• başka türlü annelerdir. gökyüzünü yeşil kabul edebilen, denize kırmızı diyebilen, karların beyaz beyaz değil mavi mavi de yağabiliyor olduğunu bilen annelerdir.
    kimse bu renkleri böyle kabul etmediğinden yalnız bırakılıveren annelerdir.
    omuzlarında dağlarca yük taşıyabilen şahane annelerdir onlar...
  • "anne senin yüreğin taş olsa dayanır mı
    kuş olsa çiçek olsa gündüz olsa
    kırılmaz mı acıdan bir sap menekşenin boynu

    bu kez dağlar doğursun beni anne
    sen de ılık yağmur ol
    durmadan yağ kanayan ellerime" *
  • bazen, sadece engelli cocugunu degil, diger cocuklarinin evdeki agir stresli yasamdan dolayi icine girdikleri ruhsal dengesizlikleri de dert edinme zorunda olan annedir. engelli cocugun bakimi agirdir ve diger sorunlarin yaninda bakim devede kulaktir. bireysel bakimi tamamen baskalarinca yapilmasi gereken ve zeka yasi 4 olan ve zihinsel sorunlari yaninda, fiziksel sorunlarinin da oldugu bir engelliyi ve bu bireyin tum sorumlulugunu ustlenmis bir kadini ele alalim. normal sartlar altinda hayati idame ettirmek yalniz yasayan bir insan icin bile zorlu bir cenktir. kaldi ki, cocuk buyutmenin sorumlulugunu, cocuga yonelik maddi, manevi ihtiyaclari tedarik etmek, aile yasaminin buyuk bir kisminin olustugu evin duzenini, temizligini, huzurunu var etmekle yukumlu olmak annesini gozlemlemis her insan evladi icin farkindalik kazanmis bir gercektir. buna bir de bazen kontrol bile edilemeyen anormal davranislarin sahibini eklendiginde bunu ustlenen anne, nihayetinde bir kadin olarak ne denli bir iradeye sahiptir, bu yuku hangi raddelerde tasiyabilir bir dusunelim. ne kadar dusunursek dsunelim gercek tahayyulun cok ama cok daha uzerinde bir ekstremdir. dusunun ki 19 yasina gelmis, 190 boyunda 4 yasinda bir cocugun zekasinda bir bebek var elnizde. bu bebegi uykudan uyandigi andan itibaren kollamak zorundasiniz ve o bebek uyuyana kadar insanin tahammul edemeyecegi vahsi, hayvansi cigliklar atiyor, bunalima giriyor kafasini duvarlara vurmaya basliyor, ellerini issiriyor ve anne bu duruma yasadigi her saniye tahammul etmek zorunda kaliyor ve bu kadinin hicbir yardimcisi yok. evdeki bebegi bir saatligine de olsa birakip bir kenarda kendine ayiricak durumu yok. ve bu adam bebek her normal insan gibi yemek yiyor, her normal insan gibi yediklerini sindirim yoluyla disari atiyor ama tuvalete gidip dogal ihtiyacini gidermeyi beceremiyor ve anne yine orda, onun temizligini ustlenmis bir yukumlu ve bu adam bebegin banyo ihtiyaci var, sudan nefret ediyor her banyoda anne tepesinden tirnagina sular icinde kalarak, aglayarak, allaha isyan ederek, bebegi yikiyor, giydiriyor. bu arada cocugun kardesleri bu durumu goruyor, izliyor, hepsi hayata lanetler savuruyor icten ice, sessizce ve anne bunu biliyor farkinda, aci icinde kivraniyor yapabilicek hic birseyi yok. iste burda sosyal hizmetlerin gerekliligi ortaya geliyor. hani su adi olup, kendisi olmayan sosyal hizmetler var ya iste o!!!!!!! saka gibi hmmm???? ama saka degil bunlar ne yazik ki, ve anlatimim biraz abarti, biraz duygusuz gibi. abarti degil, duygusuz hic degil, butun riyasiz duygular gibi acitiyor icimi yazarken ama hep melek vari bir yaklasim olmaz bu gerceklere,olamaz cunku o zaman gercek rotuslanmis olur... neyse biz yeniden su sosyal hizmetlere getirelim sozu ve artik gosterelik degil gercek bir sekilde olusmasi gereken ve gercek bir sekilde hizmete girmesi gereken resmi hizmetlere. gazetelerde gun gecmeden birbiri ardina hortlayip su yuzune cikan ve yine unutturulan, laf kalabaligina getirilip secim zamani kuyruklu yalanlar halinde verilen sozlerle vaad edilen resmi hizmetlere. insanliktan dem vurup, insanligin i sinden nasibini alamamis riyakar insanlarin hukmettigi duzene artik duzen gelmesi gerekiyor ama nasil gelicek bu duzen bu gidisatta onu bilemiyorum. bildigim tek sey engelli cocugu olan annenin ve ailesinin perisan halidir. halbuki, adam gibi servisler olsa, engelli cocugun bir kac saatligine de olsa, insanca hazirlanmis programlar dahilinde, hem profesyoneller tarafindan egitimi ele alinsa, hem o cocuk sosyal hayata katilsa, hem anne biraz nefes alsa ne guzel olurdu.....
  • anne olmak tek başına yeterince büyük bir sorumlulukken bir de engelli bir cocuğu oldugu için omzundaki yük çok daha fazla olan anne. fiziksel yük bir dereceye kadar kabul edilebilir ve taşınabilir bir şey olsa da asıl sorun annenin hergun maruz kaldığı, kimselerle paylaşamadığı duygusal yüktür. önce reddediş vardır, sorun yok sayılır ama içten içe kendini kemirir anne, eşi de dahil olmak üzere herkese yabancılaşır. arkasından utanç gelir, derdini anlatamamanın, çözümsüzlüğün, yalnızlığın, çaresizliğin utancı. özellikle türkiye gibi sadece okumamışların değil okumuşların da zır cahil oldukları bir ülkede bir annenin yaşayabileceği en ağır durumlardan biridir bu.
    benim annem de dahil olmak üzere gördüğüm odur ki bu insanlar ancak ve ancak kendilerininkine benzer sorunlar yaşayan anne/babalarla bulunduklarında maskelerini bir kenara atabilip en azından dertlerini paylaşabiliyorlar, o yuzden benim onerim mutlaka ama mutlaka cocugun hastalığı ne ise onunla ilgili bir derneğe üye olunması. dernekler belki fazla bir maddi fayda sağlamıyor ama aynı aşamalardan geçmiş/geçecek insanlarla birarada olmak insana en azından yalnız olunmadığının, oralarda biryerlerde onların da halinden gerçekten anlayan birilerinin olduğunu gösterecektir.
  • en az engelli çocuğu olan baba kadar üzüntü duyan annedir.
  • "adana’da bir rehabilitasyon merkezince yapılan araştırmada, engelli çocuk sahibi ailelerin profili çizildi. ailelerin yüzde 37.8’i kendilerini ‘suçlu’ hissediyor, yüzde 79,7’si ‘psikolojik sorun’ yaşıyor. anneler, çocuğun bakımında yalnız bırakılıyor."

    "annelerin yüzde 80’i çocuğa korumacı yaklaşıyor, yüzde 83.1’i çocuğunun geleceğinden kaygı duyuyor. “ben ölürsem o ne olur?” kaygısı yaşayan anne babadan daha fazla psikolojik sorun yaşıyor. annelerin yüzde 44,7’si engelli çocuğun bakımında eşleri tarafından yalnız bırakılmaktan yakınıyor"

    http://www.ntvmsnbc.com/news/363016.asp
  • egitim ve dayanisma derneklerine erisimi kisitli kaldikca kendini yalniz kalmis hissedebilecek annedir. bu nedenle asagidaki gibi duyurulara erisenlerin haberdar etmesini temenni ettigim annedir(, babadir, haladir, amcadir, abladir, abidir, engelli cocugun bakimindan sorumlu insandir).

    "engelli çocuk ailelerinin sorunlari, çözümleri ve paylaşimlari... " semineri’ne davet

    03.01.07 - uzman psikolog/psikodramatist olan ve 28 yıldır farklı gelişen bireylerle ve aileleriyle çalışan fatma sayman seminerin konuşmacısı. ayrıca sayman, 28 yaşında down sendromlu can'ın annesi. seminer’de zihinsel engelli çocuk sahibi olmanın zorlukları, kabulu, eğitimi, rehabilitasyonu ve sosyal yaşama adaptasyonuna kadar olan tüm yaşam süreç masaya yatırılacak…

    içeriği : engelli çocuğun doğumundan itibaren ailenin karşısına psikolojik, sosyal, tıbbi bakim, eğitim, yasam koşulları ve benzeri yönlerden pek çok sorun çıkmaktadır. çocuğumuzun büyüme süreci içinde bu sorunların bazıları çözümlenebilirken, birçoğu etkisini arttırarak sürmekte, ayrıca yeni ortaya çıkan zorluklar da eklenince, aileler çoğu kez umutsuzluk ve çaresizlik duyguları içinde kalmaktadır... oysa, bilgilenme, bilinçlenme, farkındalık ve paylaşım yolları, çocuğumuzu ötekileştirmeden, onu olduğu gibi görebilip kabul etmeyi, onun farklılıklarına uyum sağlayarak birlikte mutlu bir yasam kurmayı mümkün kılabilir... bu sohbet toplantısında, sorun, ihtiyaç ve isteklerin dile getirilip paylaşılması ve çözüm yollarının tartışılması amaçlanmaktadır...

    tarih : 7 ocak 2007 pazar

    saat : 13.00-15.00

    yer : rüzgar özel eğitim ve rehabilitasyon merkezi/

    kızılelma cad. türkçü hamdullah sok. no:17 fındıkzade-istanbul

    iletişim : 0212 530 45 10/ 530 44 84

    katılımcılar : farklı gelişim gösteren çocuğa sahip aileler katılabilirler. "

    http://www.yasadikca.com/dbread.php?id=2012&cat=2
  • her gördüğümde kendimi onun yerine koymaya çalıştığım ama bir türlü kendimde o gücü bulamadığım, "allah yardımcısı olsun" demeden de geçemediğim anne.
hesabın var mı? giriş yap