disturbia

• yönetmenliğini, 2002 yapımı olan "the salton sea" filminden hatırladığım ya da anımsadığım diyelim d.j. caruso yapmış. the salton sea filminin senaryosunu pek göklerde bulmasamda 2002 yılı içersinde iyi yönetilmiş bir film olduğunu söylemek mümkündür. burdan yola çıkarak 2007 yılı içinde çekilen "disturbia" filminde çok başarılı bir yapım çıkardığını daha filmi izlemeden umut ediyordum. izledikten sonrada hala umut ediyorum.
  
  filmin başrolunde, son dönem başarılı yapımların içinde sürekli ismi geçen 1986 doğumlu genç bir aktör var; "shia labeouf" . bunu, babasının ölümünden sonra duygusal anlamda yıpranmış ve hocasına yumruk atmaktan dolayı 3 aylık ev hapsi ile cezalandırılmış "kale" karakteriyle izliyoruz. genç yaşta olmasına rağmen yaşının üstünde bir oyunculuk sergilediği çok açık. filmde ki karakteri kısıtlı mekanlarda geçsede değişen ruh hali sizi pek sıkmıyor.
  
  filmin en önemli aktörlerinden biriside "david morse". şüphesiz ki bu aktör "the green mile" filmiyle neredeyse tüm dünyaya kendisini tanıttı ve ordaki popüler başarısını sonraki filmlerinde getiremedi. açıkcası sonra ki filmlerde de hep yan karakter oldu. sanırım ilk defa bu filmde "mr. turner" rolü ile iyi adam mı yoksa kötü adam mı diye onu seçmeye çalışıyoruz. aslında oyuncuları bulan ekip güzel çalışmış ve film boyunca david morse i "mı acaba" şeklinde izliyoruz, emin değiliz, çünkü bu adamın film geçmişinde pek fazla kötü karakteri yok. bu yüzden iyi adam olabilir düşüncesi de yaygın oluyor beyinde, yani kötü adam olarak görmek isteyenler çoğunluktadır. iyi mi yoksa kötü mü onu size söylemyecem tabi, filmi izlememiş olabilirsiniz diye, her şeyin çocuk tarafından kurgulanıp kurgulanmadığını da söylemeyeceğim. filmi izlerken bana küfür etmeyin diye..
  
  ancak spoiler vermeden şunları söyleyebilirim : "disturbia" konusu itabiri ile bize yeni bir kurgusal gösteri vermiyor. sinemada alışılmadık bir bakış acısı göstermiyor, filmi izledikten sonra vaybee şeklinde düşüncelere daldırtmıyor. hatta film sinemada izlenilecek kadar kaliteli birşey değil, ama canınız çok sıkılırsa, patlamış mısırınızı ve kolanızı (tercihe göre bira da olabilir) alıp, kız arkadaşınızla oturup, karanlık bir odada kah öpüşerek kah ciddi ciddi seyrederek izleyebilirsiniz.