1954 entry daha
  • bu da yani nasıl pis bir şey. ergenlikteki etkisi başka, hafif genç gibi bi şey oluyon o zaman başka, şimdi şimdi başka.

    ergenken cayır cayır yazıyodun mesajı, gurur dediğin yemin ederim pazar arabasının yanlışlıkla en dibine attığın domates gibi. "nasolsa ezildi mk iyice salçaya dönse ne" diyon veriyon mesajın gözüne, veriyon feryadın gözüne.

    az böyle genç olunca "höö" diyosun "bokunu da çıkarmayayım" daha üsturuplu hareket ediyosun. hani nasıl desem yarım şişe rakı içmen lazım altı üstü "özledim" demek için. lan ben sırf "özledim" diyebilmek için içtiğimi biliyorum.

    şimdi daha bi başkaymış. özleyince dıştan sıvası boyası yenilenmiş ama içindeki tesisatta fareler gezen eski apartmanlara benzedim. tıkır tıkır tıkır tıkır sesler içimde. lan bi sus. yok. bıdı bıdı bıdı bıdı bıdı bıdı içimde annemler gün yapıyor sanki sabahtan akşama. dışardan bakıyorum, aynaya falan. yok. normal ben. burnum yanmış soyulmuş, saç uzamış, sakal normal boyun kısmında ağarmalar. iyi güzel otuzundan sonra falan o da su götürür. dışarda sorun yok. şantiye mantiye. onu git ziyaret et, şunlarla dışarı çık, şu filmi izle sonra "izlememiş ıyyy avam" demesinler. bi yerlere bi şeyler yaz sanki merak eden var amk sanki hayatından her akşam on sekiz otuz haber bülteni gibi gelişme bekleyen var. olsun yaz üç beş geyik dönsün hayat yürüsün. maaş gelsin. maaş gitsin. şehirler değişsin, manzaralar değişsin. onu git ziyaret et, sitem etmesinler. şunlarla dışarı çık sosyalleş, "iyice kapattı kendini" deyip de üstüne üstüne gelmesinler, şu filmleri izle işte gözün mü kopar, şu şarkıları dinle, bir iki tane paylaş, şunların hayatındaki gelişmelere tepkisiz kalma "hayırlı olsun kaaarşiiiimmmmm, olm takma kafana, düzelir, hşşş lan bi dur hemen bozma moralini" falan de insanlara. "demedi" demesin kimse. demeyenlerden olma. insan hep lazım. onu git bu amına kodumun haftasında bi daha ziyaret et, şununla dışarı çık... sürsün gitsin.

    tekerlekte koşan hamster gibi hayat yaşa. dön baba dönelim. havuç versinler yiyelim. marul versinler hasssssstası olalım.

    içimizde fareler yürüsün akşamları. buzu çözülsün diye buzluktan çıkardığımız tavukları, üstüne bir de gariplerimin cansız naaşlarına ağza alınmaz küfürler ederek, çöpe atalım. ekmek arası peynir yiyelim. çay demleyip demleyip dökelim. biz kahve içelim. akşamları içimizde fareler yürüsün. tıkır tıkır tıkır tıkır tıkır tıkır tıkır tıkır..

    içimizdeki duvara yine kendimiz bir bardak dayayalım, kendimizi de kendimiz dinleyelim. gizliden gizliden. haysiyetsiz komşular gibi.

    bazı akşamları elimizin ucu titresin tırnağımızın ta ucu titresin özlemekten. tırnaklarımıza da sövelim. bazı akşam sigara bitsin bir tane almak için üşenmeyelim bakkala gidelim bir tek sigara daha içmek için bir paket daha sigara alalım sabaha sakın bırakmayalım. sigarasız insan mı özlenir be. şöyle oturalım şu camın karşısına geçelim öbürünün manzarasını beğenmeyelim. öbürünün manzarasını onu özlemeye yaraştıramayalım. burası daha güzel. hah. bu taburede böyle balkon fayanslarının çizgisine taburenin ayakları tam paralel duracak şekilde oturalım. onu tam dik açıyla doksan derece özleyelim. analitiğimiz de şaşmasın. burda böyle oturalım. hiçbi şey yapmadan önce, özlemeye başlamadan önce şu sigaradan yakalım hadi bi tane. dışarıdan başka bir balkondan gören bu kadar özene bezene hazırlanmamızdan anlasın. "bu insan bu gece başka bir insanı özleyecek bak dirseklerini balkon duvarının denizliklerine dayamasından belli" desin karısına kocasına. dedikodumuz alsın yürüsün. yürümezse onun da..

    uyumayalım.

    sabah yine zombi gibi mal mal yollara şeritlere bakalım. gişelerden geçelim işe giden yolları uzatabildiğimiz kadar uzatalım. yaşasın çevre yolları yaşasın otomatik geçişler yaşasın hızlı geçişler. bakiyelerimiz bitsin kaçak geçelim "oh" diyelim "devlete gecikme süresi dolana kadar soktum" bu sefer de biz devlete sokalım. içimizden çapsız çapsız gülüp sevinelim. işe on dakka geç kalalım on dakka da erken çıkalım. ufacık hesaplar yapalım.

    yazalım. trilyonlarca kelime yazalım saçma sapan şeyler yazalım. içimizden böyle geliyormuş gibi, sanki zaten bunları konuşacakmışız da işte başlık bahane yaz iki satır ondan sonra wohooo saçmala bebeyim. böyleymiş gibi yapalım. sanki canımız ne zaman ne yapmak istiyorsa onu yapmışız gibi.

    saçmaladığımız yetsin en son yine susalım. içimizde fareler yürüsün karıncalar yürüsün. tıkır tıkır tıkır tıkır tıkır sesler yürüsün.

    oturalım avuç kadar taburelerde kıçımızın kemiği ağrıyana kadar, parmağımızın ucunun titremesi geçene kadar, içimizin tıkırtısı susana kadar, bir önceki akşam soğumaya yatırdığımız su ısınıp plastik şişesinden masanın üstünü şıp şıp şıp terleyip ıslatana kadar, sigaralarımız bitene kadar, astigmatımızdan başımız ağrıyana kadar, inat değil mi daha yeni astığımız çamaşırlar kuruyana kadar özleyelim.

    haber bültenlerine bile şok şok şok olarak tam ortasından birilerinin röportaj bandını ortasında bölerek dalalım. "son kırk yılın en şiddetli özlemesi bu akşam falanca şehirde filancanın balkonunda yaşanacak, çevreden çıplak gözle seyredilebilecek olan bu nadide doğa hadisesini bilim adamları.." falan diye devam etsin. baya baya bilim adamları canlı yayında ve bir tane ekstradan da telefon bağlantısıyla tartışsınlar bu konuyu. hayvan oğlu hayvan yer kabuğu keşkül gibi iki titrese üç ay konuşuyorsunuz ama.

    kimi, neyi, neden özlediğimizi unutana kadar özleyelim. "çok özledim" diyemeyecek kadar özleyelim.
3116 entry daha
hesabın var mı? giriş yap