• yer: cok kavgali bir universite
    tarih: cok kavganin oldugu yakin bir donem

    dersteyiz, disaridan ugultular geliyor, nedeni belli, birazdan iki gurup birbirine girecek, polis joplayacak. neyse, ders bitti, defteri kitabi topladik ciktik disari. avluya cikar cikmaz kavga eden cenahlardan biri bana dogru bakmaya basladi. sanki beni taniyorlar da kacmami bekliyorlar gibi. sonra birden bana dogru kosmaya basladilar. lan, bunlar beni nerden taniyorlar ki, baya da kalabaliklar, kesin hastanelik olduk, kacsam mi, yok be, yakismaz bana, ama dayak, dur bakalim... tabi tum bunlar bir saniye icerisinde kafamdan gecenler. daha bir suru sey gecmistir eminim. muhtemelen dayak yedigimde babama bunu nasil izah edecegimi de dusunmusumdur, ama hatirlamiyorum. neyse, kalabalik bana dogru seyirtirken birden araya polisler girdi, boylece dayaktan kurtulduk.

    ha, niye mi bana dogru kosuyorlardi. meger diger gurubun elebasinin sevgilisi bizim siniftan bir kizmis, o da siniftan benle cikmisti, hafiften sol arkamdaydi, ona dogru kosuyolarmis meger. durumu yildirim hiziyla anlayinca, allahtan kacmamisim dedim kendi kendime. cok komik olurdu. hala da olmamis olana gulerim salak gibi.
  • zaten zor olan bir dersin, girdiğimiz seneye özel olarak daha da zorlaştırılmış bir sınavına girmiştik. bazen denk gelir ya "oha lan neydi öyle sorular." tadında sınavlardan biriydi. hocaların 4-5 yılda bir vurgun yapıp gülerek izlediği sınavlardan biri...

    soruların zorluğu karşısında yapacak bir şey bulamayıp, salak bir tebessümle etrafa bakıp bakıp gülmeye başlamıştık ki, 8. senesini okuyan ve çalıştığı gözündeki uykudan belli olan bir abimiz birden atarlanıp "sizi de sikim, yapacağınız sınavı da. orospu çocukları" diyerek yerinden kalkıp gitmişti. tam bir alkış tufanı kopacaktı ki hocanın birden "alkışlayan olursa seneye aynı derste buluşuruz" demesiyle yerini birden göt korkusuna bıraktı.
  • hiç devamsızlık yapmayan, iki çalışkan arkadaşın, o an sınıfta olmaması (aslında ikisi de okuldaydı başka hocaların yanına çağrılmışlardı) ve derse giren öğretim üyesinin, ikisini birden göremeyince, yanlış sınıfa girdim arkadaşlar, kusura bakmayın diyerek dışarı çıkması.
  • odtüde olmuş bir olay...
    makine bölümünden bir asistanın inşaat bölümü hocalarından birini (tuğrul tankut ) boyu kısa ve minyon olduğu için hocaya benzetemediği için bir rivayete göre ufaklık başka bir rivayete göre birader deyip adres sorması.
    bunun üzerine hocanın asistana tekmeyle dalması ve hocanın lakabının nesiller boyu hep uçan tekme kalması.
  • 90 99 90 ile bb almak
  • dersin ortasında kızın birinin telefonunun çalması ve kızın telefonuna çok rahat bir şekilde cevap verip konuşması. hocanın "kızım ne yapıyorsun?" diye sormasının ardından kızın ağzını tikitoş tikitoş yayarak "hocaaam, ben bu telefonu açmasam sevgilim bu okulu basardı, ben de dayağımı yerdim." demesi. hoca dahil herkesin dumur olması, şoklardan şoka koşması. benimse "ilk kahkahayı atan ben olmayacağım." diyerek yanaklarımı ısırıp kendimi delice sıkmam. atılan ilk kahkahadan sonra herkesin yerlerde sürünmesi.
  • üniversite ortamında eksik olmayan olaylardır.

    (bkz: bir arkadaş ekolü)

    arkadaş, krynn'de biraz daha sıksa "krynn yaratılmadan önce biz kurulmuştuk, buradaydık," diyecek olan köklü bir üniversitenin dil bölümlerinden birinde okumaktadır. yaz okulunda ders almaktadır. derslerden birini üst sınıfla alt sınıf beraber almakta; üst sınıfın ukala ve soğuk yaklaşımından dolayı iki sınıf birbirine hiç karışmamaktadır.

    vize zamanı gelip çattığında arkadaş ve mensup olduğu sınıf oturup beraber çalışmaya karar verirler. sınav soruları aslında kesinlikle bilinen şeyler olmakla beraber sınavı zor kılan husus, tüm soruların hocanın vereceği metin üzerinden cevaplanması gerektiğidir. sorular yüzyıllardır standarttır, herşey metinde bitmektedir.

    öğrenciler, okulun uygun bir kısmında sotalanıp tek tek sınavda sorumlu oldukları metinleri incelemeye başlarlar. metnin tercümesinde yanlışlık yapılması bütün soruların yanlış cevaplanmasına yol açabileceği için son derece dikkatlidirler.

    üstüne basa basa vurgulanan metin hadisesi o esnada devreye girer. asistanın bir tanesi sınav sorularının fotokopisini çektirirken elindeki bir kağıdı çöpe atar. çöpe attığı kağıtta yüzde yüze yakın bir oranla sınavda çıkacak olan metnin kalan yarısı -sınavda kullanılmayacak olan kısmı- bulunmaktadır ve bu kağıdın ele geçirilmesi şart ama ortam namüsaittir. fotokopi çekilen yerde öğrencilerin çöpü karıştırırken görülmesi durumunda sınavda sorulacak metin değişecektir ve görülmeden, kimseyi şüphelendirmeden kağıdı alma şansları yoktur.

    öğrenciler şanslarına küsüp çalışmaya devam ederken gözünü diğerlerinden habersiz çöp kutusuna dikmiş olan bir öğrenci, fotokopi kısmının bir anlık boşluğundan yararlanarak kağıdı çöpten alır ve getirir. dünyadan bihaber öğrenciler diğer arkadaşlarının "kağıdı aldım," cümlesiyle havalara uçarlar. hemen kağıt açılır, mevcut kitapta nereye ait olduğu bulunur ve ta-tam sınavda çıkacak olan kısım çöpten alınan kağıtta eksik olan kısımdır. hoca da burada öğrencilere feci bir kazık atmaya kalkmış, sorulacak metni daha işlenmemiş olan kısımdan seçmiştir. bu da sınavda öğrencilerin en az yarısının patır patır dökülmesi demektir. derhal çevirisi en iyi olan arkadaşlar işi ele alır, metin tercüme edilir, çıkacak sorular bilindiği için metnin neresinde ne var didiklenir. soruların üst sınıfla paylaşılması düşünülür ama onlar alt sınıfı başından beri dışladıkları için bu fikirden vazgeçilir. hocanın şüphelenmemesi için tüm öğrenciler sınavda en az bir iki hata yapılması gerektiği, herkesin yüksek not almayı engellemeyecek şekilde birkaç puan kırılacak basit hatalar yapması gerektiği konusunda anlaşmıştır. herkes mutlu mesut evine gider

    sınav günü geldiğinde herkes cevapları biliyor olmanın rahatlığıyla bahçede salınmaktadır ancak arkadaş kişisinin kafasını kurcalayan bir şey vardır. metinde bazı kelimeler anlam bütünlüğünü bozmaktadır. her ihtimale karşı başka bir hocaya danışmaya karar verir ve başka bir ders vermekte olan dünya iyisi bir hocayı odasında yakalar. ondan kelimeyi okuduğunu ama metine oturtamadığını söyleyerek yardım istediğinde hoca metine bakar, "kelimeyi yanlış çevirmişsin, ondan anlam bütünlüğü yok, aslında metindeki kelime şu," der. başından aşağı kaynar sular dökülen öğrenci yarım saat sonra sınava gireceğini söyleyerek hocadan tüm çeviriyi gözden geçirmesini rica eder. hoca ricayı kırmadan metni tekrar tercüme ederken şöyle bir cümle kurar. "aslında x hocana sorman lazımdı, onun uzmanlık alanı, bu metinle ilgili kitap yazmıştı" arkadaş, "hocam sınavı o yapacak, şimdi sorarsam uygun olmaz," gibisinden kendine acındırınca hoca tam metin tercümesini eline verir ve düzelttiği kelimelerin anlamını açıklayarak arkadaşı minnet hissiyle dolu olarak odadan gönderir.

    sınav salonuna giden arkadaş alt sınıfı yanına toplar, üst sınıfa çaktırmamaya çalışarak "metni yanlış tercüme etmişiz," der. diğerlerinin paniğini de tam tercümeyi y hocaya yaptırdığını söyleyerek yatıştırır ve metinde düzeltilen yerleri onlara ezberletir. o sırada x hoca gelir, sınav başlar.

    sınav sonrası üst sınıf "ne zor sormuş, daha oraları işlememiştik," diye sızlanırken alt sınıf "metin kolaydı yeaaa, biz çalışmıştık," havasındadır.

    sınav sonuçları açıklandığında bomba patlar. üst sınıf iyi notlar almışken tüm soruları bilen alt sınıfın notları yerlerde sürünmektedir. aldıkları en yüksek not 100 üzerinden 45 olan alt sınıf şoka girerler çünkü tüm soruların doğru yanıtlandığını bilmektedirler. sonuca itiraz ettiklerinde hoca hepsini kopya çekmekle itham eder, çünkü hepsi aynı kelimeyi yanlış tercüme etmiştir. "sınavdan önce metinleri beraber tercüme ettik, aynı hatayı yapmamız normal, sizin gözünüzün önünde bu kadar kişi nasıl kopya çekebilir?" türü itirazlar dinlenmez. hangi kelime hatalı tercüme edilmiş sorusunun cevabı ise işin en fantastik kısmıdır. öğrencilerin de ilk etapta yanlış çevirdikleri, sonunda y hocasına düzelttirdikleri kelime daha önce hiç duymadıkları bir kelimedir ama x hocanın bu kelimeyi duymamış olması mümkün değildir. hoca ısrarla böyle bir kelimenin olmadığını, uydurduklarını söyler. öğrenciler ise çıkardıkları sözlüklerden böyle bir kelimenin varlığını hocaya ispatlarlar. sonunda cevap veremeyen hoca dersi bitirip odasına gider.

    öğrenciler olayı dekanlığa taşıma konusunda kararsızdır, zira sınav metnini adil olmayan bir yolla ele geçirmişlerdir, bu durumda hocayı zora sokmak adaletsiz olacaktır ve dekanlık öğrencileri haklı bulursa -ki metne bakınca bulacaktır- hocanın itibarı onarılamaz şekilde sarsılacaktır. bir yandan da hocanın -ünvanı da gayet sağlam- kendi alanında, üstelik diğer hocalarının kendisinin uzmanlık alanı olduğunu söylediği bir konudaki bilgisizliği de öğrencileri ciddi anlamda sinirlendirmiştir. seçilen birkaç öğrenci itirazı yenilemek için hocanın yanına gönderilir. hoca sınav sonuçlarını değiştirmeyeceğini ancak finalde bu öğrencilere yapılan haksızlığı telafi edeceğini söyler.

    neticede alt sınıf final sınavında -sorulacak metni bu defa bulamamalarına karşın- iyi notlar alırlar, mevzu da böylece kapanır.

    not: bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. anlatılan olayın gerçek kişi ve kurumlarla hiçbir ilgisi yoktur, olası benzerlikler tamamen tesadüftür.

    zamanın ötesinden edit: üst sınıftakiler de buradaymış.
  • 6. katta arkadasin sinifinda olusturdugu kendisine özel eczanesinden (cesitlilik üst seviyede) agri kesicilerini aldiktan sonra,
    5. kattaki siniflarin birisinde ders calisan arkadaslari "selam cakma" bahanesiyle ziyaret ettigimde, profesörün masasinin üzerinde öküz kadar karpuz kesmelerine taniklik ettikten sonra,
    4. kattaki bilgisayarci arkadaslarla birlikte nargile ictikten sonra,
    3. kattaki makinaci arkadaslarla 1-2 tur tavla oynadiktan sonra,
    benim, giris katinda bulunan ders calisma odasinda, millete semaverden cay dagitmam...

    ayni gün icinde olusan bu olaylarda fazla agri kesici almamin bir etkisi yoktur. mekan ise (bkz: fh bochum)
  • (bkz: #30192752)
  • mikroiktisat dersi veren bir hocanin dönem sonu her zamanki gibi kazık bir final yapması, finale giren grubun %95den fazlasının çakması, bunun üstüne yönetmelik gereği soruşturma açılmasın diye hocanın final sınavı'nın makeup'ını yapması. yazın ortasında öğrencilerin memleketten geri dönmeleri.
hesabın var mı? giriş yap