• yeni bir sekizinci nesil yazar, hoşgelmiş.
  • 31 martı 1 nisana bağlayan gece sözlükteki muziplikleri bekleyeyim derken, kendisine uğrayan ilham perilerine de çay demleyip birlikte entry üstüne entry döktürmüş yazar.
  • diktiği hemen hemen her entaride ortak yaşanmışlığımızın izlerini görüyor olduğumdan katıla katıla güldürtür, bazen ''kesin burda küfretmiştir'' dedirtip üstüne bi küfür de bana bastırtır.

    ortak yaşanmışlık demişken, yaz sonlarında ve bulduğumuz her fırsatta ayıla bayıla izlediğimiz hatırla sevgili bölümlerinden, onlarca çeşit film karelerine kadar hepsi belgelenmiştir. *ağzımızın açıklık derecesinden ve hayran bakışlarımızdan neyi izlediğimizi dahi kestirebilecek uzmanlığı kazandık bu rutinler sayesinde.

    kendisini bana ithafen dediği ''göt deliği'' güzellemesinden dolayı yine kendine özgü geri püskürtme yöntemiyle karşılık vererek kınıyorum. diyorum ki '' göt deliğime gülenin göt deliği kadar aklı yoktur'' *
    ayrıca hakkını yemeyim çok sevmiştim bu geri püskürtme cümlesinin orjinalini, kendisi çok sık kullanır zaten. *
  • sözlükteki ilk badim, sıkı bir chuck müdavimi ve 80'lerin sonu 90'ların başında çocuk olma şerefine nail olmasının yanında zeka ve kalite özetler bu güzel insanı. aramızda geçen hoşsohbetleri unutmayan ve yazdığı entrylerin tümünü okumuş biri olarak şunu söyleyebilirim ki, kendisinin müthiş bir potansiyeli var. biliyorum, çok iyi yerlere gelecek, çok büyük işler başaracak...
  • (bkz: adonisi var)
  • badi listimin arrsu entryleriyle tekrar renklenmesi stephane lambiel' in olimpiyatlara katılması haberinden sonrasına tekabül eder. kendisinin lirik aşkını coşturan coccinelle lambiel' e mi teşekkür etmeliyim bu durumda? 2010 kışında canada' da hep beraber teşekkür ederiz belki. **

    ayrıca kendisi yanımda olmamasına rağmen beni tekrar kendime getirecek güzel bir sürpriz yapmıştır. chuck seni kutsasın.*
  • güzel insan, boğa kadını, entellektüel birikimi ve sporun her tür dalına olan ilgisine hayran olduğum badim. sayesinde güzel kitaplar okumuş, güzel diziler ve tiyatro oyunları izlemiş ve başka nice şeyler yapmışımdır. daha da nicelerini yapmak dileğiyle. *
  • can badim. gerçi biz badi kelimesinin içini doldurup bambaşka bir levele geçtik ama, ilişkide-iletişimde vardığımız yeni levelin adı var mı yok mu bilmiyorum. o yüzden can badim diyerek girizgah yaptım.

    bu sabah bilgisayarımdaki sanal takvime baktım da, ilk tanışmamızın, birbirimizi tanımamızın üzerinden baya bir yıl geçmiş. yaşıtlarımız, bizden daha büyük ve küçük yaştaki insanlar bu süre dahilinde, arkadaşlıklarını ya da dostluklarını kavga ederek zayi ederken, biz her bir adımda badiliğimizi pekiştirmişiz. sabah kahvaltıda ne yediğimi anımsamasam da, onunla yaptığımız sayfalar dolusu yazışma, paylaştıklarımız hala aklımda. allah herkese şu yalan sanal alemde, denyo dolu sözlük dünyasında onun gibi muhte(ş-r)em bir dost versin.
  • yani çözemediğim bir sinerji yaratıyoruz çevremize, nasıl oldu ben de anlamadım. insanlara pozitiflik gönderiyoruz felan. bir de biutiful'a götürdü ki - allahım yarabbim - höngürdettin bizi hatun! neyse efendim, ispanyol sanatına aşinalaştırıyor bizi gittikçe. bir de buz pateni ile dönüş yaptı sağolsun, weir* kimmiş öğrenmiş oldum ehehe.

    o değil de, hell yeah yahu! **
  • 00.00'da doğum günü entrysi yazma klişesini gerçekleştiremedim yine, yine gol değil, hayır. 1 mayıs, resmi doğum günü bu baharın habercisisinin. bunun şerefine, kendisinin benim doğumgünümde bana hediye etmiş olduğu likörlü çikolatalarımdan birkaçını kaldırıyorum. şubattan beri bu anı bekliyordum! yememek için fazla beklemek zorunda kalmayacağım bir ayda doğmuş olduğu için takdir ediyorum kendisini.

    neyse, efenim sebebi ziyaretime gelince... bu aralar her konuşmamızda adını andığımız murathan mungan'dan bir alıntı yapmak istiyorum... kibrit çöpleri'nden ağaç zamanı adlı hikayeyi okuyunca kendisi aklıma gelmişti. o hikayeyi bu başlığın altında görmek için bundan uygun bir zaman olamaz:

    ''ağaç zamanı diye bir şey vardır, bilir misin?
    insanlar ömrü ağaçla ölçerlerdi eskiden; çocukları doğduğunda onlar için diktikleri ağaçlar olurdu. insanlarla ağaçlar kardeş büyürlerdi. ağacın ruhu sahibini korurdu. onlar hakkında bilinmesi gereken iki şey vardır derler. ilkini unuttum, ikincisiyse... galiba ikincisini de unuttum...
    nedense ağacımı değil kabuğunu hatırlıyorum şimdi. dün gibi gözümün önünde. onca şeyi unutuyor da insan, bazı şeyler hep dün olarak duruyor insanın içinde.
    ağaçların dünleri kim bilir ne kadar yakın gelir birbirine. biz kendimizde neyin kabuk bağladığını bile artık hatırlamazken.''

    son olarak unutmadan, kendisinin will shuester ve neil patrick harris sevgisini adeta pekiştiren ve çok da manidar bir şarkı ile bunu taçlandıran glee'den geliyor: dream on
hesabın var mı? giriş yap