• zamanında 4 ay yatıp kalktigim evimdi. sene 2011. okul bitti. yurt hakkım doldu. işim yok. haliyle evim de yok. cekingen de biriyim. gidip hiçkimseye "sende kalabilir miyim?" diyemedim. bana kalacak bi yer lazim.
    en guvenli uyuyabilecek yerler:
    acil servisler
    24 saat acık olan itü kütüphanesi
    bir de havaalanları.

    ilk bir hafta şişli etfal'i denedim. zaten surekli bagırıs cagırıs oldugu için geceleri burada gecirmek cok zor oldu. ama bi gece uyuyamayıp dolanırken kapının onunde yana yıkıla 0rh+ kan arayan bi amcaya yardım ettim. kimse donup bakmıyor adama. herkes kendi canının derdine dusmus cunku. 15-16 yaslarında bir kızı var. kan onun için diyor. yarın ameliyata alınacak acil lazım gardaş diyor. 7 ünite lazım ben 1 ünite verebilirim. geri kalan nolacak diye düşünmeye başladı bu sefer de. yapacak bişey yok yalan soylicez dedim.
    155 arayıp kendimi polis cocugu gibi tanıttım. babama kan lazım. aklıma bi tek teskilat geldi bi anons gecseniz dedim. memur eyvallah diyip kapadı. 2 ekip otosu polis geldi yarim saate. 6 unite lazimdi simdi 9 unite var. yeter de artar. amca dualar tesekkurler etti bi visne suyu bi gofret aldi :) elinden geldigi kadariyla nazik aslinda anadolu insani.
    baktim gunes doguyor. benim problemim hala cozulmedi. kalacak yer bulmam lazim.
    havaalanlariyla ilgili bilgi almam lazim. sleepingattheairport.com gibi bi site var. baya faydali her seyi anlatiyolar. ben gerekli bilgileri aldim. ciktim yola. yine ilk hafta uyumaktan ziyade tum sorunlari listelemekle gecti.

    koltuklar asiri rahatsiz.
    gece saat 2-3 gibi polis kimlik kontrolu yapiyor.
    yine gece saat 4'te temizlik basliyor.
    havaalani icinde yemekler cok pahali.
    wifi-elektrik lazim.
    banyo da ayri bir sorun.

    uyumak icin en uygun yer dis hatlar. burada cok kolay karisiyosun diger yolcularin arasina. yanimda bir sirt cantam var. girer girermez yerden buldugum havayolu sirket etkilerini cantaya yapistirdim. sahte yolcuyum ben, goze batmamam lazim. gece polis gelmeden asagi kata starbucks'a iniyordum. starbucks en kor nokta. ıstersen saatlerce uyu. kimsenin umurunda degil. wifi ve elektirigi de buradan aliyordum. gunduzleri is ararken geceleri polisten kactigim yer oluyordu burasi. bir de ahbap edinmistim. mr. yusuf.
    siyahi bi abimizdi. 38 yasinda. usa'da ingilizce ogretmeni. musluman bir adam. yayimlamak istedigi bir de kitabi vardi. hristiyanlarin islama bakisi gibi bir seydi. o da ben gibi evsiz. bulgaristan'da cok iyi para veriyolarmis ingilizce ogretmenlerine oraya gidicem diyordu. dunyanin en pozitif adami falandi heralde.
    yemek sorununu metro cikisinda bulunan marketle hallediyordum. burasi havaalani icindeki yerlere gore inanilmaz ucuzdu. peynir-ekmek 1,5-2tl gibi birseydi. bu marketten ihtiyaclarimi karsiliyordum zaten kus kadar bi param var (400tl). dikkatli olmam lazimdi. arada bir hovardalik yapip arnavut cigerli aliyordum ama o da 4tl idi.
    banyo da buyuk sorun. bunu da esenler otogarında hallediyordum. ah esenler ah... istanbul'un cehennemidir bura bana gore. zemin katta soforlerin banyo yaptıgı leş gibi bi odalar var. 5 lira. burada kadın da pazarlıyorlar sanırım. gecenin bi vakti hiçbi kadının orada keyfi bulunmak isteyecegini sanmıyorum. işimi halledip (banyodan bahsediyorum) metroyla geri donuyodum.
    gunler geciyordu ben hala işsiz ve evsizim. bir de herkes bana aşina olmaya basladı. bana bi bahane lazımdı. okurken yaptıgım iş geldi aklıma. havaalanı transfer işi. bunun için organizasyon şirketinden takım elbise istedim. 3 tane kartona yabancı isimler yazdım (leia bloom, david colbert, shabnam hosseini) bir de sahte bir konuk listesi duzenledim. polis ya da guvenlik ne zaman beni gorse yine geceye kalmışsın diyip selam verir oldu. role de kaptırdım kendimi polisi yakaladım mı rotar yapan ucaklardan bahsediyordum.

    4ay boyle boyle geldi gecti. sonunda iş buldum. her seyi de o işi bulabilmek için yaptım. şimdi de global bir şirket için çalışıyorum. her sey yolunda. arada bir sadece o gunleri hatırlamak için hala havaalanına gidiyorum. bi peynir-ekmek alıp starbucks'a oturuyorum. insanları izliyorum.
    ne istiyosanız su hayattan yakasına yapısın, kavga edin. kibarlıktan anlamıyor bu dünya.
  • 3. havalimanı yapılırken imkansız gözüyle bakıldığı için siyasi çekişmeler de devam ettiğinden ulaştırma bakanlığı tarafından atatürk havalimanının kapasitesinin arttırılması uygun görülmüş ve c termiali yapılmıştır.
    şu 230. kapının da ötesine yepyeni bir terminal binası yapıldı, bu şekilde yeni havalimanı yapılsa da yapılmasa da burası baya iş görecekti. 2017 yazında açılacak ve kapasite uzun süre yetecek şekilde arttırılacaktı. sonra 15 temmuz patlamalar derken ihtiyaç düştü ve bu yeni gıcır gıcır dünya standartlarının çok üstünde olan bina kullanılamadan 3. havalimanına geçiş yapıldı ve devlet burası için tava çok ciddi miktar tazminat ödemek zarunda kaldı. sonradan anladık ki 3. havalimanı aslında 2. havalimanıymış ve yeşilköy atatürk havalimanı sadece kargo ve vip için kullanılır oldu. kargoyu da oyalıyorlaar yakında yeni meydana çekeceklerdi ama buraya da yeni gıcır gıcır mükemmel işleyişli bir kargo binası da yapılmıştı bari biraz kullanalım eskisin de öyle geçelim heralde dediler. orası ayrı bir konu.
    şehrin göbeğindeki bu meydanı kriz zamanında hastane yapma fikri imamoğlundan geldi ama tabi merkezi hükümet bunada kendince birşey katmalıydı. ve gittiler herkesin beklentisinin aksine hastaneyi olabilecek en saçma yere yaptılar çünkü onlara yakışan buydu. onların amacı üzüm yemek demek bağcıyı işkence ederek dövmek olduğudan pistin üstüne yaptılar. c terminali gibi içinde hiç kullanılmamış klimasından morguna koltuklarına tuvaletlerine odalarına camlarına duvarlarındaki el değmemiş boyasına kadar herşeyi çöp olarak terketmeye bıraktılar. bu insanlardan biirşey beklemeyi bırakalı zaten çok olduğu için şahsımı şaşırtmıyorlar ama dünyanın en borçlu ve sefil ülkesi sensin a haberde bunllar söylenmiyor olbilir ama sen bu boklu halinle gittin böyle tesisi çöpe attın. ve kendine yakışan bir taç olsun diye de kışın 50k ulaşan rüzgarlarda tek inebileceğin yer olan 2 pistin üstüne sıçtın.
    tebrikler. bravo.
  • şu anda inişe geçen bütün uçaklar bir anda inişi iptal etti. zeytinburnu'nda tam önümde arka arkaya üç uçağın inişi iptal ettiğini gördüm. hemen flight radar'a baktım ve evet şu anda inen hiçbir uçak yok ve hepsi turlamaya geçmiş. itiraf edeyim ki, böyle anlarda çok büyük heyecan duyuyorum. ne olduğunu çok merak ediyorum. inşallah ciddi bir şey yoktur. acaba bir wind shear ya da microburst durumu filan mı oldu? air crash investigation'dan öğrendiklerimle bu meseleyi yorumlayabilecek miyim? atatürk havalimanı'nın kapatılacağıyla alakalı haberlerin bu durumla bir alakası var mı? ilerleyen dakikalarda bunu göreceğiz. aha tekrar iniş rotasına dizilmeye başladılar. pencereden, yaklaşık 60 metre yükseklikten izliyorum. sizleri bilgilendireceğim. kars uçağı iptalden önce varşova uçağının arkasındaydı. çok dar bir tur çizdi kars uçağı, varşova'nın önüne geçti. tam bir ışıkta bir arabalık boşluğu değerlendirip tırım tırım en öne geçen taksici mantığı ya. ulan herif kaç km yoldan geliyor, dursana aq.

    edit: tamam her şey yolunda. bir anda trafik oluştu şimdi. iki dakika arayla uçak geçiyor. ulan kars uçağı. adam resmen ışıklı dönel kavşakta içten girip dıştakinin önüne geçti. en önce inen o oldu.
  • belki defalarca söylenmiştir ama avrupada eşi benzeri olmayan havalimanı. avrupada ki hava limanlarının %90'ı sabiha gökçenden dahi kötü hani atatürk ile kıyaslanamaz bile. böyle bir nimeti elimizin tersiyle itip kapatmak anca orta doğu çöplüğünün israf temelli yapısına yakışır... çok basit ve maliyeti yeni havalimanının belki onda biri bile etmeyecek eklemelerle hem eksik olduğu düşünülen ihtiyaç tamamlanırdı hem de çok övünülen yenilikler atatürk havalimanına da eklenirdi. yeni pist ek terminal için ahl'de yeterli alan vardı. yeni istanbul havalimanında bulunan otomatik pasaport geçiş sistemleri vs. gibi atla deve olmayan yenilikleri de atatürk havalimanına eklemek çok da zor olmasa gerek... olayın hava limanı olmadığını hepimiz biliyoruz zaten de insanın içi acıyor...
  • su an dış hatlardayım. hani okulun son günü hem mutlusundur ama aslında için de sakladığın bir burukluk vardır ya. işte çalışanların yüzü öyle. nice güzel anılarımı yad ettim. düşündüm de hep mutlu olmuşum giderken de gelirken de. nostalji olsun diye havalimanı otoparkına koymuştum aracı. ilk defa otoparkını bu kadar boş da görmüş oldum. bir varlık değilsin belki ama üzerinde taşıdığın isim yeter. uğurlar olsun, bu sefer sana el sallıyorum.
  • evime çok yakındı, uzağındakiler için bile ulaşımı her vasıtayla çok kolaydı, herkes gibi benim de anılarım vardı ama en çok yaz akşamları iniş izni bekleyen uçakları izlemeyi severdim. ruhu, kimliği olan bir mekandı. yeni havalimanı ebesinin örekesinde, aşırı rüzgarlı, kuşların göç yolu üzerinde bir bataklık zemin, ulaşımı çok zor ve pahalı. ulaşım için kısa vadede makul bir çözüm bulunması imkansız. yanlış yer seçiminden dolayı yaşanacak kepazelikler umarım hiçbir canlıda can kaybına sebep olmaz.

    ahl ile ilgili en çok ağrıma giden şey halka kapanıp kodamanlara hala açık oluşu. uzun vadede umudum ya tempelhof örneği gibi halka açık yeşil alan olarak kullanılması ya da atatürk adı geçince ağzından kanlı köpük çıkanlar alem-i bekaya intikal ettiğinde tekrar halkın kullanımına açılmak üzere muhafaza edilmesidir bu saatten sonra.

    edit: uçuşa kapatılan havalimanının rekreasyon alanı olarak kullanılması, tempelhofer feld

    edit 2: ahl'nin kapanmasıyla avrupa yakasından ankara'ya uçakla gitmenin hiçbir avantajı kalmamış, araçla ve otobüsle her türlü daha zahmetsiz ve kısa sürede gidilir. yolda kahvaltı filan da edersiniz.
  • eski havalimanidir.

    yeni havalimani icin ortak elestiri uzak olusu degil. ulasim olmayisidir. ya da cok zor olmasi diyelim.

    yukarida ki suserin saydigi havalimanlarinin hepsine rayli ulasim var.

    trafikte otobusle gidilmiyor. hele ki istanbul trafiginde mesai saatinde taksimden yola cikmak akil
    kari degil.

    ek olarak 1 ucak icin 10 otobus dolmasi gerekiyor. 10 motor, 60 teker donmesi, 10 sofor istihtam edilmesi...

    karbon ayak izi veya rayli sistem, sustainable development diye bir sey duymadan havalimani yapmak zor tabi bu devirde...
  • ilk olarak 1912 yılında askeri amaçla harbiye nazırı mahmut şevket paşa tarafından ayastefanos teyyare mektebi adıyla kuruldu.

    26 nisan 1912 sabahı ingiliz pilot gordon bell, "ordu" isimli r.e.p. uçağı ile ilk uçuşunu yaptı. bu uçuş kurmay yarbay süreyya ilmen'in başkanı olduğu tayyare komisyonu huzurunda yapıldı.

    26 nisan 1912 öğleden sonra yüzbaşı mehmet fesa evrensev'in deperdussin modeli "osmanlı" isimli tek kişilik uçakla yaptığı uçuş ilk türk pilotunun uçuşu olarak tarihe geçti. 26 nisan aynı zamanda pilotlar günü olarak kutlanır.

    ilk yurtiçi uçuşu 3 şubat 1933 tarihinde istanbul/ankara seferidir.

    ilk yurtiçi yolcu uçuşu 26 mayıs 1944 tarihinde istanbul/ankara seferidir.

    ilk yurdışı uçuşu 12 şubat 1947 tarihinde ankara/istanbul aktarmalı atina seferidir.

    1 ağustos 1953 tarihinda uluslararası havalimanı statüsü kazanmıştır.

    29 temmuz 1985 tarihinde atatürk havalimanı adını almıştır.

    son seferi 6 nisan 2019'da singapur'a yapılacaktır.
  • metroyla 3 durak sonra varıyordum, yeni yapılana git gidebilirsen. yok yenisi çok büyükmüş, çok teknolojikmiş, mimarisi şu-bu. en önemlisi ulaşım ama o daha yok. elde olan var ama onu kapadık. sizin yapacağınız işi ben...

    dünyada bu kadar kendi halkının zararına iş yapan bir devlet zor bulunur.
  • jfke taksi ucreti manhattandan sabit ucret, vergilerle beraber 50 dolar diye hatirliyorum. metro bileti 2.75 dolar oldugundan gayet uygun bir fiyat. ayrica uber, lyft gibi alternatif tasitlarla gun icinde daha ucuza gitme imkani da var, ogle saatinde 15 dolara gittigimi hatirliyorum. diger yandan 3 ayri metro hatti ile ortalama 1 saatte ulasilabiliyor. ayrica penn stationdan her yarim saat veya saat basi ekpres trenle 21 dakikada ulasilabiliyor. keko akplilerin yaptigi havalimanina gidebilmek ise 1 ucak bileti parasi ve orta mesafe avrupa ucusu kadar suruyor.
hesabın var mı? giriş yap