• eski medeniyetlerin insanlari zamane sartlarina uygun olarak mal gibi yasamislar, mal gibi de olup gitmisler, bir halt ustunlukleri yoktur afedersin. yahu atom bombalari filan var da hala niye herkes dandik demir parcalariyla savasiyor. hani ispanyollarin esnek celik kiliclarina yakinsayan bir teknolojileri olsa ona da raziyim.

    boyle hayatin her alanina hakim yuzlerce, binlerce ilkellik ornegi gormezden geliniyor, sonra da en iyi ihtimalle yoruma acik, genelde de saibeli bir bulgunun uzerine atlaniyor, oradan da ver elini mu, ver elini xenu. hicbir ozelligi olmayan bir deniz parcasini evirip cevirip bermuda seytan ucgeni diye pazarlayan bir endustri varken, isleyisi tamamen transparan universite, dergi ve jurnallere ragbet etmeye gerek yok tabii; akasa yayinlari yeterli insanligin kaderini degistirecek kadar buyuk bir bulusu duyurmak icin.

    yildizlari nasil bulmuslarmis. butun gece yapacak baska birsey yok ki gulum, iki uc mercekle baka baka buluyorsun; seni de koysak colun ortasina 60 sene boyunca birseyler ciziktirip gelirsin. nerede onun yerine atesli silahlar, nerede mikrobiyoloji, nerede ileri matematik? ulan kagit yok, matbaa yok daha, ne anladim ben oyle cimri uzaylidan, o ileri uygarliktan? kicimin ilerisi, koca misiri toplasan bir ipod etmez.
  • algida seciciliktir; yetmezse kendine tuhaf geleni ustunluk olarak algilamadir.

    her uygarlik, hatta birer alt birim olarak her kultur, farkli alanlarda farkli $eylere ilgi duyar. henuz tum toplumlar avci-toplayici duzeyindeyken dolni vestonice'de 26,000 yil once bir comlek firininin bulunmasi, burada seramik uretilmesi, veya skara brae'de, stonehenge'de, fransa'da brotanya'da birer gune$ takvimi gorevi goren menhirler butunlerinin ('henge'lerin) olmasi, angkor'da ve eski misir'daki yapilarin yildiz sistemlerine paralel dizilmeleri, bize bu insanlarin aslinda cok ileri bir ya$am tarzina sahip oldugu izlenimini verebilir.

    yazi oncesi toplumlarda, yerle$ik hayata geci$ a$amalari suresince tarimin ne kadar onemli oldugunu 21. asir insani lafta kavrayabilse bile, en yakin manavdan istedigi veya istemedigi genetik olarak modifiye edilmi$ urunu alan kafasi bunu cozumleyemez. bir alanda ileri gitmenin tum alanlarda da geli$mi$ olmayi gerektirmedigini, ilerleme ile endustriyel buyumeyi ve ce$itlenmeyi e$itlemi$ 21. asir insani, tarim cok onemli oldugundan sulamanin ve takvimin, dolayisiyla gok cisimlerinin hareketlerinin gozlenmesinin a$iri onemini maalesef cozemez. onun yerine der ki "bu insanlar yildizlari gozleyebilirken neden colde ya$asin? bunlar kesinlikle bir endustriyel toplumun kalintilaridir," veya der ki "bak, bagdat muzesinde elektrik dinamosu/bataryasi var, her evde elektrik vardiysa neden bu hale du$tuk?". asil sorulmasi gereken soru ise, "bu gozlemler, bu cihazlar, bu alet-edevat ne tur bir i$leve sahiptir, nasil bir genel teknolojik ihtiyactan dogmu$tur? nerede kullanilmi$tir?" bunda, arkeologlarin statukocu tutumlari, hz. nuh peygamber olmasina ragmen "nuh" deyip "peygamber" dememeleri, kendi dar ufuklu goru$ acilarinda diretmeleri de onemlidir, ancak yine de bizim endustri devrimi sonrasi toplumlara has genel ilerleme kavramiyla olaylara bakmamiz da kesinlikle cok onemlidir.

    ote yandan, bir de "peki biz bunlari bugun, veya 150 veya 350 yil once neden yapamiyorduk? kesin uzaylilar / atlantis / ileri ama bir anda cokmu$ medeniyet vardi" tezi vardir ki onda da ihtiyacta devamlilik ilkesi unutulmakta veya ihtiyari veya gayriihtiyari olarak goz ardi edilmektedir. nedir bu ilke; bir toplumun anlik ihtiyaclarinin belirli bir teknolojiye gereksinim duymasi ve bu ihtiyac ortadan kalktikca o teknolojinin ortadan kalkmasi veya unutulmasidir. ornegin, misir piramitlerinin yapiminda kullanilan teknikler, misir gucunu kaybettikce ve firavunlar zamanla once hyksos, sonra yunan asilli olmaya ba$layinca, ihtiyac listesinden cikmi$, giza'nin 3 piramidi de turlerinin en seckin ornekleri olmak di$inda surdurulebilir bir teknolojik donum noktasi olu$turmami$lardir.

    icinde yuruyen, gercekten ziyaret etmi$ bir insan piramitleri di$ uzaydan gelen yaratiklarin yap[tir]madigini gorur; ancak her zaman icin teknolojinin alt ku$aklara aktarilamamasi yerine bir di$ etken aramak onemli ve daha tatmin edici bir harekettir. piramitler orneginde oldugu gibi, rum ate$inin artik birebir uretilememesi, aynalarla artik gemi yakilamamasi, cini uretiminde iznik'te yaptiklari gibi o muhte$em turkuaz ve mavi tonlarinin artik verilememesi, tum hastaliklarin birtakim otlar kaynatilarak tedavi edilmeye artik cali$ilmamasi, devlete kar$i i$lenen curumlerin cezasinin artik carmiha gerilme vasitasiyla verilmemesi de gunumuzde surdurul[e]meyen teknolojiler ve uygulamalardir, ancak nedense kimse bunlarin kaybinin tum bir uygarligin cokmesi veya uzaylilarin teknoloji ve know-how dagitmasi ile bir ilgisini kurmaz. kimse "adamlar ustundu, o yuzden insanlari carmiha gerdiler," demez ornegin, ancak konu piramitler veya astronomi olunca, nedense mimarlik ve astronomi modern olarak du$unuldugunden boyle fikirler yurutulur.

    belki en iyisi, bizden daha once ya$adigi icin tum insanlarin iq'larinin bizden du$uk olmasi gerektigi sacmaligini kafamizdan atmak ve onlarin da birtakim $eyleri bazi koruyup-kollayicilar, bazi hamiler olmadan da yapabilecegine inanmaktir. hem, bazi konularda onde olup bazi konularda nal toplamak sadece tarihin en eski donemlerine ozgu degildir ki! gunumuzde de bu var olan bircok ornekle dimdik ayakta bir gercekliktir. ornegin, kuba dunyadaki en iyi tip egitimine ve tip teknolojisine sahipken sanayi uretimi acisindan dokulmektedir. 2,500 yil sonra birileri de kuba kayitlarina bakip, "kesin bir bit yenigi var arkada$, ya toptan geli$im ya toptan gerikalmi$lik" diyebilir. sanirim temelde mesele insan yaraticiligina ve teknolojik gereksinimlere mumkun olan en fazla saygiyi gostermekte geciyor; bu saygiyi yitirince insan agzi acik ayran budalasina donebiliyor sonra...
  • eski medeniyetlerin yaptıklarının insanı bazen gerçekten şaşırtabildiği doğrudur, ancak her ilginçliğin "yaa bak abi mısır'daki rahipler zaten atlantis'ten gelmişti, atlantis'te soğuk füzyon vardı nükleer savaş çıktı, sahra da eskiden çöl değildi uygarlıklar kapıştı" gibi kulaktan dolma saçmalıklara bağlanması bence daha şaşırtıcı. yarattığımız eserleri uzaylılara atfedip, geçmişimizi olmamış vahşet hikayeleriyle doldurmak, türümüzün güvensizliğinin bir göstergesi olsa gerek.

    bu açıdan ibret alınası bir örnek olarak, erich von daeniken'in sırtlarından binlerce dolar kazandığı mayalar'ı verebiliriz. insanları özel olduklarına inandırmaya çalışarak voliyi vuran mistik sektöre göre, mayalar uzaylılarla epey içli dışlı bir millet olup yukarılara çıkmışlar, gezegenleri filan aynen not edip dönmüşler, sonra da uzaylılardan kültür sırıklamış her milletin doğal hareketini tekrarlayarak piramitler yapmışlardır. hatta yaptıkları resimler ve heykellerdeki figürlerin üzerinde oturdukları nesneler motosiklet, jet ski (olabilir valla jungle yarışları filan), hatta uçan taşıtlara benzetilmiştir. gerçekten de, 365.0'a gregoryen takvimden açık ara fazla yaklaşan, tarihteki en kusursuz ve ilginç zaman çizelgesini oluşturmuş bu talihsiz milletin, günümüzde takvim değil de ufo denince akla gelmesi ayrı bir trajedidir.

    şimdi ben size onca piramidi yapmış (yaptıkları her piramit, dev birer takvimden ibarettir), gregoryen takvimi sollamış adamların sabanı bulamamış tek medeni kültür olduğunu söylesem ne yaparsınız? evet adamlar resmen sabanı bulamamışlar. tarımdan anladıkları, etraftaki ormanları yakıp tarla yapmak, toprağa delikler açıp mısır atmaktan ibaret. tabii bu yolla sadece bir yıl ürün alabiliyorlar, sonra başka bir orman yakıyorlar. tabii orman yaktıkça, tarım yapan halk sınıfı, gece gündüz taş binalarında oturup matematikle uğraşan soylu sınıfından gitgide uzaklaşıyor, ortamda burjuva sınıfı filan da yok. sadece soylular ve köylüler var. soyluların tarım hakkında en ufak bilgileri yok. alt sınıf ise, çıkan mahsulün sadece üçte birine razı olup orman yakmaya devam edecek kadar mal. (bazı sivri zekalı arkadaşlarımız bunların beyinlerinin uzaylılar tarafından yıkandığını filan söyleyebilirler. ben primitif demeyi tercih ediyorum.) nitekim olan oluyor, alt sınıf şehirden iyice uzaklaşınca soylu tayfası aç kalıyor ve bingo, adamlar açlıktan ölmemek için koskoca şehirleri terk edip kuzeye gitmek zorunda kalıyorlar. motosikletlerini de bırakıp yürüyorlar, ne inanılmaz değil mi. tabii sonra yok koca şehir niye terk edildi, yok uzaylı istilası, her gün aç kalıp astroloji mi okuyorsunuz, siz de geçmiş hayatınızda maya olabilirsiniz diyen 21. yüzyıl felsefesi devreye giriyor. yapmayın arkadaşlar, bilim güzel bir şey.

    şimdi paskalya adası heykellerinden, atlantis'ten, edgar cayce'den, insan iyileştiren kristallerden filan da söz ederdim ama o da başka zaman, şimdilik uzun bir of çekerek bitirmek daha uygun düşüyor. (coolluk yaptığıma bakmayın, az sonra patron gelecek.)
  • tek tanrılı dinlerin ortaya çıkışıyla tarihe karışmıştır.
  • erıch von daniken'e ve ufoculara, mistikçilere para kazandırmaktan başka yararı olmayan safsatalar bütünü. söz konusu sallamaların hepsinin açıklaması vardır, ama dışarıda her duyduğuna inanmaya hazır bir güruh yeni sallayışlar için aportta beklemektedir.

    o hopiler'in sirius b'yi bilmesinin de açıklaması var ama tabii, mü medeniyeti, protoslar falan daha egzotik.
  • ozellikle misir piramitlerinin gizeminde kendini ispatlayan ustunluktur.
    (bkz: http://www.infinitetechnologies.co.za/…pyramid.html)
  • milat oncesinde yasamis eski medeniyetlerin, teknolojik ve bilimsel alanda sergilemis olduklari kanitlarin elan gunumuz bilimadamlarinca cozulemeyen sirlarina ait ustunluktur. kitaplardan, modern ve gelismis teknolojik aygitlardan uzak yasayan insanlarin binlerce yil once, gokyuzunde gordugu piriltilari, mitolojilerinde gezegenler ve yildizlar olarak belirtmesi ve hatta gunes sistemindeki gezegenleri dogru siralanmaya gore isimlendirmesi ve gozle gorulemeyen yildizlari ( sirius b) kendilerince takvim olarak kullanmasi cok dusundurucu.
  • (bkz: faistos diski)
hesabın var mı? giriş yap