4 entry daha
  • bu arada yazmayı unutmuşum, kıyıköy saray veya vize tarafından girişlerde kırmızı tuğlalardan örülmüş surlarıyla karşılar sizi, surların büyük kısmı bakımsızdır fakat yıkılmamıştır. bu haliyle kıyıköy ortaçağ kasabalarını anımsatmaktadır. ayrıca surların içinde, kasabada, ahşap ve taştan yapılmış rum evleri bulunmaktadır mübadeleyle birlikte türklere terkedilen; trakya'nın karadeniz kıyısındaki nadir rum yerleşimlerinden biridir, ayrıca rumlar zamanında şimdiye göre çok daha önemli ve daha kalabalık bir kent olduğu söylenir. bir de aya nikola manastırı vardır, vize yolunda biraz yürüdükten sonra, aşağı, kavaklıklara kıvrılan bir yoldan gidilir. dere yakınlarındaki toprak yolda 15 dk kadar yürüdükten sonra kaya duvara oyulmuş bir manastırdır. odalar, taht (niye taht var orada bilmiyorum), mezarlar herşey yerli yerinde. hatta yunan alfabesi biliyorsanız en son gömülen rahiplerin adlarını okuyabilirsiniz duvarda (giorgios-1906 yanlış hatırlamıyorsam). manastırla da ilgili bir söylenti vardır, kanlı gelin isimli bir hikaye. bu manastırdaki rahibelerden biri yasak olduğu halde aşkına dayanamayıp biriyle evlenmiş. gel zaman git zaman bunu bir başrahip duymuş ve evlenen rahibeye gelinlik giydirip carkkadan boynunu bir bıçakla kesivermiş. o gün bugündür o rahibenin ruhu bu mağara-manastırda her gece duyulur-hissedilirmiş. bunu manastırın şimdiki bekçisi anlatmıştı, biz önceden duyduğumuz bu hikayeyi sormuştuk, o önce yok öyle bişey demişti, ardından ısrar edince bu şekilde anlatmıştı bize. ayrıca ölmeden önce şimdiki bekçinin kör abisi bekçilik yaparmış, o geceleri de manastırda kalırmış ve her gece o rahibenin seslerini duyarmış (şimdiki bekçi gece kalmadığını söyledi). arada sırada yunanlılar gelir bu manastıra mumlar yakıp giderler, duvarlar komple is olur.
150 entry daha
hesabın var mı? giriş yap