• bir akşam arkadaşımla oturmuş rakımı içip balığımı yiyorum sohbet, muhabbet, makara derken telefon çaldı. iş dolayısıyla uzun yıllar sadece telefonla görüştüğüm bir kadın var arayan o ve hiç görmediğim bir kadın. boyu, kilosu, şekli, saçı, başı hiç bir fikrimin olmadığı kadın "taksimdeyiz müsaitsen gel tanışalım" dedi. zaten bünyede alkol var tamam diyerek rakımız bitince kalkıp gittim. söylediği yer şahika tarzı bir yer yine aynı bölgede. gidince önce masayı kontrol ettim, masada 2 kadın 3 erkek var. hemen kafamdan kurdum "tamam 5 / 10 dakika hoşbeş eder kalkar giderim".

    oturdum tanışma faslı, memnun oldum demeler derken bir bira söylediler. yalnız bu benim görüştüğüm kadın çok çirkin, diğer kadın muhteşem. diğer kadının yanında bir adam var doktormuş kızın kulağına bir şey söylemeler, gülüşmeler bana inceden laf sokmalar benim altta kalmayıp üstüne gitmem falan. ortam giderek geriliyor. bir bira daha, bir tane daha derken kadına dönüp yanındaki doktoru gösterip "bu senin sevgilin mi" diye bir soru sordum adam "henüz değil" dedi kadın "allah göstermesin" tarzı bir şey söyledi" gülümsedim kalkıp tuvalete gittim. geldiğimde doktor yoktu, kalkıp gitmiş. işte asıl film buradan sonra kopuyor.

    hesabı istemişler, ödedik eyvallah diyerek eve gideceğim. zaten kafa gayet iyi olmuş. tanıdığım kadın koluma girip olmaz eğleneceğiz gibilerinden bir şey söyleyip aynı mekanın üst katlarında bir yer varmış dans falan edilen bizi oraya çıkarttı. 3 erkek 2 kadınız. erkekler kızlara yazılıyor ama benimle kanka misali yakınlar. sohbet etmeler, futbol konusuna girmeler öyle garip bir şekilde yakınız işte.

    yukarı çıktık içkiler alındı 2 erkek ve güzel kadın ayık cin gibiler, tanıdığım kadın ve benim kafa biraz güzel. derken bu tanıdığım kadın dans edelim diye beni sahneye çıkardı, hareketli müzik çalmasına rağmen sarıldı başladı öpmeye. tam o sırada diğer güzel kadınla göz göze geldim. nereden düştüm diye düşünüyorum ama bu arada kadını kendimden uzaklaştırdım. biz pistteyken 2 adam ve diğer kadın piste çıkıp dans etmeye başladı. aslında en başından beri istediğim o kadın ama diğeriyle öpüşmek olmadı, resmen baltayı taşa sapladım. geçtik masaya oturduk bir süre sonra onlarda masaya geldi, içkimizi yudumluyoruz. güzel olan dans edelim mi dedi ve çıktık piste dans ediyoruz derken nasıl olduysa bununla öpüşmeye başladık. öyle masum öpücük falan değil, bildiğin işin bokunu çıkarıyoruz. utanmasak orada sevişeceğiz o denli. bu sırada masadaki 2 erkek ve tanıdığım kadın dehşet içinde bize bakıyor. rezalet diz boyu. zaten 2 erkek ve bunlar arkadaş ortam yine gerilecek fazla uzatmadan gittik masaya oturduk. ama kimsenin suratına bakamıyorum. gerçi kimse kimsenin suratına bakmıyor. herkesin kafa farklı noktada. içki isteyen var mı? diye sorup içki almaya kaçtım ve ben içki alırken masadaki çocuklardan biri geldi. "tamam şimdi dalacak" diyorum ve dalsa tepki vermemeyi düşünüyorum. adam "abi hangisini istiyorsun karar ver bizde başımızın çaresine bakalım" tarzı bir şey söyledi. işte o an.
  • sanırım 2009 yılıydı. üniversitede halk oyunları ekibine katılmak isteyen arkadaşım beni de kendisiyle gitmem için ikna ediyor. başta şunu söyleyeyim, hayatımda düğün halayına bile katılmadım. bir kaç ay gittim çalışmaya, sadece bir oyun öğrendim ama düğünlerdeki basit halayları hala bilmiyordum. bazen gitmediğim de olurdu. yani arkadaşım orda başka bir arkadaş edinse, artık gitmeyecektim. o kadar alakasızdım folklorle. sonra macaristan'da bir festivalden bahsetti hoca. öylesine ekipte olduğumu herkes biliyordu ve hoca onlarca kişi içinden beni de seçti. gidip bi göreyim macaristanı dedim. neyse gittik. onlarca ülkenin katıldığı bi festivaldi. bir kaç gün yüzlerce kişi önünde pek de iyi olmadığım bir oyunda bulundum. bir adıyaman oyunuydu oynadığımız. oyunda tekne batar gelin ölür ve damat yerleri döve döve ağlar. bu rol benim değildi ama rolü oynayan arkadaş hastalandığından dolayı ben damat oldum. yüzlerce macarlı önünde sahneye çıktım." oy oy fadimem, zalım fırata kurban oldun bana varmadan" diye ağıt yakacaktım. ilk ağıt sırasında kaçamak bir bakışla izleyiciye baktım. sonra kendimi o sahnede dışarıdan hayal edince kimliğim parçalandı. nick cave eşliğinde içtiğim mojitoları aldatıyordum. üstümde yöresel adıyaman köylü kıyafetleri, karşımda sarı sarı avrupa birliği vatandaşları ve yerde ağıt yakan ben. herkes fadimeye ağıt yaktığımı düşünüyordu.
  • meslek odaklı instagram hesabı açıp iş ortamında, işler güçler kamuflajı altında "hayat güzel, ben güzelim/yakışıklıyım/çekiciyim/havalıyım hihihi" temalı liseli paylaşımlar yapmaya bayılan kariyerli bir pirems(es)le aynı ortamda, aynı seviyede ancak aynı laylaylıkla değil de farklı bir çilekeşlikle çalışırken...
    mevzubahis kişinin "ayy arkadaşlar hadi toplanın şöyle zafer işareti yapıp garip garip sallanarak eğlenceli dans videosu çekelim, insta'ya atıcaam hihihi" dediğini duyduğunuz an...
    herkesin hemencecik atlayıp toplaştığına şahit olduğunuz ve sizi de çağırdıklarını duyduğunuz an...
    "yok ben almayayım" deyip uyumsuz huysuz şirin ilan edilmek mi yoksa uyumlu görünmek adına lise terk saçma salak bir video/fotoğrafta figüran olmak mı? seçim yapmak zorunda kaldığınız an...
  • 7-8 yıl önce, beynimdeki kimyasalların artık iş görmediğini farkedip dışardan takviye almak için gittiğim ege üniversitesi psikiyatri polikliniğinde sadece 4 dakika görüştükten sonra doktor tarafından alkolizm teşhisi konularak yönlendirildiğim tam ismini şimdi hatırlayamadığım alkol ve uyuşturucu bağımlılıklarıyla mücadele amaçlı bir bölümün kapısında bir bankta, gözlerinin feri gitmiş, yaşama dönmek için çabalayan bir grup eski uyuşturucu bağımlısıyla beraber sigara içtiğim an.
  • hacı ve alamancı dedemle birlikte yazın bu sıcağında kaplıcadayım. o kastedilen an, benim için şu an.
  • yıl 2008. work and travel programının kurbanlarından biri olarak alaska'ya gitmişim. çalışmam gereken işyerine bir türlü gidemiyorum. türkiye'de işlemlerimizi halledip bizi yollayan sikik şirketle* irtibata geçmek için cebelleşiyorum. olmuyor olmuyor. sonra kendi çabalarımla anchorage'da bir balık fabrikasına gidiyorum. onlarda beni balık kamyonlarıyla iki saat uzaklıktaki yarımada gibi bir yere gönderiyorlar. dağların, okyanusun kenarından giderek, tünellerden geçerek dere tepe düz gidiyoruz. nihayet hayallerimden uzun seneler çıkmayacak ilk baktığımdaki haliyle aklımda kalacak sisli, etrafı fabrikalarla, gemilerle dolu o yere varıyoruz. affalıyorum. mala dönüyorum resmen. kamyonun dibine çömelip ağlayasım geliyor. hakiki bir ne işim var lan benim burda diyorum kendi kendime. yalnızım, adını bile bilmediğim küçücük bir tünelden kamyonla girdiğim bir yerdeyim ve tanıdığım bir allahın kulu yok. neyseki bir saat sonra geri döndüm. kendimi tekrar anchorage havaalanına attım.

    (bkz: #21581337)
  • nizamiye kapısından ilk girilen an.
  • dort brezilyali, iki alman, bir avustralyali, bikac meksikali, 10dan fazla cekikgozlu ve bir turk (maalesef ben) bir evde toplanmisiz. ickiler aciliyo, herkes gereksiz bi heyecan icerisinde, japonlar uc kisilik bi koltuga dolusmus futbol takimi gibi iki hatta uc sira halinde, hepsi bacaklarini karinlarina cekip minicik olup oturmus, kus gibi tunemisler koltuga, dipdibe, resmen dalin ustundeki kuslara benziyolardi uzaktan hatta fotograflarini cekmek istedim cok komik gorunuyolardi da ayip olur diye yapmadim, hepsinin yuzunde gulumseme utangac utangac etrafa bakiyolar ortama uyum saglamaya calisiyolar yazik zaten oldum olasi anlayamadim bu minik insanciklari. brezilyalilar gereginden fazla tepkileriyle ordan oraya zipliyolar bagirarak konusuyolar, almanlar ellerinde biralar kufreder gibi bi seyler diyolar, meksiklai kizlar dakka basi aynaya bakip saclarini duzeltiyolar aralarinda konusuyolar, bize cok benzetiyorum bazi tavirlarini zaten. avustralyali kiz da garip aksaniyla brezilyalilarin pesinden kosuyo ordan oraya. bi an dusundum ben mi uyuzum, onlar mi cok enerjik, eglenmeyen sadece ben miyim yoksa onlar numara mi yapiyor. su japonlarin arasina katilsam ben de tunesem minicik olup eglenir miyim, iyy yok yok ve sonra ay gada go dedim ve ciktim ordan.
  • koskoca evrende dünya gibi sikik bir gezegende, insan gibi iğrenç bir mahlukla yaşadığını idrak ettiğin her an.
  • okul aile birliği toplantısı. net.
hesabın var mı? giriş yap