3 entry daha
  • hikmet çetinkaya bu konuyla ilgili olarak duygulara tercüman olmuş:

    duygularımız köreliyor giderek umutlarımız kelepçeleniyor, sevginin o engin ve şafağı anımsatan renkleri ansızın kayboluyor.

    kin, nefret ve öç alma duygusu dalga dalga yayılıyor...

    gerçekten nereye doğru sürükleniyor toplum?

    metin altıok benim arkadaşımdı...

    metin’le gençlik yıllarımda manisa’da tanışmıştım. babası o dönem manisa’da kemal besen’in işık gazetesinde dizgiciydi...

    dostluğumuz, arkadaşlığımız 1993’e değin sürdü. çok beğendiğim bir şairdi...

    madımak katliamında 33 aydın, şair, halk ozanı, sanatçı cayır cayır yanarak can verdi.

    ***

    bir süre önce metin’in kızı zeynep altıok akatlı telefon etti:

    “hikmet ağabey, madımak davasında zamanaşımına gelindi, bir şeyler yapalım...”

    ne yapabilirdik?

    33 canın diri diri yakıldığı bir davada 37 sanık aklanmıştı. yargıtay bu kararı bozdu.

    bu arada katliamın yedi sanığı bir yolunu bulup yurtdışına kaçtı.

    nedense devlet, o kişilerin almanya’da yaşadıklarını bilmesine karşın o günden bugüne hiçbir adım atmadı.

    yedi sanık için 9 gün sonra zamanaşımı süresi dolacak, böylece bu katliamın üzeri örtülecek, tıpkı uğur mumcu, musa anter, gaffar okkan, hrant dink vb. davalarında olduğu gibi.

    ***

    kör milliyetçiliğin, dinci güçlerin pençesine düşmüş, terör belasından bir türlü kurtulamamış bir toplum olmanın utancını bilmem yüreğinizde duyumsuyor musunuz?

    her şey iç içe girmiş...

    bir yanda laik cumhuriyeti içine sindiremeyen ırkçı yobazlar, öte yanda her taşın altında 1923 devrimi’ni arayan, mustafa kemal ve arkadaşlarına en ağır dille saldıran dokunulmazlar.

    metin altıok’un kızı zeynep, sivas katliamını, kaçan katilleri gündemden düşürmemek için mağdur ailelerle birlikte meclis’e gitti iki yıl önce...

    ne demişti akp’li milletvekilleri:

    “siz hiç merak etmeyin, biz gerekli yasal düzenlemeleri yapıp davanın zamanaşımına uğramasını engelleyeceğiz.”

    ***

    zeynep altıok akatlı’yla dün öğle saatlerinde telefonla konuştum...

    zeynep umutsuzdu ve şöyle dedi:

    “meclis’e iki yıl önce gittik. o günden bugüne değin muhalefet partileri ve özellikle chp milletvekilleri 17 önerge verdi bu konuda.

    çok acı bir gerçek ki bu önergelerin tümü akp’li milletvekillerince kabul edilmedi.”

    ***

    bir toplum sevgi ve umut yumağını kendi elleriyle nasıl yok eder?

    kin, nefret ve intikam duygusuyla yaşamak benim içimi acıtıyor.

    abdi ipekçi’nin katili mehmet ali ağca cezaevinden çıktığında davul zurnayla karşılanıp mercedes bir araçla gitmedi mi?

    ya hizbullah canileri?..

    onlar da önce “tekbir” getirip ardından halay çekti!..

    ***

    uludere’de bombalanarak öldürülen kaçakçı çocukların tabutlarının üzerine eli kanlı pkk’nin bayrağını örtenler kimlerdi?

    yasin hayal ne demişti duruşmaların birinde:

    “hrant dink’i türk düşmanı olduğu için öldürdüm!”

    yüreğinde insan sevgisi taşımak, yaşama umutla bakmak bu toplumun hakkı...

    ***

    zaman zaman yağmurlu ve karlı bir günün akşam saatlerinde o benim çocuksu düşlerim çoğalırken, yazıma noktayı koyarken, haykırıyorum:

    “sayın milletvekilleri... siyasi kimliğiniz ne olursa olsun, insanlığa karşı işlenen tüm suçlarda uluslararası hukukta zamanaşımı yoktur, bilmiyor musunuz? biraz olsun vicdan sahibiyseniz sivas davasıyla ilgili yasal düzenlemeleri birkaç gün içinde yapıp meclis’ten geçiriniz...”

    http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=319516
442 entry daha
hesabın var mı? giriş yap