148 entry daha
  • osman kavala'nın da tuzu kuruydu. ne maaşı ne parası pulu, ne görgüsü, ne bilgisi, ne beşeri kabiliyetleri onun 2000 kusur gündür hapiste olmasının önüne geçebildi.
    hukuk yoksa elinizdeki, cebinizdeki imkanların, duvardaki diplomalarınızın bile bu sınırlar içinde size basılacak sağlam zemin sağlaması mümkün değil. hepimiz her an her şeyimizi yitirebilecegimiz savıyla yaşamaya çalışıyoruz, insan kendine ne kadar hayat kurabilirse. kaçan da o yüzden kaçıyor zaten. şu an tuzum kuru mesela ama kurduğum hayatın tabanı hep sallantıda, ülkenin istikranının bu derece bozulabileceğini öngöremeyip, bazı riskler de alıp, elimdekine ve zihnimdekine güvenip özgürlüğümü daha merkeze koyan bir yetişkinlik planlamıştım kendime. uzmanlığım bu coğrafyaya özel oldu, yirmi yıldır çalışıyorsam bunun on yılını bu coğrafyanın kültür varlıklarını, prosedürlerini, endüstri standartlarını, yasa ve yönetmeliklerini öğrenerek ve bunlarla çalışarak harcadım. ülkenin kapısından çıktığım anda hayatımın on yılı çöp. nihayetinde görece güvenli bir kariyer yaratamadım, emeğim gün geçtikçe ucuzlaşıyor, muhataplarım gittikçe niteliksizleşiyor, yapabileceklerim gittikçe sınırlanıyor, zihnim gittikçe bulanıyor, motivasyonumu gittikçe yitiriyorum, ben de kendi kayıplarımı izliyorum. tuzum kuru da nereye kadar bakalım. hayırlısı. biliyorum herkes içini rahatlatmak istiyor, barbaros şansal gibi sinirlenmek istiyor, belki yeniden güç toplayana kadar kafasını eğip çiçek böcek koklamak istiyor, hakkıdır da. ama burada kalıyorsanız tuzunuzun kuru olduğuna kendinizi gerçekten ikna etmeyin derim. en tuzu kuru olan gittiği hastanede doktor bulamayınca, ihtiyaç duyduğu ilaç ülke sınırları içinde bulunmaz olunca, hukuk lazimken ortada kalınca çaresizliği anlayacak.
    kaldı ki, t24'un şu haberine göre ülkenin yüzde 98'i yoksulluk sınırı altında. bizim tuzumuz kuruysa bile birlikte umutlandığımız çok büyük bir kitlenin değil. bu tuzum kuru söylemi maalesef çok yaralayıcı, birlikte verilmeye devam edilmesi gereken bir mücadeleyi baltalayıcı bir söylem. öğrencilerimin seçimden ne kadar umutlu olduklarını, gelecekleri konusunda da ne kadar karamsar olduklarını biliyorum, en çok onları düşünmek canımı yakıyor. nasıl bakacağım yüzlerine bilmiyorum. ama "amaaan benim tuzum kuru" deyip geçemeyeceğimi biliyorum. zaten bence bunu söyleyenler de aynı hissiyatta, bu da sadece bir kendini teskin etme çabası, onu da anlıyorum, ama bunu bu kadar gaddarca yapmasak daha iyi olur.
371 entry daha
hesabın var mı? giriş yap