• gözlerine bakarken,
    güneşli bir toprak kokusu vuruyor başıma.
    bir buğday tarlasında, ekinlerin içinde,
    kayboluyorum…
    yeşil pırıltılarla uçsuz bucaksız bir uçurum,
    durup dinlenmeden değişen ebedi madde gibi gözlerin:

    sırrını her gün bir parça veren.
    fakat hiç bir zaman;
    büsbütün teslim olmayacak olan…”

    (bkz: nazım hikmet)
  • “hastalar kardeşlerim iyileşeceksiniz
    ağrılar, sızılar dinecek
    yumuşak, ılık

    bir yaz akşamı gibi inecek
    ağır, yeşil dalların ardından rahatlık
    hastalar, kardeşlerim,
    biraz daha sabır, biraz daha inat
    kapının arkasında bekleyen ölüm değil, hayat
    kapının arkasında dünya, dünya cıvıl cıvıl
    kalkacaksınız yatağınızdan, gideceksiniz”

    nazım hikmet
  • gönlüm korku içinde, ne yapacağımı bilemez halde,
    elindekini kaybetmekten çekinen bir kadınım ben.
    gerçek aşk kapıya dayanırken, içimdeki karmaşa büyüyor,
    bir yanda sevdiğim, bir yanda korkularım, gözlerimde yaşlarla.

    sevgiliye tutunmak, güvenin sıcak kollarında kaybolmak isterim,
    aşkın yüreğimi sararken, korkularımı geride bırakmak isterim.
    bir adım atsam, başka bir hayata yelken açsam mı diye düşünürüm,
    ama bu sevgiyle biriktirdiğim anılar, içimde şüphe uyandırır.

    belirsizlik korkumu yayar, içimdeki fırtınaları kışkırtır,
    başka birine olan sevgimle savaşırım, zihnimde sürekli tartışırım.
    elindekini kaybetme, yılları heba etme korkusu bir yanda,
    sevgiyi yakalamaktan vazgeçmek istemem, yüreğimde yangınlarla.

    belki cesaret bulup adım atmalıyım, korkularımı geride bırakarak,
    sevdiğimle birlikte yeni bir dünyaya yelken açmalıyım.
    aşkın verdiği cesaretle korkularımı yenebilirim,
    ve kendimi sevgiyle buluşturup, korkusuz bir kadın olabilirim.

    içimdeki çelişkilerle yüzleşirken,
    sevgiye olan inancımı korumak istiyorum.
    korkularımı yenmek için gücümü topluyorum,
    ve sevdiğimle birlikte korkularımı aşarak, yeni bir yolculuğa çıkmak istiyorum.
  • bohçam boş
    öteberim eksik
    azığım kuru
    canım aç
    yüzüm sana çevrili
    adımım sana
    ırmaklarına
    bir lokma suyla geldim, su denmez
    kabul ola, affola

    cahit zarifoğlu
  • ankara 2

    halimi anlatacak sözler yazamam artık
    bu kavruk mektuba
    rüzgârdan yan yatmış otlar koydum
    gerisini sen anla.

    ankara,
    kekliğinim, boynumda bir siyah halka.

    (bkz: birhan keskin)
  • seni saklayacağım inan
    yazdıklarımda, çizdiklerimde,
    şarkılarımda, sözlerimde.

    sen kalacaksın kimse bilmeyecek
    ve kimseler görmeyecek seni,
    yaşayacaksın gözlerimde.

    sen göreceksin, duyacaksın
    parıldayan bir sevi sıcaklığı,
    uyuyacak, uyanacaksın.

    bakacaksın, benzemiyor
    gelen günler geçenlere,
    dalacaksın.

    bir seviyi anlamak
    bir yaşam harcamaktır,
    harcayacaksın.

    özdemir asaf
  • saraylar saltanatlar çöker
    kan susar birgün zulüm biter.
    menekşeler de açılır üstümüzde,
    leylaklar da güler.
    bugünlerden geriye,
    bir yarına gidenler kalır,
    bir de yarınlar için direnenler...

    şiirler doğacak kıvamda yine
    duygular yeniden yağacak kıvamda.
    ve yürek,
    imgelerin en ulaşılmaz doruğunda.
    ey herşey bitti diyenler
    korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler.
    ne kırlarda direnen çiçekler
    ne kentlerde devleşen öfkeler
    henüz elveda demediler.
    bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek
    yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
  • sevdiğim insanlara
    kızabilirdim,
    eğer sevmek bana
    mahzun durmayı
    öğretmeseydi.

    orhan veli
  • ne hasta bekler sabahı,
    ne taze ölüyü mezar.
    ne de şeytan, bir günahı,
    seni beklediğim kadar.

    geçti istemem gelmeni,
    yokluğunda buldum seni;
    bırak vehmimde gölgeni
    gelme, artık neye yarar?
    (bkz: necip fazıl kısakürek)
  • " ey artık ölmüş olan at! -dediler-
    en güzeli oydu işte, yüzünün
    savaşla ilişkisi.
    boydanboya bir karşıkoyma, denge
    ve istekli bir azalma. onu bilirdik.
    o ağaç senin kanınla beslenirdi,
    hepimizi besleyen.
    bir ülkeyi yeniden yaratırdı şaşkınlığımız
    senin karşında,
    alışverişin, alfabenin,
    iplik döküntülerinin ve
    her şeyi düzeltmeye kalkışmanın yok ettiği..."
    turgut uyar/ terziler geldi
hesabın var mı? giriş yap