11138 entry daha
  • pişman olduğunu kesin olarak anladığın o an.. için burkulmaktan folloş olur. ama artık çok geçtir....
  • yurtdışı,
    90'larda türkiye'de okumuş, 2000'lerdeki ekonomik krizi görmüş yabancı bir arkadaşla türkiye haberlerini seyrediyoruz.
    erdoğan, “biz bitti demeden bitmez” diyor.
    arkadaş, “türkiye elden gitmiş, haberi yok” diyor.
    eskiden ne zaman erdoğan'ı eleştirmeye kalksam mutlaka sözümü keser, savunacak bir taraf bulup susturmaya çalışırdı.
    kısa bir sessizlikten sonra da ekledi,
    türkiye düzelmeyecek.
    bağıra sıkışan taş oldu dışarıdan böyle bir söz.
    bir nesil göremese de
    türkiye düzelecek, güzel günler de görecek.
  • '..insan bir kere birine geç kalır
    ve bir daha hiç kimse için acele etmez..'

    *
  • anne ve babanın yavaştan yaşlandığını görmek. hayatın kuralı bu ama yine de insan üzülüyor.
  • yaklaşık 2 ay önce kuzenim pıhtı atması sonucu beyin kanaması geçirdi. 50 gün komada kaldıktan sonra bayramdan bi kaç gün önce vefat etti. daha henüz 42 yaşındaydı. geride karısını ve 4 oğlunu bıraktı. biz de bu süreçte ailecek helâk olduk. ölümden beterdi. allah kimsenin başına vermesin.

    hikâye burda bitmiyor maalesef. tüm bu süreçte ailesinin yanında olmaya çalıştık. en küçük oğlu 5 yaşındaydı. yaşananlara anlam veremiyo, her şeyden bi haber gibi duruyodu. bayramda da herkes ilgi gösterip, bol bol harçlık verdi sevinsin diye.

    fakat işte o iş öyle olmuyor. dün kuzenimin eşi ve çocukları mezarlığa gitmişler. 5 yaşındaki bizim kıyamadığımız çocuk bayramda topladığı bütün harçlıkları cebinden çıkarıp babasının mezarına koymuş. ben para istemiyorum, babamı özledim babamı istiyorum demiş...

    hani derler ya ölümden başka her şeyin çaresi var diye. öyle işte. gidenin yeri hiç bi zaman dolmayacak. rahat uyu mezarında abim. allah senden razı olsun.
  • yapman gerekeni yaptığın için birilerinin üzülmesi sebebiyle senin de üzülmen. ne yapalım mecburdum. zorla yaptırdınız.
  • dün babam geçici bir felç geçirdi. konuşmadı. dili tutuldu işte. insan garip bir makina.

    babam dördüncü evre akciğer kanseri. kendisi basit bir tümörü var ve bir iki kemoterapi ile iyileşeceğini zannediyor.

    dün acil serviste doktor “hastanın yayılımı çok fazla olduğu için, kemoterapinin nadir de olsa böyle yan etkileri olabiliyor” dedi. babamın yanında dedi. babamın dili çözüldü. “yayılımı çok fazla ne demek” diyor. kocaman gözlerle doktora bakıyorum. “sus” der gibi. “amca pet sonuçlarında, lenflerde de kanser hücresi olduğu görülüyor” diyor. bakamıyorum babama, şokunu görüp de hafızama kazımayayım diye.

    “her türlü ölüm riskini kabul ediyorum. hasta kendi isteği ile tedaviyi reddediyor” yazdırdılar hem bana, hem de babama. imza atıp, çıktık.

    “doktor sizden daha dürüst çıktı” dedi babam arabaya doğru yürürken. yüzüne bakamadım. “olacak olan olur kızım, boş ver” dedi. aylardır tuttuğum gözyaşlarını uluya uluya akıttım, babamı evine bırakıp, evime dönerken.

    kırk üç yaşındayım ben. iyi kötü hayat tecrübem, berbat anlarım oldu. hiç bu kadar içim burkulmamıştı sözlük. galiba sakat kaldım.
33 entry daha
hesabın var mı? giriş yap