibiydim çünkü.

    özetle; arkadaş ayağı harbi göt ayağı abi. sen panpiş olmak istiyorsun ama alttaki şerefsiz onu bazen popiş olarak algılıyor ve ne bok yiyeceği inanın hiç belli değil. tavanı izledim bütün gece.
  • yakın kız arkadaşlarım var. herhangi bir cinsellik yaşamadım. ha gel sik derlerse sikmez miyim sikerim.
  • cevabı " evet, olabilir " olan sorudur. neden olmasın?
    bizim üniversitede bir çocuk vardı kızlarla öyle iyi arkadaşlık kurabiliyordu ki... hem de görece fakültenin en güzel kızları. çocuğun aklında hiçbir art niyet olmadığı çok belliydi. sonra bir gün sevgilisini gördük bu çocuğun. sevgilisi de erkekti...
  • arkadaş olmayı;
    ikisi de isterse: çok güzel olur,
    ikisi de istemezse : aşk olur,
    biri ister biri istemezse: bombok olur.
hesabın var mı? giriş yap