7 entry daha
  • bazı mesleklerde okuldan yetişmeden bir ustanın yanında pişerek cemiyete dahil olunabiliyor. buna alaylı diyoruz.
    ancak memlekette alaylı olmanın giderek küçümsenen bir durum haline geldiği ortada. alaylılar bile konuşurken üzülerek ben alaylıyım diyor.
    yahu, bir ustanın yanında pişmek önemsiz bir şey değildir. bu algınızı kırın.
    bir de lafım bazı meslek gruplarının alaylı sanat insanlarını küçümsemesiyle ilgili olacak; bir tiyatrocu çıkıp "ben de alaylı doktorum" dese ne kadar ciddiye alırsınız?
    bir tiyatrocu yahut müzisyen ya da ressam, "bugün açık kalp ameliyatına gireceğim" demiyor değil mi? çünkü "uzmanlık gerektiren bir konuda kendi yetkinliğinin sınırlarını biliyor" sanatla ilgili mesleklerin dışında kalan neredeyse tüm meslek gruplarına dahil olan fertler kendilerinde her tür sanatsal edimi yapacak mahareti, yetkinliği görüyorlar(!)
    bizim ülkemizde yalnızca vücut hatlarınızın güzel olması tv'ye çıkmanız, bir yerde köşe yazarı olmanız, size müzik albümü yapılması için yeterli olabilir ancak tüm bu meslekler de birer "uzmanlaşma" döneminden geçilerek ulaşılan mevkilerdir.
    bu yüzden, durun orda.
    alaylılar da "nasılsa alaylıyım, daha az okusam, teorik kısmıyla uğraşmasam, biri bana bir eleştiride bulunursa alaylıyım deyip geçsem" dememeli.
    eskiden konservatuar mı vardı? insanlar şimdilerde asıl okulun okulu haline gelmiş olan konservatuarlara gitmiyorken usta çırak ilişkisi vardı, kendilerine bir usta bulamayanlar da ustaları dikkatle izliyor, onları kendilerine öğretmen belliyorlardı.
    yani eskiden bilgiye hürmet ediliyordu, bugün bilgi hakkında konuşan insanların büyük bir bölümü kepazelikten başka bir şey yapmıyor.
    dikkat edelim.
9 entry daha
hesabın var mı? giriş yap