izhar
-
açığa vurma, belirtme.
-
(bkz: zuhur)
-
-
bir tecvid kaidesi.
şayet, cezimli nun veya tenvinli bir harften sonra, elif, ha, hı, ayın, ğayın, he harflerinden biri gelirse, önceki "n" sesi bilhassa belirtilerek okunur. -
bellekle ilgili bir kullanımı vardır: izhar/izhar belleği. terim olarak çağırma anlamına geliyor. kökeni yakında zuhur, daha uzaktan arapça zahara; parladı, ışıdı sözcüğü. bellek yetisi olarak izhar olmadan kaydedilen, depolanan bellek bilgileri söze dökülemiyor, gerektiğinde kullanılamamış kalıyor. bunlar insan zihninin bilişsel yetileri arasında gruplanıyor.
(bkz: zuhur), zahara, mazhar, müzaheret, müzahir, nevzuhur, tezahür, zahir, zevahir, zehra, zührevi -
açığa çıkarmak, gün yüzüne çıkarmak, belli etmek.
-
muhammed birgîvî hazretleri'nin nahiv üzerine yazdığı bir kitabıdır. bu kitap osmanlı devleti zamanında uzun seneler medreselerde arapça gramer kitabı okutulmuştur.
(bkz: birgivi)
(bkz: birgivi muhammed efendi) -
ifade, uygulama.
-
gavurcadaki "manifest" karşılığı bulabildiğim en yakın fiil.
-
iki sene önce başlıkta kendisiyle ilgili ilk ve tek entry'yi giren yazar arkadaş adının ilginç olduğunu söylemiş. ben de "bugün burada yemek yemiştim, dur bir şeyler yazayım, yazayım da ulan neydi eski adı?" diye düşündüm bir süre.* adamlar da bu sebeple isimlerini değiştirmiş ve pide deryası olmuşlar.
yediklerime gelirsem; karalahana çorbası normal, kuru fasulye fena değil ama beklediğimin biraz altında, pide de aynı, sütlaç güzeldi. masaların yarısı bankacıydı, o bölge için fena bir alternatif değil gibi.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap