• nick söylese ben de jarvis'le* yılankavi hareketler sergileyip kendimden geçsem dediğim şarkıdır. *
  • şimdi bu benim de en sevdiğim nick cave and the bad seeds şarkılarından biridir ve yukarıdaki entryde bahsi geçen, sürekli "mona nerede?" diye soran ruh hastası arkadaş da bizzat benim zaten. evet, ne zaman kar yağsa, sevgili sweet leaf ve ben, derdimizi sikeceklere inat mona'yı düşünüp dururuz. mona nerededir? ona ne olmuştur? nereye kaybolmuştur? bu bir muammadır. fakat mona'yı - tıpkı nick cave gibi siktiredip * - bir kenara bırakırsak, şarkı da bütünüyle bir muammadır. şarkının anlattığı şey yani. fifteen feet of pure white snow'dan kasıt nedir? bu nadide parçayla nick bizlere ne anlatmaktadır? bu konuda birtakım görüşler var. bakalım.

    kimisi mesela, "kar" kelimesinin argoda kokaine karşılık geldiğini söyleyerek şarkının da kokain bağımlılığından bahsettiğini, garibim mona ve nerede oldukları sorgulanan diğer insanların* bu bağımlılık yüzünden nalları dikmiş olduklarını, şarkının nick cave'in kankası olan john hillcoat tarafından yönetilen aşırı güzel klibinde dans eden herkesin de kokain kafası yaşadığını iddia ediyor. kulağa çok da abuk gelmemekle birlikte "kokain kafası ya" diye işin içinden de sıyrılamıyoruz. çünkü john hillcoat yapacağını yapıyor ve bize video kliple birlikte birtakım ipuçları veriyor.

    mesela klibin başında terk edilmiş bir bina ve bu binanın fotoğrafları üzerinde rusça birtakım kelimeler görüyoruz. burada kazakistan komünist partisi eski merkez komitesi yazdığı söyleniyor. ben demiyorum, rusçam yok benim. müzik forumlarının yalancısıyım. neyse, klibe dönersek, nick'in şarkı söylediği sahnenin duvarında da birtakım ciddi adamların fotoğrafları bulunuyor. bunlardan biri de sscb'nin gorbaçov'dan bir önceki lideri konstantin çernenko'ya aitmiş. işte kimileri de mesela, tüm bu bilgilerin ve şarkıda geçen "komşuma el sallıyorum ama komşum benim düşmanım, burada çalacak bir şey bile bulamıyoruz, resmen sıkışıp kaldık, açlıktan gebereceğiz, alo?" gibi sözlerin ışığında, şarkıda komünist rejim eleştirisi yapıldığını iddia ediyor. bu görüşe göre, şarkının genelinde bahsedilen kapana kısılmışlık, hapsedilmişlik, baskı altında olma gibi durumlarla komünizme gönderme yapılıyor deniyor. hımmm.

    şarkıya yüklenen anlamlar bununla da kalmıyor. kimisi mesela, şarkının antiteist bir manifesto olduğunu, sözlerin de incil'deki bazı ayetlere gönderme yaptığını söylüyor. durumum olmadığı için o ayetleri araştırmadım ben tabii. durumu olanı tutmayayım. ayetleri bir tarafa bırakırsak, şarkının tanrıya başkaldırış olduğunu iddia eden bu görüş - "kendini kurtar! kendine yardım et!" gibi sözleri de referans göstererek - kar altında mahsur kalmanın, yani o kapana kısılmışlık duygusunun ve baskının, insanlara belirli bir ahlak standardını dayatan dinden kaynaklandığını söylüyor. bunu söyleyenler şunu da söylüyorlar: şarkıda, din ile komünist rejim birbirine eşdeğer görülüyor; çünkü her ikisi de insanlara belirli yaşam ve ahlak standartlarını dayatıyorlar. valla ben demiyorum. ben hala mona'nın izindeyim ve dikkat edilirse hala mona'ya ne olduğuna dair bi bok bulabilmiş değilim. kokainden gitmiş olması ihtimali dışında...

    nick cave ve saz arkadaşlarının yaşadıkları kokain kafası, komünist rejim eleştirisi, din eleştirisi tespitlerinin yanında bir de şöyle bir görüş var: "salak salak konuşmayın, şarkı açıkça ağır bir depresyon halinden bahsediyor." olabilir. neden olmasın. beş metre karın altında sıkışıp kaldığını söyleyen biri, deriiin derin bir depresyondan bahsediyor da olabilir. "doktor nerede? hemşire nerede? benim yardıma ihtiyacım var, felç olmuş durumdayım, bu, yaşadığım en boktan gün, çıldıracağım, hayatımda hiç bu kadar kötü hissetmemiştim..." gibi sözleri düşününce bu olasılık gayet mantıklı duruyor. aslında bence şarkıdan çıkarılabilecek en güzel anlam bu da işte, hillcoat klibe sovyet sembolleri filan yerleştirince ortalık yok yere karışıyor.

    eveeet... fifteen feet olmasa da bir hayli karlı ve bir o kadar da efkarlı olan şu günlerde, gerek melodisi, gerekse klibindeki şahane koreografisiyle içimizi bir hoş eden güzel şarkımızın ne anlatmaya çalıştığını irdeledik. herkes kendine en yakışan çözümlemeyi sahiplensin lütfen. benim derdim mona'ydı ve yazık ki mona'ya ne olduğunu hala tam olarak bilmiyoruz. belki de hiçbir zaman bilemeyeceğiz. sevgili dostum sweet leaf ve ben, saçlarımız ağarıncaya dek hep bu bilmeceyle uğraşacağız. hep soracağız: mona nerede?

    dur bi dakika. bir şey daha var. bilenler bilir; bu cağnım şarkının cağnım klibinde noah taylor da boy gösteriyor. klipte kendisi kar makinesi gibi bir şey kullanıyor. şimdi "kar" yani "snow" ile noah taylor'ı bi aklımızda tutalım tamam mı? noah taylor sonradan ne yapıyor? game of thrones dizisinde locke karakterine can veriyor. yine kendisini karlar içinde, hatta jon snow'un yanında yöresinde görüyoruz. yani noah ve snow bir kez daha yan yana geliyorlar. buradan bir yere varabilir miyiz? bence varamayız. dinlediğiniz için teşekkürler.
  • ne zaman kar yağsa aklıma gelen şarkı
  • karizmatik abiler topluluğu olan grubun çılgın danslarını izlerken koptuğum şarkı. olm blixa, sende bi ibnelik var ama bakalım ne zaman açıklayacan (bkz: #11243123). ama mick harvey gibi hastası olduğum ve tam bir yürüyen karizma olduğuna inandığım adamın tecavüze uğrayan balık gibi yüzmeye çalışarak dans edişini (klibin 1:55'den sonraki 2-3 saniye boyunca) gördüğümde gözümden bir damla yaş süzüldü. yine de güzel kliptir, efsane şarkıdır.
  • ayrica bir nick cave sarkisi icin fazla gaza getirici diye dusunulebilecek bir sarki.
  • şimdi bu benim en sevdiğim nick cave and the bad seeds şarkılarından biridir ve sağ olsun bunu bilen bir dostumun da ne zaman kar yağsa ve bunu dinlese aklına ben gelirim, her dinlediğinde bana mesaj atar, bir şey yapar, "mona nerede?" diye sorar. ben de her zaman kendisine "uzun gitmiş," diye cevap veririm çünkü komiklikler, şakalar.

    "where is mona?
    she's long gone..."

    bugün yine şarkıyı irdelerken fark ettik ki nick cave, bu şarkıya mona'nın hikayesini anlatacak gibi başlıyor fakat mona sonra şarkıda geçen diğer isimlerden sadece biri olarak kalıyor. bakın diğer isimler hep karanlık olmadan falan geri dönmüşler, mona hakkında bir bilgimiz yok, sadece eldivenini takmadan gitmiş ve uzun süredir yok. mona bok yoluna gitmiş, mona'yı kimse merak etmiyor, olacak iş mi şimdi, şarkının kahramanı mona olacakmış gibi şarkıya girmek, sonra insanları merakta bırakmak ve mona'yı bir daha asla siklememek olacak iş mi? michael, mark, matthew, john hep dönmüş, mary hakkında da sıkıntılı durumlar var, o da eldivenini takmadan karlı yollara çıkmış ama mona nerede? uzun süredir yok, gitmiş, yok yani. nerde ulan bu mona? hayır merak etmiyorsan niye en başta onu sordun, insanları ayağa kaldırdın, sakin sakin seni dinleyen insanlar bir anda "where is mona?" diye bağırmanla irkildiler, sonra cevapsız kaldık, inanılır gibi değil. ortalığı ayağa kaldırıp sonra mona'nın akıbetini öğrenmeden şarkıyı bitirmek, mona bok yoluna gitmiş galiba, kar altında kalmış, ölmüş, böyle sorumsuzluk olmaz.
  • bu şarkıyı dinlemek bir tek bana mı (bkz: fargo)'yu hatırlatıyor bilmiyorum ama şarkıyla beraber film komple kafamda dönüyor. belki de serbest çağrışımla tabiri caizse güneş gözlüğüyle izlenmesi gereken kadar karlı bir filmi hatırlatması çok da anormal değildir tabii.
  • "i've been paralysed by a lack of feeling" cümlesinin bile başlı başına çok şey anlattığı nick cave harikalarından biri.
  • "raise your hands up to the sky" diyerek eller havaya çektiren cins ama güzel bir nick cave şarkısıdır.
  • klibinde jarvis cocker'la birlikte jason donovan ve noah taylor'ın da olduğu parça.
hesabın var mı? giriş yap