7 entry daha
  • hayatımda ilk defa ankara karanfil sokak'ta karşılaştığım (istiklal'de yoktu o dönem -istanbulluyum-) manyak ortam (media babında). eve cd player'lı bir müzik seti gelmiş ama evde sadece 1 mozart cd'si var, onu da mozart ne lan diye takmıyoruz ve anlamıyoruz ne bu cd, niye kasete tercih edelim falan diye düşünüyoruz derken abimin ankara'dan aldığı alice in chains unplugged cd'sini taktık baktık bu cd ne güzel bişeymiş.

    bulgar cd güzeldi, korsan da olsa emek vardı içinde. orjinal cd'nin kapağını fotokopi çeker aynı boyutta keser zımbalar içnie koyarlardı. cd'nin üstüne (renk sayısı azaltılmış da olsa) orjinal cd'nin üstündeki deseni serigrafi baskı yaparlardı falan. cd player ve cdrom denen nane ülkemizde de yaygınlaştıkça tüketimi arttı, biz türkler de tüketim toplumunun tillahı olduğumuz için (bkz: cep telefonu) (bkz: internet kafe) önce cd kapakları gitti, sonra serigrafi baskılar gitti, şu an sadece birinci cd'nin üstünde 1'e benzeyen bir çizik olacak şekilde poşette satılıyor cd'ler. yakında heralde onla bile uğraşmicaklar, flashdisk veya external'la gidicen ne alıcaksan onun içine atıcaklar. (zaten alt tarafı internetten bi film indirip cd'ye çekerek para kazanıyolar, artık onu bile yapmicaklar, tam havadan para kazanıcaklar. hatta yakında yazıcıoğlundaki mağara abilerimiz muhtemelen bir site açıp parayla sadece ordan programı indirme linki verecekler)
3 entry daha
hesabın var mı? giriş yap