• hayatımda gördüğüm en gereksiz işleri yapan adam. keşke melih gökçek ingiliz olsaydı da "ben böyle sanatın içine tükürürüm" diyerek bu adamı piyasadan silseydi.
  • yapıtlarının %90'ının tek şok unsuru içinde ölü bir canlı kullanılıyor olmasına dayanıyor. "abject" unsurunun böylesine sığ biçimde her yapıtın bir tarafa sokuşturulması, kanımca entelektüel bir tembellikten daha öte, etik bir unsur değil; hatta bildiğin yavan. ilk başta çarpıcı gelmişti, bunu kabul edebilirim.

    sahnede sıçmak gibi bir şey yani yaptığı. sanatsal olan daha derinlikli ve zihinsel bir aktivite olmalıydı oysa.

    insanlık adına ümit var ki, ondan çok daha çarpıcı ve aynı temelden gelerek bambaşka yerlere gidebilmiş banksy gibi sanatçılar da var bu dünya üzerinde. ancak maalesef hirst, banksy'den çok daha rahat bir hayat sürüyor, bu da dünyanın mına koyma isteğinizin depreşmesine yol açıyor haliyle.
  • peta'nın protesto etmesi gereken manyak.
  • kendisi için söylenebilinecek tek şey; "ölü bir köpek balığı sanat değildir!"dir.
  • kendi dilinden dokuldugu uzre "tursu sanati" * yapan bir provokasyon makinasi kendisi. formaldehyde ile kurdugu uzun sureli tursulama calismalarini leziz otesi basliklar altinda sergilemesiyle mide bulandirmak- agzimizi sulandirmak- sok edip yere yapistirmak gibi yan etkilerin hepsii birarada tatbik eden sahis, young british artists adi altinda charles saatchinin basimiza actigi belanin playboyu ve hatta nasil desem posterboyu ayrica. londra'dan yolu gecenlere, belirsizlik zamaninda romantizm'e dokundurdugu sergisini onermeye korkuyorum.

    bakiniz yapilamiyacak kadar uzun uzun giden ve oylecene orada duran bir sergi basligi icin: "the physical impossibility of death in the mind of someone living" *
  • özellikle 90'lı yıllarda, formaldehit içinde asılı kalmış ölü hayvanları gösteren hastalıklı çalışmalarıyla tanınan çağdaş ingiliz sanatçı (d. 1965).

    ~ görsel
    ~ görsel

    ölüm temasına hayran olan bu ingiliz, mavi sıvıyla dolu akvaryumlarda -kimi zaman ikiye bölünmüş- köpekbalıkları, inekler, koyunlar, domuzlar sunar ve ne yazık ki, kalıcılığı olmayan bu "heykel"ler yavaş yavaş renklerini kaybeder ve parçalanırlar.

    ~ görsel
    ~ görsel
    ~ görsel

    damien hirst'ün çalışmaları, özellikle hayvan hakları üzerine pek çok tartışmaya yol açsa da sanatçının, 2007 yılında, elmaslarla kaplı bir kafatası olan for the love of god adlı eseri 74 milyon euroya satılmıştır.
  • söz konusu hayvan bedeni olunca güya "sanat" adı altında; kendinde, cinayet işleme hakkını bulan, cinayeti sanatmış gibi sunarak meşrulaştıran kişi bile olmayan, imsi.

    anlamadığım nokta ise şu, diğer insanların buna seyirci kalıp, bir şey yapmaması, hatta bunu -yani cinayeti- çok matah bir şey sanıp, göklere çıkarıp, bir de para ile satın alması... yahu zihni zararın teki geliyor, hayvanlara elektrik verip onları öldürüyor, sonra cam fanuslara koyup, sanat deyip, bir de 25 milyon dolara satıyor. diğer zihni zararlar da, alkışlayıp, bunu alıyor...

    gel de sanat yapma şimdi, sizin yaptığınız sanata sıçayım.
  • camekanlara yuzlerce ilac sisesi (tate modern'da oldugu gibi) veya hap (2003 venedik bienali'nde oldugu gibi) dizen sahis. gorulmeye deger oldugu kesinlikle dogru olsa da her yerde adamin ilaclarinin sergilenmesi bir yerden sonra adamin kendi kendini tekrar ettigine dair soru isaretleri uyandiriyor sanki insanin aklinda
  • buna pazarlamanın gücü diyoruz. insanların aslında ne kadar irrasyonel yaratıklar olduğunun ve
    bunun da nasıl güzel sömürüldüğünün birinci elden örneğine bakıyoruz. adamın işleri bence çok sıradan, sanat bu kadar ayağa düsücekse japonya'da cenini yiyen herifin de sanatına tonla para yatırmaları gerek (öğğğk yazarken midem bulandı). millet bu adamın sanatını neden yiyo peki? 'kral çıplak' durumu işte.

    sanat eseri toplama merakının özündeki duygulara bakalım.
    1- eşi görülmemiş bir yeteneğin elinden çıkma eşsiz bir metaya sahip olma arzusu.
    2- bu metanın ifade ettiği anlamı kendiyle özdeşleştirme isteği.
    2- ne kadar varlıklı olduğunu, ne kadar zeki, ne kadar özel ve onlardan ne kadar da farklı olduğunu gösterme, kendini o meta yoluyla diğerlerine ifade etme ihtiyacı. gösteriş merakı.
    3- belli bir kitleye aidiyetinin onaylanması için giriş kartı niyetine kullanma. kabullenilme ihtiyacı.

    daha vardır bi sürü şey şimdi aklıma gelmedi. özünde, bu aptal sanat eserlerini alarak yukardaki duyguların karşılanacağına inanan tüketici bok gibi de parası olduğu ve 'daha hayırlı bir işe bu parayı yatırabilir miyim, kanseri çözer miiyiz, afrika'da su sorununu çöziim mi lan tek kalemde' şeklinde düsünecek insani niteliklerden de uzak olduğu için sanat diye etiketlenmiş, boktan şeylere akıl sır ermeyecek miktarda paralar yatırır.

    taxidermistler (hayvanların içini dolduranlar) yıllardır yapıolardı bunu zaten. şişirilmiş bir isim sadece.
    bırakın sanatı, her metanın değeri ona yüklenen anlamla bağıntılı olarak değişiyor. eğer satarken değerinin yüksekliğini birden fazla
    kanı önderinin onaylamasını başarırsanız o malı satarsınız. günümüzde sanat da bundan farklı değil.
    aman neyse insanların yaptığı neyde rasyonellik bulduk ta bunda arıyoruz. ya sabır.
  • hayvan cinayetlerini meşrulaştırmaya çalışan, yozlaşmış, delirmiş, saçmalayan bir sanatçı. ingiltere'nin, yaşayan en çok kazanan sanatçısı. sıkıntıdan her türlü yozlaşmayı destekleyen zenginler tarafından da sevilir.
hesabın var mı? giriş yap