• ukte olarak verilmiş.

    hayat, kimseyi es geçmeden (ben henüz istisnasına pek rastlamadım, kimi küçücük görünen ama kendisi için büyük derdi içinde yanar, bir başkası gerçekten ağır yükü altında çabalar ama herkese bir şeyler düşer) zamanla insana bazı darbeler indirir. bu darbeler genelde insanı yavaş yavaş çocukluktan kurtarır (veya içindeki çocuğu öldürür) ve biraz daha olgun bir hale getirir. kimi olgunluğunu asık surat, vazgeçmişlikle simgeler, kimi hayat denen büyük resme baktığı yerden bir iki geri adım atarak bakmayı becerir.

    ve bence insanı olgunlaştıran şeylerin başında hastalıklar gelir. ölüm, açlık.... vb. veya bunların tamamını içine alan zamanda olabilir.
  • insanların size hep ''yaşından daha olgunsun'' demelerine yol açar. lanet gibi yapışır üzerinize şu ''olgun''luk. hatta öyle ki, sizden beklenen bir şey olup çıkar. yargılanırsınız. yakıştıramazlar size bazı şeyleri. belki istemiyorsundur hiç olgun olmayı. dağıtmak, savrulmak, düşmek, düştüğünde birinin ensenden tutup kaldırıvermesini istiyorsundur. ama olmaz. sen olgun birisindir. mantıklı düşünüp, devam etmeyi biliyor olman gerekir. her defasında üstündeki tozları silkeleyip, kalkarsın ayağa. ''yeter'' deme lüksün yoktur çünkü. neden bilmem...
  • ölümdür.çocukça düşüncelerinden vazgeçer,ölüm gerçeğiyle yüzleşirsin.ne vakit birileri ölse çevrende,kırdığın kalpler,ettiğin sözler,yaptığın hatalar gelir aklına.bütün bunların ne kadar gereksiz ve anlamsız olduğunun farkına varır,pişman olursun.yaşamda tek gerçeğin ölüm olduğunu anlarsın dehşete düşerek.insan daha çok dikkat eder söylediklerine,yaptıklarına,ve en önemlisi kalp kırmamaya.işte bu yüzdendir ki,ölüm olgunlaştırır.
  • (bkz: askerlik)
  • (bkz: yerçekimi)
  • sürekli yaramaz çocuklar gibi davranan ebeveyne; işleri dağıtıp, toplanamaz hale getirdikten sonra mızmızlanan - huysuzlaşan patrona; duygusundan emin olamayan, ne yapacağını, nasıl davranacağını bilemeyen ve kendini ifade edemeyen sevgiliye sahip olmak.
  • ayrılıktır.
  • (bkz: gerçek islam)
  • yurt dışı tecrübesi.

    ama öyle 2 haftalık geziler, 3 aylık dil okullarından bahsetmiyorum. gidip bizzat bir kültürü yaşamak, o milletin mutlulukarını ve sıkıntılarını paylaşmaktan bahsediyorum.

    ayrıca en az 1000 kilometre yakınında hiç bir aile ferdi olmamasından bahsediyorum. hatta dilini bilmediğin bir ülkede tutunmaya çalışmaktan bahsediyorum.

    bu bir insanı olgunlaştırmazsa, artık başka hiçbir şey olgunlaştıramaz heralde.
hesabın var mı? giriş yap