• bir örnekle ele alalım konuyu. diyelim ki birisi size nüfuzunu kullanarak sizin ya da çocuklarınızın ya da bir yakınınızın haksız kazanç elde ettiğini söylüyor. yetinmiyor elindeki gücü kullanarak evinize baskın yapıp, hayatın olağan akışına aykırı miktarda parayı evinizdeki 7 kasanın ve ayakkabı kutularının içinde buluyor. bunun üzerine size bu paraları haksız yollardan elde ettin, rüşvet aldın, vs. diyor.

    yapmanız gereken nedir? elbette ki bu paranın kaynağını açıklamak, belgeleriyle ortaya koymaktır. mesela o para ev satışından mı geldi? ev nerededir, ne zaman, kime satılmıştır, bunun karşılığında kaç para alınmıştır, bu para neden bankada değil de evde durmaktadır bunların belgelerini ortaya koyarsın iddia çöker. türkiye’de ev alım satımları takas usulü yapılmıyor, 1.200 milyon gibi bir para elden verilmiyor. genelde bu işler için bankalar kullanılıyor. para hareketleri, evin emsal değeri, tapu, ipotek gibi kayıtlar tutuluyor. eğer sen yasalara uygun bir ev satışı yapmış ve parayı yine yasalara uygun yollar üzerinden temin etmişsen bu iftirayı (!) 2 saat içinde çökertirsin.

    peki durum böyle değilse? o zaman alnımız ak başımız dik! diye sağda solda böğürürsün ki sesinin tellerini seveyim ben.
  • iftira atılan kişinin yapması gereken anında tüm nüfuzunu kullanıp “dış mihraklar , israell , amerigaaa , başörütülü bacılarım” nidalarıyla ülkenin hukuk düzeninin amına koymaktır.

    bir trt sanatçısına ehliyetsiz şekilde çarpılıp öldürülmesinin ardından kazanın olduğu bölgedeki yolu belediyenin itfaiye araçlarıyla temizletip , çarpana anında ehliyet düzenleten ya da sağlıklı bir insana askerlikten muaf olması için testis kanseri raporu düzenleten birilerinin sikimsonik sahte bir alım-satım belgesi düzenleyemeceğini düşünüyorsanız siz çok yanlış gelmişsiniz aga.

    zaten hergün hepimizi 1.2 milyon tl’lik ev alıp satıyoruz, olaya hakimiz. bizi mi yiyosunuz lan?
  • bizim apartmanda var bundan bir tane.

    apartman yöneticisi.

    ilk iş olarak apartmanı tam cepheden gören ve girenin çıkanı kontrol eden mahalle bakkalını değiştirmeye zorladı. yerine bildiği güvendiği bir bakkal görevlendirdi. böylece onun için gelen brisi olursa artık hemen bakkal haberini veriyordu.
    ardından bunlar dış apartmanların oyunu diye kapı kapı gezip konuşmaya başladı. günde 4 kez konuşulur mu, adam sıkılmadı konuştu, o kapı senin bu kapı benim dolaştı, sesi kısıldı gen de dolaşmaya devam etti. kapıyı kapattım, ama nafile, koridorda bağırıyor, nereyi açsam sesi ordan geliyor.

    yetmezmiş gibi her kata birer ekran koydu, ve ekranlardan sürekli konuşmalarını yayınlattı.

    konuşurken yanında karısını getirdi, o ne derse karısı sürekli başını salladı. yetmedi, yanına bir kaç tane bindirilmiş kespır topladı, ellerine bayrak verdi, ekranda bol bol onları gösterdi. kapıya baktım 4 kişilerdi, ama holdeki ekrana baktım 124 kişiydiler.

    ben çok 'beyaz'ım deyip, her günü silinen ve temizlenmiş merdivenleri örnek gösterdi bu yönetici.

    "bu işten illegal para kazansaydımm, merdivenleriniz her gün temiz olur muydu" diye sürekli ekranlarda konuştu. yolsuzluk ysapsaydım, bina grişindeki yol beton olur muydu, diye sordu. kimse de beton yol ile yolsuzluk arasında bağ kuramadı. ikisi de ‘yol’ ile başladığı için herhal.

    ‘illegal para kazandıysam, beni mahkemeye veremezsiniz, hakkımda kimseye şikayette bulunamazsını, yeni seçim yaparız, güç benim apartman halkımdadır, gönderirse o gönderir” dedi, herkes şaştı kaldı bu işe. hukuksuzluk ile seçim arasında nasıl bir bağ olduğunu kuramadı. sanırım bir bağ var ama biz göremiyoruz

    abdestinin tam olduğunu, konuştu sürekli. sanırım abdest ile rüşvet arasında ters bir korelasyon var. abdestliyim denilince, rüşvet görünmez sanılıyor.

    dış apartmanların kendi apartmanının gelişimini istemediğini, bu yüzden sürekli bu apartman lobilerinin adına sürekli iftiralar düzenlendiğini, söyledi.

    apartmanın ortak doğalgaz, ortak elektrik, ortak su gibi borçları sürekli artarken, o merdiven temizliği için tüm borçları ödediğini ekranlarda anlattı. günlerce, haftalarca merdiven temizliğinin tüm borçlarını bitmesini dinlemek zorunda kaldık. ‘ulan zaten merdiven borcu 25 liraydı, neyin propagandasını yapıyorsun ki, binanın toplam borcu olmuş 12500 lira’ diyenlerin sesleri ise çok cılız çıktı.

    apartmadaki pis kokular iyice ayyuka çıkıp da mahallenin muhtarı apartmana geldiğinde, bu bizim yönetici var ya , ortalığı ayağa kaldırdı. ‘sen kimsin, burda hukuka aykırı işler yapılıyor, mağdurum’ diye çığırtkanlık yaptı ki, gözlerimize inanamadık.
    iftiraları atan apartman lobilerini çökerteceğini avazının çıktığı kadar tekrarladı.

    yetmezmiş, gibi kapıcıyı da kovdu, sonradan öğrendik ki tam gitmek üzereyken, kapıcıya 'kapı kapı dolaş, benim hakkında rahatlatacak beyan ver' diye sıkıştırmış.. kapıcı da ‘ben yaptıysam onun bilgisi dahilinde yaptım’ diyebildi, tam köyüne dönecekti ki, ‘yok yok ben seni sadece kapıcı görevinden kovdum sen gene de binada kalmaya devam et’ dedi, kapıcı da kıvırdı sonradan, ‘ben aslen karadenizliyim bazen karadenizlilik damarım tutuyor konuşuyorum öyle’ dedi, bir anda sus pus oldu…hemen kapıcı olayını örttü yönetici.

    muhtar olaya el koymaya çalıştı ama, apartman yöneticisi yine ortalığı ayağa kaldırdı, muhtarlık seçimlerini bile kendine bağlamaya çalışmaya başladı. elimde yeterince güç yok, apartmanı daha ileriye götürmek istiyorum ama elim kolumu bu muhtar bağlıyor demeye başladı, muhtarlığın da kendisine bağlanmasını sitedi. kimse de “yok artık, 10 seneden fazladır yöneticisin, hala elini kolunu ne bağlıyormuş bakiim” diyemedi…

    birkaç tane apatman sakini, yöneticinin oğlunun sürekli artırdığı arabaları konuşmaya başlayınca, küçük onlar dedi, ‘arabacık’tır, diyebildi. baktık hepsi merso bmw filan, ama arabacıkmış meğersem. sonra hemen elinde tespih başında azye ile, bizim alnımız secdeye değiyor minvalinde konuşmalara başladı, duyduk ki bazı kespırlara ve bazı aparman sakinlerine gizli gizli yardımlarda bulunuyormuş.

    geçenlerde geç bir vakitte elimde bira poşetiyle eve girerken beni yakaladı, esti gürledi, neymiş efendim bu saatte alkol alınır mıymış, buna bir düzenleme lazımmış. hoop ertesi gün bir de baktık ki, evlere bira sokulma saati konulmuş. birkaç homurdanma haricinde kimse de ses çıkartamadı ya la.

    sonuçta tertemiz ama yer yer çatlak merdivenlerimiz, tüm boyaları dökülen sıvalarımız, sürekli artan ve dağ gibi biriken doğalgaz elektrik su borçlarımız, etrafta yüzlerce temiz ve düzgün başka apartman varken neden bizi hedeflediğini bir türlü anlayamadığımız dış apartman güçleri, bina önünde gittikçe artan arabacıklar, değiştirilen kapıcımız, mahallemizdeki belki de en kötüsü olan ama sürekli olarak değil mahallenin şehrin en güzeli olduğu ileri sürülen bir apartmanımız, gittikçe gürleyen ve hatta evlerimize kimin girip çıktığına artık karışmaya başlayan bir apartman yöneticimiz var.

    allah sonumuzu hayır etsin.

    merdivenlerimiz temiz ama… gerçekten.
  • (bkz: cool story bro)

    hic usenmedin mi amk?
  • sandığa gitmek
  • 3 kere okudugum 3unde de iftara atilan olarak okudugum baslik.

    daha fazla okumiycam. ınsan neden iftara atilsin ki? katilmistir o atilsa duramazdi. bu espiriyi artik yapmayalim. bu son olsun mu?
  • iftira etki eden herkese duyurmak. arada bir husumet olduğunu belirtmek. kötülük yapmak için nedene ihtiyaç olmadığı belirtmek
  • trafik polisine çığlık atan kadın gibi davranmak
  • cok yakin bir zamanda benim uğradığım olaydır. içinden çıkılması zor lanet bir durumdur, ne yapsanız nasil etsenizde işin içinden çıksam kendimi aklasam diye düşünürsünüz. hoş bir yandanda allah'a havale edersiniz bunu size reva gorenleri ama bir yandanda ya çevremdeki insanlar bu yalana inanirsa diyip kaygilanirsiniz. en iyisi benim yaptığım gibi allah'a havale edip c3vap verme geregi bile duymaksizin gulerek o kişileri hayatınızdan cikarmanizdir, kapiyi oyle bir yuzlerine vurun'ki birdaha asla böyle siz degil onlar yaptıkları/attiklari iftira ile utansinlar!

    kendime not :az insan çok huzur!
hesabın var mı? giriş yap