geceye bir şiir bırak
-
sen bir şeyleri terk edersin
güneş yazdan uzaklaşır
sen bir şeyleri terk edersin
yargısız infazlar meşrulaşır -
uzaktaki parıltılar hayattır,
karanlıkta daha da çekici.
çok durgun geçiyor bizim ömrümüz
-bu düşünce sakattır.
yaşamadınızsa belki sebep bir sevda
yahut da kitaptır;
sizin saadetiniz bunlar oldu,
gönlünüz bir bakıma
rahattır. -
anladık iyisin,
ama neye yarıyor iyiliğin.
seni kimse satın alamaz,
eve düşen yıldırım da
satın alınmaz
anladık dediğin dedik,
ama dediğin ne?
doğrusun, söylersin düşündüğünü,
ama düşündüğün ne?
yüreklisin,
kime karşı?
akıllısın,
yararı kime?
gözetmezsin kendi çıkarını,
peki gözettiğin kimin ki?
dostluğuna diyecek yok ya,
dostların kimler?
şimdi bizi iyi dinle:
düşmanımızsın sen bizim
dikeceğiz seni bir duvarın dibine
ama madem bir sürü iyi yönün var
dikeceğiz seni iyi bir duvarın dibine
iyi tüfeklerden çıkan
iyi kurşunlarla vuracağız seni
sonra da gömeceğiz
iyi bir kürekle
iyi bir toprağa.
bertolt brecht (bkz: madem iyisin) -
akşam / ahmet erhan
nereye gitsem,
hangi boylama sığınsam
bir kentin kenar mahalleleri gözlerin
ne kadar bulvarlara yerleştirsem de anılarımı..
sensin, kendinden öte bir şeysin.
bence biraz daha uzatmalısın saçlarını,
bir yaprak fırtınasında usulca rakı içeyim.
anladım,
adı niye akşamsefası bu çiçeğin... -
şairin de dediği gibi, geldim yolun yarısına. hoş gel yeni yaşım. biraz huzur, bolca kitap ve biraz da mutluluk getir.
yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
dante gibi ortasındayız ömrün.
delikanlı çağımızdaki cevher,
yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
gözünün yaşına bakmadan gider.
şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
benim mi allahım bu çizgili yüz?
ya gözler altındaki mor halkalar?
neden böyle düşman görünürsünüz,
yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
zamanla nasıl değişiyor insan!
hangi resmime baksam ben değilim.
nerde o günler, o şevk, o heyecan?
bu güler yüzlü adam ben değilim;
yalandır kaygısız olduğum yalan.
hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
hatırası bile yabancı gelir.
hayata beraber başladığımız,
dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
gittikçe artıyor yalnızlığımız.
gökyüzünün başka rengi de varmış!
geç farkettim taşın sert olduğunu.
su insanı boğar, ateş yakarmış!
her doğan günün bir dert olduğunu,
insan bu yaşa gelince anlarmış.
ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
her yıl biraz daha benimsediğim.
ne dönüp duruyor havada kuşlar?
nerden çıktı bu cenaze? ölen kim?
bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?
neylersin ölüm herkesin başında.
uyudun uyanamadın olacak.
kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
bir namazlık saltanatın olacak,
taht misali o musalla taşında.
(bkz: otuz beş yaş) -
-
"tutulduk çiçek yağmuruna:
kırmızı, beyaz, mavi, sarı,
gülleri, karanfilleri, kınaları
hepsinin de en tazesi, en dostu, en güzeli.
ve sesler:
güneşli bir kumsalda sevinçle yuvarlanan
dalgaların uğultusu:
gençlik
barış
hürriyet
hayat"
bütün şiirleri
nazım hikmet ran -
bana derler: "kumral mı, sarışın mı sevgilin?"
derim: "ne ben bilirim, ne o, kim olduğunu..."
"ey genç kızı sormadan şarap içenler! bilin:
ben tanırım sevginin sade sarhoşluğunu!" -
nasılsın
baş eğik, kanat kesik, ayakta ip
yuvaya alışamayan güvercin gibi
pencereden göğe bakış, duvara çeltik
özgürlüğe hasret çeken, mahkum gibi
gazetelerde kaos var, içimde umut
bombalar patlıyor ülkemde
rant peşinde siyasiler
havada barut
halimi sorarsanız
türkiye gibiyim -
başımızı döndüren şeyleri düşünmeyi bırakalı
çok zaman olmuştu halbuki
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap