64 entry daha
  • aslına bakarsanız bunu ben de düşünmüştüm fakat anadolu'nun çomar bir kentinde, sıradan bir insan olduğum için dediklerime kendim de pek inanmamıştım. elimde bilimsel bir veri de yoktu hem. fakat bunu düşünebilmiştim. "var olan bir şeyin geçmişi onun en büyük çelişkisidir." bunu kavramak için üzerine senelerce düşünülmüş paradigmaları yalayıp yutmaya gerek de yok. mesela evren 13.7 milyar yıl yaşında. "14 milyar yıl önce evrenin yerinde ne vardı?" sorusu ile başlıyor her şey. bu soruya cevap vermek için mesafe kat ettiğinizde karşınıza einstein çıkıyor. "alan yoksa zaman da yoktur." bu bağlamda kendiliğinden şu denklem ortaya çıkıyor: var olmak bir zaman birimidir. yokluk, bu zamanın ileri safhalarıdır. insan neden varlık ve yokluk dışında bir ihtimal daha düşünmez, hayret etmişimdir. bu sadece sayı doğrusunun iki uç kısmının ötesini değil, sıfır ile bir arasında başka ihtimaller olabileceğini de bize gayet tabii gösterebilir. bir kuyruklu yıldızı ele alalım. bu, şu anda varlığını kanıtlayabildiğimiz bir kuyruklu yıldız olsun. 8 milyar yıl yaşında diyelim. adı orijinal bir şey olsun, maviş olsun. maviş'in bir zamanlar var olan yokluğu şu an var olan varlığının reddi değildir de nedir? sadece biyolojik değil, evren ölçeğinde kozmik abiyogenetik oluşumlar söz konusuysa bu bahsettiklerimizin ne önemi var? bizim yaptığımız şey, mikroskopla uzaya bakmaktan başka bir şey değil. fakat, denemeye değer. birkaç insan mikroskopla uzaya baktığı için biliyoruz kendi gözlerimizle gördüğümüz yıldızların var olmadığını.
168 entry daha
hesabın var mı? giriş yap