7 entry daha
  • "evet istediğim hastaneye gidiyorum ama lanet edip özel hastaneye gitmek zorunda kalıyorum. orada da yoluyorlar" şeklinde açılması gereken ifade. ekrana sığmaz deyince "istediğim hastaneye gidiyorum sıra beklemiyorum" şeklinde kısaltılmıştır.
    geçen yıl, hem eve çok yakın hem ya habire övüyorlar hem de bedava diye bir diş polikliğine gideyim dedim. sanırım 10 yıldır hiç gitmedim devlet hastanesine, malum özel sigorta. diş bölümlerini ayırdılar hastanelerden biliyorsunuz.

    0. gün
    adım 1: hastanerandevu.gov.tr'den randevu alınmaya çalışılır ama 15 gün ilerisine kadar doludur ve sistem de maks 15 gün sonraya randevu vermektedir. gece 00'a kadar beklenir, şak diye açılır. 16. gün artık açıktır, 15 gün sonraya randevu alınır.

    15. gün
    adım 2: 15 gün sonra hastaneye gidilir, hasta kayıt masasında kayıt yapılır, elime 3-5 barkod tutuştururlar. dar koridorlardaki kalabalığı yararak doktorun odası bulunur. kapının önünde gariban teyzeler, amcalar. allah mecbur kılmasın. kapıya barkod okutun yazar, okutulur, sıra alınmış olunur. amk, kayıt yaparken versene sırayı, buraya zaten entegre etmişsin. süreç analistinden mahrum devlet işte...

    adım 3: ekranda isim yanar, söner, sıra gelmiştir. içeri girilir, sekreter kimliği alır. (hani kapıya okutmuştuk ben geldim diye!?!) kaydeder. dışarı çıkın, çağıracağız der.

    adım 4: 15-20 dk beklenir, sekreter çağırır. içeri girip hasta koltuğuna uzanılır. genç doktorumuz ağzıma bakar, tedavi edilecek diş listesini (5 dolgu, diş numaraları, diş taşı temizliği vb) sekretere yazdırır. ilk işimiz diş taşı temizliği der doktor. sekreter ise kimliğimi geri verir, bekliyim mi dışarda diye sorulunca, yok der randevu vericem der. e iyi deyip kabul ederim ama randevuyu tam 2 ay sonraya verir sekreter. 2 ay sonraki tarihe diş taşı temizliği (!?!) yazar elle ufak bir karneye ve yollar beni.

    ... 2 ay sonra... (75. gün)
    adım 5: 2 ay sonra gelinir, diş taşı temizliği yapılır. e dolgu? tekrar randevu, tam 2 ay sonraya.

    ... 2 ay sonra... (135. gün)
    adım 6: ilk dolgu yapılır, daha 4 tane var. tekrar randevu, bu sefer insaf edip 1 ay sonraya saat 10.30'a randevu. "ama doktorunuz değişecek, hasta kayıta sorun" diye de ekler sekreter. patladım patlayacak ama ya sabır. sabrediyorum nerede patlayacaım diye. 4.ay bitti, elimde 1 dolgu var.

    ... 1 ay sonra... (165. gün)
    adım 7: 1 ay sonra gelinir, hasta kayıt birimi "ilk hasta kayıta" gidin diyer. alt kata inerim, queuematic bozuk, millet tek sıra. kazağı tüylenmiş bir memur teyze sıra veriyor ekrana bakıp. 90'lı yıllar manzarası. sıra bana gelir, kimlik. "hımms, sizin doktor değişmiş, 2 ay sonraya randevu veriyorum, yeni doktorunuz ayla olacak.
    eveeet, patlama anı... "lan beni sadece bu ismi vermek için mi çağırdınız buraya kadar. üstelik de saat 10'da gelin doktor değişimine denilmiş. bu sıraya ben 10'da girsem nolur, 5'te girsem nolurdu. öeehhh" deyince başhekime gidin der.

    adım 8: başhekime gidilir ama balığın neden koktuğu başa bakınca anlaşılır. "adam yok, yoğunuz. sistem böyle. bıdı bıdı."
    "ya abicim yoğunsan, beni niye doktor değiştirmek için buraya kadar çağırdın deyince" de nasıl verecektik ismi siz gelmeden diye bir cevap alınca tamam dedim devlet bitmiş. ya insan biraz çözümü düşünür, teknolojiyi nasıl kullanırız diye düşünür. başhekim: "alt kattan sıra alsaydınız" deyince, "hadi aşağı inelim manzaraya bakalım." deyince yemedi tabi. makine bozuk, haberin yok mu deyince var da yok da salladı birşeyler. yardımcısını çağırdı, yardımcı olun dedi. ayla doktorun yanına özel olarak yolladı, doktor bakıp direk 1 ay sonraya randevu verdi ama normalde patlamasak, 2 ay sonra geldiğimde doktor tekrar dolgu randevusu verecekmiş, direk muayene etmeyecekmiş meğerse. ta amk böyle sistemin.

    9. adım:
    tekrar başhekime gittim, bağırdım çağırdım, bekletti dışarıda ama ben veriyorum lan senin paranı her ay vergiyle deyince güvenlikçi geldi, sistemi anlatmaya başladı. yok randevuydu, sistemdi. ya dedim senin işin güvenlik değil mi, defol git. git dedim kapının önünde hastaneyi koru, güvenliğe bak. benim muhatabım sen değilsin deyince, hayret ettim, saldırmadı ve sktr oldu gitti.

    neyse başhekim tekrar geldi, hasta haklarına dilekçe yazın dedi. yazdım uzun bi dilekçe.

    ... 15 gün sonra... (180.gün)
    15 gün sonra eve gri bi zarf geldl, damgalı falan. meğerse bu dilekçe bakanlık üzerinden tekrar başhekime gelmiş. hastanemiz çok yoğun olduğunda arada bir böyle şeyler oluyor, pardon tadında bir şey yazmışlar. ve değişen hiçbir şey yok. bordromdan yine dünyanın vergisi gitmiş, sgk için para kesmişler. üstüne de ben her ay 550tl özel sağlık sigortası'na (öss) para ödüyorum her boku ödesin diye.

    sonunda da özel hastaneye gittim, ilk gidişte sağlam bir muayene, film, temizlik vs. öss 40tl film dışında herşeyi ödedi, sadece muayene 150tl idi zaten. 136 tl diş taşı temizliği vb. hemen 4 gün sonraya, üstelik de cumartesiye randevu. cumartesi günü de, ya uyuşturmuşken tekrar sizin canınızı yakmayalım, sağdaki 3 dolguyu birden yapalım ne dersiniz dedi doktor ve tek seferde 3 dolgu halloldu. (328tl) bir hafta sonraya randevu verdi, 2 dolgu daha, üstüne küfaj vb. (188 tl) ve bitti. şimdi kontrole gidiyorum. 500 lirayı verdim ve olay bitti.

    düşünsenize, bordroda her ay gördüğüm gelir vergisi ve sgk kesintisine küfrediyorum. lan ben hiç gitmediğim devlet hastanesi için sgk ödüyorum her ay. üstelik de 600 küsür lira. aldığım hizmet bu mu? özel sigortam eş ve çocuk kapsamlı, çoğu hastanede %100 ödüyor. ilaçlardan pastili bile ödüyor. şirket doktoru ilaç yazıyor, onu bile alabiliyorum.

    üstelik ben sgk'dan emekli de olmak istemiyorum. özel emeklilik yapıp hobi kulüplerine takılmak istiyorum yaşlanınca. bes ödüyorum ama devlet yine de sgk'dan da bi emekli ol diyor.

    herkese geleceğe ümitle bakabilmeyi dilerim.
211 entry daha
hesabın var mı? giriş yap