13 entry daha
  • arapça kesâfet “kalın, sık, yoğun olmak”tan kesif,

    1. koyu, yoğun.
    örn. --> toz bulutları o kadar kesif ki arkalarında kalan türk semâlarının tatlı mâviliği görülmüyor. (bkz: ahmet hâşim)

    2. sık.
    örn. --> mahzun kız parmağı ile evvelâ üsküdar mezarlığını, o kesif servileri, sonra marmara’nın âfâk-ı dûrâdûrunu göstererek mendili gözlerine kapadı. (bkz: hüseyin rahmi gürpınar)

    3. şeffaf olmayan.
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap