6 entry daha
  • çölde bir seraba, hikmetsizlikte bir hikmete, anlamsızlıkta bir anlama kapılıvermek.. ve öyle bir noktaya ulaşmak ki kapılış ve vehmedişin hesabını vermeye yeltenmeksizin, anın ve vehmin kendisine kurban edip kendini bu uğurda bir ömrü heba ediş.. ve o edişle beraber olmazın olurluğuna daha bir inanış.. ya yarım kalmış cümlelere ya da/olmadı yarım bırakılmış hayatlara sığınıp vehmin peşine düşerek ve bir o kadar da bu peşisıralıkla vehmi büyüttüğünü, olmazı daha bir olurladığını farkedişle vehme ve sürüklenişe ve kapılıvermeye kendini bırakış-teslim ediş..
    sahi kuzum bu vehim nereden çıkmıştı? ilk ne zaman baş göstermişti de kendisinin varlığını tabii kılıp ondan sonrasını, bizzat kendisini güçlendirir ve haklılaştırırcasına bizi şüpheye garketmişti?
    başkaca yol göremeyişimiz bu vehme takılıp kalmamızdan mı yoksa vehmin bizzat kendisinden mi kaynaklanıyor da biz bu sürüklenişte kurtulmaya dair her çabamız ve adımımızla daha bir sürüklenişe tabi kılınıyoruz yoksa bir türlü vehimin vehimliğini kabullenemeyişimiz ve tasdik edemeyişimizle mi kendi çukurumuzu kazıyoruz yahut..
    en iyisi kuzum şaire bırakmalı sözü de demeli; "bırak vehminde gölgeni/gelme artık neye yarar".. ister gelmesini istemeyişimizden isterse de zaten gelmek olmayışından olsun ne farkeder, insanız ve bir vehme kurban değil miyiz?
    yoksa!.. üç nokta..
32 entry daha
hesabın var mı? giriş yap