• işin okulunda okumamış, kendi çabasıyla bir meslekte bir yerlere gelmiş kişiler için kullanılır. genelde mektepliler tarafından pek sevilmezler.
  • bazı mesleklerde okuldan yetişmeden bir ustanın yanında pişerek cemiyete dahil olunabiliyor. buna alaylı diyoruz.
    ancak memlekette alaylı olmanın giderek küçümsenen bir durum haline geldiği ortada. alaylılar bile konuşurken üzülerek ben alaylıyım diyor.
    yahu, bir ustanın yanında pişmek önemsiz bir şey değildir. bu algınızı kırın.
    bir de lafım bazı meslek gruplarının alaylı sanat insanlarını küçümsemesiyle ilgili olacak; bir tiyatrocu çıkıp "ben de alaylı doktorum" dese ne kadar ciddiye alırsınız?
    bir tiyatrocu yahut müzisyen ya da ressam, "bugün açık kalp ameliyatına gireceğim" demiyor değil mi? çünkü "uzmanlık gerektiren bir konuda kendi yetkinliğinin sınırlarını biliyor" sanatla ilgili mesleklerin dışında kalan neredeyse tüm meslek gruplarına dahil olan fertler kendilerinde her tür sanatsal edimi yapacak mahareti, yetkinliği görüyorlar(!)
    bizim ülkemizde yalnızca vücut hatlarınızın güzel olması tv'ye çıkmanız, bir yerde köşe yazarı olmanız, size müzik albümü yapılması için yeterli olabilir ancak tüm bu meslekler de birer "uzmanlaşma" döneminden geçilerek ulaşılan mevkilerdir.
    bu yüzden, durun orda.
    alaylılar da "nasılsa alaylıyım, daha az okusam, teorik kısmıyla uğraşmasam, biri bana bir eleştiride bulunursa alaylıyım deyip geçsem" dememeli.
    eskiden konservatuar mı vardı? insanlar şimdilerde asıl okulun okulu haline gelmiş olan konservatuarlara gitmiyorken usta çırak ilişkisi vardı, kendilerine bir usta bulamayanlar da ustaları dikkatle izliyor, onları kendilerine öğretmen belliyorlardı.
    yani eskiden bilgiye hürmet ediliyordu, bugün bilgi hakkında konuşan insanların büyük bir bölümü kepazelikten başka bir şey yapmıyor.
    dikkat edelim.
  • kalayli'dan cok daha nitelikli olurlar genellikle..
    ama bir insanin alayli oldugu, yeteneklerini gostermeden anlasilamadigi icin mulakatlarda, kalayli'lar tercih edilir.. cogu isverenin alayli bir insanin gercekten ise yarar oldugunu test edecek kadar vakti olmaz.. vakti olsa bile, dogru durust test edemez kisa vadede.. dolayisi ile bu devirde standard bir kalayli'nin gordugu muameleyi gormek icin, alaylinin allahi olmak lazim..
  • gerekli okul eğitimini görmeden kendini yetiştirmiş olan kimse.
  • çok kitap okudum...
    yine de bütün alaylılar gibi ne anladığımdan asla emin olamıyorum. bir gün oluyor tüm bilgiyi bir bakışta kavramışım gibi geliyor. sanki aniden görünmez dallar doğuyor ve kendi aralarında benim tüm dağınık okumalarımı birbirine bağlıyormuş gibi oluyor. sonra anlam aniden gizleniyor, özü kaçırıyorum ve aynı satırları boşuna tekrar tekrar okuyorum. her okuduğumda anlamı biraz daha kaçırırken, kendimi mönüyü dikkatli okuduğu için karnının doyduğuna inanan yaşlı bir deli sanıyorum. bu yetenek ile bu körlüğün bağdaşması alaylılık özelliği sanırım. kişiyi bütün iyi eğitimlerde görülen emin rehberlerden yoksun bırakan alaylılık, resmi söylemlerin çitlerle çevirdiği ve macerayı yasakladığı yerde, yine de bir düşünce sentezi ve özgürlük sunuyor kişiye.
    muriel barbery - kirpinin zerafeti
  • (bkz: sorcerer) (bkz: sorceress)
  • (bkz: kinaye)
  • aynı zamanda antalya merkeze bağlı bir köy.
  • 21.yy'da iş hayatında mekteplilere göre daha çok başarı hikayesi çıkarıyorlar. hepsinin ağzında biz çok fakirdik edebiyatı. fakirliğin verdiği motivasyon…
  • (bkz: #43732245)
hesabın var mı? giriş yap