2 entry daha
  • olmayan kötüdür..
    zira kendince iyidir..

    basit tanımlar vardır bu konuda hemen herkesin bildiği, kafa yorduğu.. "iyi ve kötü", baktığınız yere göre değişen nesnelerdir.. ceylan için "safi kötülük" kaynağı sırtlandır.. bu bağlamda sırtlanı kötü yapan ise çıkar çatışmasıdır.. zira beslenecek pek çok yavru ininde beklemektedir.. ve bu küstah hayvanlar inat yapar gibi o güzelim etlerini sallaya sallaya gezinmektedir savanda..

    "safi kötü" kavramını "çıkar çatışması" kapsamının dışında değerlendirmeye çalışmak konunun esasından uzaklaşmaya sebep olur.. çıkar çatışmasının dışında "kötü" denen bu muğlak kavramı değerlendirmeniz ise mümkünsüzdür..

    benim sizden yana bir çıkarım yok gibi görünüyor olsa bile, sokakta gördüğüm ve gözünün üstündeki kaşın yarıçapından hoşlanmadığım herhangi birine zarar vermem de bu kapsama girer.. önüme gelen herhangi birine yaptığım "kötülük", benim içimde bulunan "safi kötülük" yüzünden değil yekdiğerini ve hissedişlerini umursamamamdan (empati) ve kendimi evrenin merkezine koymamdan ileri gelir..

    başıma gelen herhangi bir olumsuzluk, herhangi bir nedenle canımın sıkılması, işlerimin ters gitmesi hep "yekdiğeri" yüzündendir.. ve bana zarar verdiyse (gözünün üstündeki kaşı çirkin olmasına rağmen sokağa çıkıp canımı sıktıysa) ben de ona zarar veririm.. benim sevgilim yokken sarmaş dolaş geziyorsa örneğin ıssız bir sokakta kıstırır kafalarını taşla ezerim.. veya çalıştığım plazada benden bir tık daha fazla ilgi görürse yerimde gözü vardır, bu sefer de taş yerine başka araçlarla (iftira, mobbing, dedikodu...) elimine ederim..

    kötülüğü yaratan çıkar çatışmasıdır..

    çıkar arayışı ise varlığın ihtiyaç ve eğilimlerine göre şekillenir..

    tarih boyu çeşitli inanç sistemlerinin hep bir mutlak kötü imgesi olmuştur.. son birkaç bin yılın gözde inançları olan ve "semavi dinler" olarak tanımlanan sistemler için bu "şeytan" dır.. bu dinlerin içinde hakkında en fazla veriye ve fikre sahip olduğum, üzerine en çok mesai harcadığım ve mensubu olmaktan gurur duyduğum islam dini şeytanı nasıl anlatır bir bakalım:

    ilk insanın yaratım süreci nihayetinde o güne kadar yaratılmış tüm varlığa emrolundu: "bu insandır, yaratılmış olanların en şereflisidir, ona saygı gösterin".. akabinde bu saygının izhar biçimlerinden biri olan secde emredildi.. allah'tan başkasına (genel algıda kabul ettiğimiz biçimde) secde edilmez.. ama saygı ifadesi olan, "senin üstünlüğünü kabul ediyorum" anlamına gelen secdedir burada ifade edilen.. yoksa insan dışındaki tüm varlığa: "adem'e tapın" denilmemiştir.. bu kısım gözden kaçmasın..

    şeytan bu noktada (aynı yukarıdaki ilk paragraflarda arz ettiğim gibi) yaratılışındaki kibir, benmerkezcilik ve empati yoksunluğu sebebiyle hz. adem'deki üstünlüğü görmeye hiç çaba sarfetmeden itiraz ve isyan etmiştir.. yani mutlak kötülüğün (buradaki tanımla "safi kötülğün") menbaı olan, tüm kötülüklerin kendinden çıktığına inanılan şeytanın dahi tek "kötülük" sebebi kıskançlık ve çıkar çatışmasıdır..

    aslında kendince "iyi"dir.. keşke bir de ondan dinlesek bir dost sofrasında.. eminim hak veririz kendisine.. en azından deneyelim:

    "bu çamur kokan aciz yaratık gelene kadar her şey ne güzeldi.. hatta diğer tüm melekler bana "haris" ismini koymuşlardı.. öyle ki allah'a secde etmedik bir tek yer bırakmıyordum.. bundan dolayı hırslı görüyorlardı beni.. fakat bu adi, bu aşağılık varlık, bu zayıf şey (küçümseyerek dudağını suratını ekşitir) geldiğinden beri her şeyimi kaybettim.. tek sevgilim, tek varlık sebebimin gözünden düştüm.. (bir an durur ve sofradaki diğer arkadaşlarına bakar) ama sen dur.. ben o bataklık çamurunun ayağını kaydırmasını da bilirim.." (konuşma gece geç saatlere kadar bu minvalde devam eder...)

    hasılı kelam;

    safi kötü (veya mutlak kötü) yoktur.. yekdiğerini (bir insanı, bir hayvanı, bir elmayı, bir eşyayı...) yok sayarak, onun varlığındaki, kendinde de olan aynı özü farkedememek suretiyle ondan ayrı kalmak vardır.. yekdiğerini yok kabul etmektir bizim "kötülük" deyip kavramsal bir sürü mana yüklediğimiz o şey..

    hiç kimse veya hiçbir şey bu kavramsal bütünlük içinde iyi veya kötü olamaz.. ötekini görüp empati kuran veya kuramayan vardır.. bu manada kötülük de yoktur iyilik de..

    neticede, kötü ve iyi algısı, tek olan hakikate ulaşmak için aşılması gereken bir basamaktır yalnızca.. bir aşamaya kadar gereklidir.. yürüteçle kendini ittiren bebe gibi.. ama kazık kadar adamların yürütece binmesi kabul edilebilir değildir..

    gerçek, tektir.. ve algı farklarının sebep olduğu subjektif değer yargıları bu gerçeği değiştiremez..
hesabın var mı? giriş yap