252 entry daha
  • gözün hep ayrı, gizemli bi anlamı olmuş insanlık tarihinde. horus’un gözü, masonların üçgenli gözü, al nazar, al üçüncü göz, al sauron’un gözü sdadfhhhk... diğer duyu organlarımız, koruyucu olsun kötücül olsun, hiç böyle mistik anlamlar yüklenmemiş. misal işimiz ters gittiğinde “ay sende burun var” diyen arkadaşımız yok. üçüncü kulağı açmayı hedefleyen öğreti, “her şeyi tadan dil”, yahut şerrinden korktuğumuz çilli deri yok! gerçi her şeyi tadan dil için spongebobgilin patrick sayılabilir belki, adam göbek deliği pamuğunu tadıyodu bi bölümde ama neyse konumuz o değil. niye geldim buraya, hah nazar.

    5-6 ay falan önceydi, oğlumun bir arkadaşının doğum gününe çağrıldık. 4-5 anne var. kafa yapımın farklı olduğu kadınlar ancak sosyalleşilecek işte mecbur. çocuklar içeride oynarken biz yetişkinler de ayrı yerde oturuyoruz. içlerinden biri “çok pis kahve falı bakar”mış, hemen türk kahveleri söylendi, soğumaya bırakıldı. ben de bayılırım kahve falı geyiğine, kendim uydurmayı daha çok severim de orada saykik uzman olduğu için saygısızlık etmeyip sıraya girdim. neyse işte kadın klasik kehanetlerde bulundu tipime bakıp tutturmaya çalışarak oralar tırı vırı da, fincanda göz üstüne göz gördü. “ay bi daha göz çıktı, al bak burda da göz var, ay kocaman bi tane daha eyvah eyvah eyvah... “ ilk kez bu kadar çok göz olan bir fincan görüyormuş, “yıldızım çok düşükmüş”! ek olarak benim fincana baktığı süre boyunca mağara gibi esneyip durdu. 10 dakika falan konuştuysa 70 kez esnemiştir aıaıaıaı diye. o da nazar göstergesiymiş, nazar öyle esnetirmiş. diğer kadınlar falın bitmesini beklemeden derhal hemen o saniye çok acil koş koş koş kurşun döktürmem gerekliliğinde hemfikir olup ortalığı ayaklandırdılar. o masada elim kopsa ve bileğimden tarantino filmindeymiş gibi fışk fışk kan fışkırsa ancak bu kadar acil aksiyon alınırdı. derhal kurşun döken iyi bir hoca bulundu 2-3 kişi aranarak, hemen telefon edildi. ben o süreçte ameliyat masasında anestezi bekleyen hasta gibi o nasıl oluyo, naapçak bana diye sorup duruyorum tepemde umut sarıkaya damlalarıyla. hep duyarım kurşun döktürmek tabirini de, ritüel tam olarak nasıldır bilmiyorum. son kurşun dökücü teyze telefona cevap vermeyince geri araması beklenirken bana olayı anlattılar. başının üzerinde tülbent gerip onun üzerinde eriyik kurşunu bir tas suya boşaltıyorlarmış, kurşun donunca nazar da gidiyormuş. sivrilik yapmak istemediğimden hı hımm ok taam deyip küllükteki külleri bi tarafa toplamaya odaklandım sessizce, ancak içinde 0.000000001 mg kurşun olan parçayı arabaya takamıyorsun sağlığa zararlı diye, bunlar 50 gr saf kurşunu eritip kafamın üstünde suya dökecek allam neyin içine düştüm diye de okültü mokültü bıraktım iş güvenliği riskinden 3,5 atmaya başladım. aradıkları kişi doğum günü bitene dek geri dönmedi, daha sonra mutlaka haberleşip randevu ayarlamak üzere ayrıldık ve ben o gün bugündür direkt arazi oldum tabii.

    gel gelelim rasyonel sol aklım tabii tabii hı hımm bende nazar var assnhklşş deyip geçse de o günden beridir başıma gelen her aksilikte lan??? harbiden nazar mı acaba diye bir aklıma gelmiyor desem yalan olur. daha bugün birileri oğlumu çok yakışıklı buldu övdü sevdi, bi an panikledim ulan nazar değer mi acep diye, sonra ha dur müslüman değiller değmez diye rahatladım, sonra ne alakası var sayntifik olarak yine de değer üstüne müslüman olsalar hiç değilse bi maşşallah derlerdi diye hayıflanıp kendi kendime bocaladım salak salak... arada geçmişte yaptığım bazı saçmalıklar aklıma gelince de onlar da yoksa nazar mıydı?? diye bi çakıyor. bir keresinde düz yolda ağır ağır yürürken öyle bir düşmüştüm ki pantolonun dizi yırtılıp dizimde de 3 ay geçmeyen derinlikte yara oluşmuştu. günlerce kafa yormuştum buna, ağırlık merkezim yerden 80 cm, dizim 40 cm, yürüyüş hızım dakikada 3 metre, yani ne hızla yere çarptım ki dizi bu kadar şiddetli bi darbe oluşturabildim diye. onu bile açıkladım belki o da nazarmıştır?? diyerek. yıldızım düşükmüş çünkü:(((

    hoşuma gidince bu hissi didiklemeye başladım işte sonra. birilerinin sana baktığını, seni gördüğünü, fark ettiğini düşündürerek egoyu okşuyor bir! o birilerinin sana bakarken özendiğini yahut kıskandığını, yani başka insanları imrendirecek hasletlerin olduğunu fısıldayıp iyice bir yağlıyor iki! dikkatsiz, sakar, kötü plancı olduğun için gerçekleşen tersliklerin sorumluluğunu senden alıyor üç! ve en derinde şeytanı dışarıda arayarak masum, suçsuz, günahsız ak civciv self imajını tasdikliyor dört! yani masanın başına oturup bana kendimi iyi hissettirecek bir batıl inanç uydurmaya çalışsam “kötücül göz”den daha iyisini yaratamazdım herhalde. nihayetinde içinde bulunduğum çelişkiye bakarsan: bir senaryoda nazar gerçek, insanlar bana bakınca içleri gidiyor, acayip sıradışı başarılarım, yeteneklerim var, çok güzelim, çok zekiyim, üstüne melek gibi masumum, kötülüğe karşı hiç savunmam yok:((((( insanların çok içleri gittiği için nefsleri değiyor ve işim bundan ters gidiyor. diğer senaryoda ise nazar diye bir şey yok, kimsenin umurunda değilim, sıradanım, o salaklıkların hepsini ben yaptım, kendi aptallığımdan işlerim ters gitti, üstüne bi kadını aralıksız esnetecek kadar sıkıcı hayatı olan biri gibi görünüyorum!! hangisine inanmayı tercih ederdim??

    sözün özü, aşırı masumiyetinden nazarlara gelip bunu savuşturmak için "gözü kalanın gözü çıksın", "elemtere fiş kem gözlere şiş" gibi acayip gore söylemler akıl eden insanlardan benedict cumberbatch kenafir gözleriyle dik dik bakan tiplerden tırstığımdan daha çok tırsıyorum. gerçi bizzat benedict baksa yine tırsarım. suratında her şeyi bi tuhaf çünkü herifin, alien mıdır nedir anlamadım, yanakları bi tuhaf, kaşları tuhaf, burnuna kadar çıkan şekilli üst dudağı var?
164 entry daha
hesabın var mı? giriş yap