• üst edit: kimsenin gülmeyeceği espri sanılan cümlelerle nick altıma ve mesaj kutuma sıçarak tam da burada bahsettiğim hadsizliği defalarca örnekledikleri için ergen ve ruhu ergen beylere teşekkür eder, topluca cevap vermek isterim: senin fikrinin ne önemi var vasat herif

    insanların rahatça yeni tanıştığı kişilerle bile "niye evlenmedin/evlenmiyorsun 'hâlâ', zaman geçiyor" hadsizliği yapmasını hep garipsemişimdir. yaşı yaşımın iki katı olan aile dostu kuaförüm bunu rahatça sorabilir, bu yüzden seyrek ve hatta pandemi sayesinde kendisine hiç gitmiyorum thanks to internet (özelde brad mondo bebekim) kıvırcık saçlarımı yıllardır kendim kesiyorum. pazarda birlikte giysi seçtiğim herhangi bir kadın, hatta tezgâhın sahibi adam falan öyle lank diye vajinamı içeren bir konuda fikir beyan edebiliyor.

    iş görüşmesinde evlilik ve çocuk yapmak isteyip istemediğim sorusuyla sanırım ilk kez 25 yaşında karşılaşıp şok olmuştum. 18 yaşında çalışmaya başlayıp yıllarca yöneticilik yapmış annemin bile beni hazırlamadığı sorular. bahsettiğimde "ha, sorar o hayvanlar öyle kalıcı olma niyetini sorgulamak için" demişti.

    cinsiyetten bağımsız olarak örneğin üreme sistemiyle ilgili bir sağlık sorunundan bahsedilince "afedersiniz x" gibi uzuun girizgâhlarla konuya girmelerine, örneğin "kistim var, ameliy" denirken ortamda "public sex severim, avm tuvaletinde sevişmek favorimdir mesela" denmiş gibi tuhaf bir hava oluşturmalarına yarılıyorum. konu iç organlara gelince wowowow. aq alet kullanabilen primatları. böyle böyle empatim sıfırın da altına düşmeye doğru gidiyor. güzel güzel...
  • birçok görünümü vardır. son dönemde en çok gözüme batan şekli şu olabilir:

    “herkesin niyetini sorgulamaya çalışmak.” yanı başımızdaki insanlardan tutun da sadece televizyonda gördüğümüz insanlara kadar.

    insan bazen* kendi niyetini bile tam anlayamayabiliyor. mesela iyi niyetliyim zannediyorsun, oysa altında kendine bile itiraf edemediğin büyük bir bencillik saklı oluyor ya da bir travma, bir korku yahut anlamsız bir beklenti...

    mesela bazen cömertlik bile şaibeli hale gelebiliyor. insanın kolay ikna olmaması güzel ama bunu sağa sola harcaması ve başkalarının niyetini sorgulamaya çalışması hem işlevsiz -çünkü asla bilemezsin- hem de nerden baksan hadsizlik.
  • düzgün insan süzgecinin en büyük deliğidir. süzgece giren 100 kişiden 95’i de zaten ilk minik titretmede bu delikten sıyrılıp geçerek lavaboya gider.
  • türkiye'deki insanların genel problemi budur. kendisine, başkasına karışmayı reva görür.

    anadolu irfanı mı dersiniz, çomarlık mı artık, lakin genel olarak bu coğrafyada yaşayan insanlar bir başkasının giyimine, davranışına, inanıncına, vs. kısaca yaşam şekline, kendi kalıpları içerisinde olmadığı sürece dikte ile burnunu sokarlar. eleştiri ile, kendi bağnaz düşüncelerini karşıya ısrar etmenin aynı şey olduğunu düşünürler. kendilerine dönelik gerçek anlamda bir "eleştiri" geldiğinde de "saygı duy/duyacaksın" şeklinde hönkürürler.

    net bir şekilde, cahillikleri ve hadsizlikleri de aynı paralelliktedir . hiçbir zaman durup da "bana ne" deme gereği duymazlar, ne yazık ki. her konu hakkında fikir beyan ederler, kendilerinden öyle bir beklenti olmadığını anlayamazlar. ve bu fikirler kendi ve bu düşünce yapsının doğru olduğu ve nihayetinde , daha çok kendi haklılığını destekleyici şekilde olur. zira baştan karşısındakinin bir yanlışı olduğunu düşünerek hararetli şekilde zehirlerini akıtırlar. zehir diyorum, nitekim karşısına saygı duymadığı için ekseriyetle üslupları aşağılayıcı, hor gören bir tarzdadır.

    taciz, tecavüz konularında zaten her seferinde "orada, o saatte ne işi varmış", "neden öyle giyinmiş", "tek başına neden takılmış" gibi empatiden yoksun, vahşi batıda, orta çağda olmayacak kafa yapisı ile kendince kaşınmış zaten" şeklinde savcılık oynarlar.

    haklı çıkmak için konudan bağımsız demagoji yaparlar, ilkesizdirler, kendi menfaatlari uğruna tutarsız örnekler ile konuyu saptırırlar. misal orpil düşkünüdürler, sadece kendi çıkarları olduğu sürece diğerlerinin hakkı olduğunu düşünmezler.

    sokakta beli açık, mini etekli kız görür, "annen seni böyle mi yetiştirdi" tarzında, kendince ahlak dersi vermeye çalışırlar. sınav birincisi kızcağız etek giydi, okul müdürünün önünde bacak bacak üstüne attı diye densiz yakıştırmalar yapmaya cesaret eder, en kötüsü de bunu kendilerince hak görürler.

    dünyayı sadece kendi etrafında döndüğünü düşünürler. sıraya girmezler, işlerini yaptırmak için her türlü hile, kurnazlığa vakit ayrırlar. size işleri düştüğü anda onların işi harici başka bir şey yapamazsınız. bu doktor şiddetlerinin bir nedeni de bu bencil yapılarıdır keza. yaptığınız işi de beğenmezler, kendileri hep doğruyu bilir nitekim. aynı örnekten gidelim misal, kendi tedavisi için serum ya da antibiyotik gerektiğini düşünüyorsa ve siz vermezseniz tehdit eder, zorla almaya çalışır, olayı şiddete kadar götürebildikleri zaten ortadadır.

    her şeye düşmandırlar, sadece kendi bakış açıları ile diğerleri bakabilir. örnekle, yılbaşı kutlanmasına, "noel kutlama, batı adeti" derler, gider şişme noel baba şişler, süsleri, ışıkları söküp atarlar.

    gerçekten kopukturlar. sokakta "açım" diyen insana gidip "çıkar telefonunu, madem telefonunun var aç olamazsın" şeklinde bilimsel analizler yapabilirler.

    aşağılık komplkeskleri vardır. ekşi sözlükte hemen her gün gördüğümüz, troll başlık sayılan, ama altında başlık sahibi ya da diğer yazarlar tarafından ciddi şekilde "hadsiz" içerikler girilen ,"karısına/sevgilisine ... izin veren erkek", "kadınların ... yaparken amacı", ""... yapan ılık erkek", vb... minvalinde başlıklara kendi alfa erkekliklerini, ya da kendi normaları uyarınca toplumu şekillendirme arzusu içerisinde içlerindeki pisliği kusarlar.

    güce taparlar. kendi tuttuğu takım, desteklediği parti gibi fanatik olguları olur ve bunların dışında her türlü yapılanmayı kendilerine karşı cephe alınmış olarak düşünürler.

    her şeyi bilirler, yukarıda da bahsettiğim gibi sizin işinizi bile sizden iyi bilirler, uzmanlığı ekonomi, mimari, tıp, hatta mikrobiyolojiye kadar gider. asla ve asla "bilmem" demez, her zaman bir fikirleri vardır. her zaman sorulmasa bile salça olurlar.

    hadsiz insanların en kötü yanı ise sürü gibi haraket etmeleridir. yalnızken pısırıklaşır, sanki saygılı, karşısındakini dinler, ilgilenir gibiymiş gibi davranırlar, amma velakin çoğunluk olduğunu hissetiği anda da şiddet kullanmaya kadar durumu götürebilirler. linç kültürü ile beslenirler.

    kısaca uzak durulması gereken insanlardır, görmemeye çalışırsınız, ama toplumun büyük çoğunluğunu oluşturduklarını bildikleri için burunlarını her zaman, her şeye sokarlar ve kendileri ısrarla gösterirler.

    edit: cümle yapılarında düzeltmeler, mini eklemeler.
  • hadsizlik öyle bir şey ki, beni çıldırtıyor.

    kanser tedavim biteli bir ay bile olmadan "e artık işe girmiyor musun?" dedirtiyor mesela daha kirpikleri yeni çıkan bana, motivasyon kaynakları şüpheli. hem de evin çilekli jelibon ayarında tek kız evladına en kırılgan döneminde, aileden hiç kimse lafını bile etmezken.

    hayır insan ne bekliyor biliyor musunuz, neye sinir oluyor. kaç yaşında insanlarsınız; rolleri değiştirmeye gerek yok, bu yaşımda ben bile "acelesi yok, her şey hallolur, keyfine bak, biraz dinlen, hastalıktan sonra seni ilk defa görüyorum keyfin nasıl, iyi misin canım..." filan derim... cidden soruyorum bu insanlar niye böyleler?

    cahillik desem, cahilin de kalbi var.

    ya da hastalık biteli iki ay filan olmuş, benimle durumumu bilerek arkadaşlık kurmaya çalışan ex flört kişisi hangi akıl tutulmasıyla "aa, böyle de olmaz, işe gir ben tembel insan sevmem.. sana bakamam" diyor, sanki böyle bir talebim olmuş gibi? inanın moralim bozulmuyor ama insanlar niye bu kadar tuhaf ya da kötü, işte bu duruma canım sıkılıyor.

    benim destek sistemim çok, öz değerim, kendime tanıdığım kredim, hayata bakışım filan hep artıda ama sen bunu nereden biliyorsun, ya olmasa... ya tolare edemeyip gerçekten incinsem? insanlar bunları hesaba katıp, durumları öyle yada böyle biliyorken nasıl konuyu olmadık yere getirip bir de laf söyleyebiliyorlar ya da bu durumdaki insanları kırmayı göze alabiliyorlar? bazı beklentilerin konusunda çok netsen bu şaibeli durumlarda hiç ilişki kurma mesela? ama olmaz, bencil ya şansını bi deneyecek... hem o hem o olur belki :)

    bunu da bugün niye yazdım, yine kel alaka insanlar*benzer şeyler söyleyip bu densiz tacizci guruhu hatırlattı da artık yaka silktirdi diye.
    açıkçası şunu da söyleyeyim, bana bu olumsuz/kendince iyilik yaptığını sanan densiz kanaldan ilerleyenlerin kendisi ya da çocukları benden daha iyi bir hayat güvencesine ya da mesleğe sahip değil.. ama bu işler bana gelince nedense sınır ihlaline, mucize beklemeye filan varıyor.

    kusura bakmayın, istersem okuduğum mesleği yapmam, istersem çalışmam evde dururum, üstelik bunu da sağlıklı olduğum senaryoda yaparım, keyfimce sulu boya kursuna gider, spora gider, köpek sever yaşarım, ihtiyacım olursa tabii ki çalışırım.

    ..ama bu değil, hayatı s*kilmiş insanlara sırf laf olsun torba dolsun, kişisel meraklarıma yatıştırıcı solüsyon olsun, yok akıl vereyim öğüt olsun, ben aslında ona iyilik yapıyorum diye bu zorbalığı yapamazsınız. ben bugün bundan iki birim etkileniyorsam, bencil sorularına güceniyorsam, farklı senaryolarda ama benzer durumlardaki insanlar kimbilir neler düşünür, ne kadar bunalır.

    iyi niyetli gözüken zorbalığı bırakın, lütfen insanların çiçeği burnundaki hayatlara karışmayın. çok diliyorsanız kendi aile bireylerinize aynı kanaldan yaklaşın.. ama biliyor musunuz hiç sanmıyorum, sıkar :)
  • türk insanının genel problemi.

    yerini ve sınırlarını bilmemek.
  • ekşi sözlükte hadsiz bir güruh var ona buna sataşıp insanların yaşayış tarzlarını, fikirlerini yargılayan, üstelik bunu entry girerek de değil mesaj atarak yapan embesiller sürüsü.

    nasıl yaşadığım, nasıl düşündüğüm seni ilgilendirmez. senin gibi düşünmediğim veya senin bir türk'e, bir müslümana, tesettürlü bir kadına yakıştırdığın kalıplarda olmadığım için hadsiz kelimelerle mesaj atamazsın ve ne düşündüğünü zerre merak etmiyorum bunun için bana mesaj atma. sizin kalıplarınızı ne bugün ne yarın ne de daha sonra kabul etmeyeceğim ve o zekadan yoksun fikirlerin umrumda değil.
  • güzel olanı istemektir çirkinliğimize aldırmadan.
  • haddini bilmemektir.

    internette tanıştığı insandan inatla telefon numarası isteyendir.
    telefon numaran kendisinde var diye illa ki kendisiyle telefonda konuşmak zorunda olduğunu zannedendir.
    'whatsapp'ta online'sın ama bana yazmıyorsun, kimle yazışıyorsun' diye sorandır.
    'vaktim yok' dediğinde 'eminim öyledir' diyendir.
    lütfettiğiniz kibarlıkları kendine hakmışçasına talep edendir.

    memleketimizde bol bulunur.
  • uzun uzun açıklamaya gerek yok aslında, zira debe'ye girmiş olan bu konu, yine debe'ye girmiş olan başka bir mevzu ile örneklendirilmiş adeta:
    (bkz: kaldırımdan giden servis minibüsü)

    hadsizlik; her zaman haklı olduğuna inanan insanların uzmanlık alanıdır.

    hadsizlik ettikten sonra hadsizlik etmediğini iddia etmek, kendini savunmak, karşı tarafın üstüne üstüne gitmek, özür dileyip geri adım atmaya gerek görmemek... işte bu zincirleme beceriler herkesin harcı değil. sadece her zaman haklı olduğuna inanan insanlar yapabiliyor bunları. çünkü bu, onların uzmanlık alanı.

    *
hesabın var mı? giriş yap