• bodybuilder değilseniz en ufak bir ihtiyacınız yok karbonhidrata, o noktayı geçiyorum.

    sağlığına kilosuna dikkat eden standart insanlar hakkında konuşuyorum: karbonhidrata ihtiyacınız yok. yani bildiğiniz anlamda ihtiyacınız yok karbonhidrata. evet, bugüne kadar "karbonhidrat en önemli enerji kaynağıdır" diye çok affedersiniz siktiler sizi fakat gerçek esasında hiç de öyle değil. hatta "bono korbonhodrot lozom" deyip makarnaya pilava gömülüp beyni hamurlaşan tosbalara dönüşmeseydiniz size "biraz mantıklı olun; tarım şunun şurasında 10 bin yıldır var, onun öncesindeki 7 milyon yılda insanlar ne yiyordu?" diye sorardım ama öyle olmadığınız için ben söyleyeyim. hayvan yiyordu. ama bugün sizin yaptığınız gibi gidip 2 kilo tavuk kanadı gömmüyordu; hayvanın taşakları dahil tüm organlarını yiyordu. yani hayvansal yağlara vitaminlere minerallere ihtiyacı kalmıyordu. onun dışında buldukları yeşil kök bitkileri ve meyveleri de yediklerinde bugün sizin vitamin var diye yediğiniz tüm tahıl ürünlerindeki vitamini bu şekilde kullanabiliyorlardı ve başka hiçbir şeye ihtiyaçları kalmıyordu. yani sizin gibi günlük 800/900 gram karbonhidrat alıp obez olmuyordu şeker hastası olmuyordu kalp hastası olmuyordu kötü kolesterolü yükselmiyordu. o dönemin şartlarına göre iyi ve sağlıklı bir hayat yaşıyorlardı. ki bunu günlük 50/60 gram karbonhidratla yapıyordu ve bu karbonhidratı enerji için kullanmıyorlardı; sadece vücutta biriken toksini atmak için kullanıyorlardı. bu kadar.

    peki enerji nereden geliyordu? şuradan geliyordu: yedikleri hayvanın yağından geliyordu, belli bir oranda da proteinden geliyordu. şimdi aranızdan birkaç at kafalı "ama kaslar enerjiye çevrilirse kas kaybı yaşanır ölürsün" diye atlayacak biliyorum, fakat o öyle olmuyor. zira bu beslenmede asıl enerji kaynağı yağlardır. evet evet, hayvandan gelen yağlar ve sizin gibi şişkoların götünde göbeğinde bulunan yağlardır enerji kaynağı. siz bilmiyorsunuz fakat yağlar kanda/suda çözülebilen maddelerdir. peki yağlar kanda çözülünce ne oluyor? şu oluyor: ketonlar açığa çıkıyor. peki ketonler açığa çıkınca ne oluyor? ketonlar glukoza dönüşüyor. glukoz nedir? beynin ve tüm vücudun ihtiyacı olan enerji maddesi. e hani karbonhidratlar en önemli enerji kaynağımızdı, çok ihtiyacımız vardı? bakın işte, yağlar da dönüşüyor glukoza. üstelik sizde bol miktarda bulunan yağlar dönüşüyor enerjiye. zira ketonlar glukozu taklit edebilen cisimlerdir, bu da beynin ve vücudun ihtiyacı olan glukozun yağlardan karşılanabildiği anlamına gelmektedir. ki bu toplam 120/130 gram civarı bir miktardır. bu ne anlama geliyor peki? şu anlama geliyor: glukoz için karbonhidrat şart değil. zaten 120/130 gram glukoz için ayı gibi karbonhidrat tüketmenin ne gereği var anlamıyorum ben. biz pisboğazız ondan yiyoruz demiyorsunuz da... neyse.

    peki, şimdi bana "ya o dönemde yaşayan insanlar koca günü hayvan yiyerek geçiriyorlardı, karbonhidrat almıyorlardı. haliyle yağlanmıyorlardı da. peki bizim böyle bir durumumuz yok. biz ne yapacağız?" diyeceksiniz. çünkü siz sığırsınız, laf anlamıyorsunuz. ben daha az önce ne dedim size? dedim ki; o adamlar hayvandan gelen yağı keton cisimciklerine dönüştürüyor, onu da enerji olarak kullanıyordu. fakat sizin sınırsız yağ kaynağınız var. nedir bunlar? o koca göbeğinizdeki yağlar. evet evet, o yağlar. vücut aynı şekilde o yağları da ketonlara dönüştürüp ketonları da glukoza çevirebiliyor. çok şaşırdınız değil mi? halbuki 2 saattir bunu anlatıyorum size niye şaşırıyorsunuz anlamak mümkün değil. vücudunuz bu sistemde vücut yağlarınızı ketonlar vasıtasıyla enerjiye çevirip sürekli yağ yakmaya yönlendiriyor sizi. zaten bu yolla protein/kas kaybetmeden yağ yakıyorsunuz. beyin zaman zaman karbonhidrat yokluğunda proteini enerjiye çevirmeye çalışsa da, protein ve yağ ağırlıklı beslendiğiniz için bu da probleme neden olmuyor.

    gördüğünüz gibi; her şekilde kardasınız. hem karbonhidrat tüketmiyorsunuz hem şişmanlamıyorsunuz hem de var olan yağlarınızı enerji olarak kullanmak için yakıp kilo veriyorsunuz. sizin yapacağınız tek şey bol miktarda (günlük 100/120 gram civarı) protein tüketmek, bir o kadar sağlıklı yağ tüketmek ve vücutta oluşacak toksinlerin temizlenmesi için yeşil sebze tüketmek. bu kadar basit. ileri düzeyde mal değilseniz sizi anlamış kabul ediyorum.

    hülasa; öyle düşündüğünüz gibi "karbonhidrat olmazsa ölürüz olm biz" gibi bir durum yok. koca insanlık tarihi son 10 bin yılın dışında hiç tahıl kaynaklı karbonhidrat tüketmedi. tüketip de sizin gibi şişko olmadı şeker hastası olmadı kanserden ölmedi. onlar karbonhidratsız yaşadıysa siz de yaşarsınız herhalde, iki üç tane homo erectus kadar olamıyorsanız zaten boşuna yaşıyorsunuz demektir amk. neyse. tabii bu konunun bir yüzü. bir de "ya bunlar sağlıklı karbonhidratlar ama, bunları yememiz lazım" dediğiniz tahılların metabolizmanızı nasıl siktiği konusu var ki o bu konuya dahil değil. ona sonra gelmeyi düşünüyorum fakat önce bunu bi hazmedin. geçmiş olsun.
  • karbonhidrat dediğimiz gıda kolu tam bir iki ucu boklu değnektir arkadaşlar. zaten bak arkadaş anlatmış, temel aminoasit var, temel yağ var ama karbonhidrat yok.

    low carb diyetler insana çok güzel yağ yaktırır. neden vücudun ketozise girer. vücudun bünyesinde depo ettiği glikojenleri vs yakması ortalama 3 gün sürer ve 3 günden sonra yağların gram gram eksildiğini görürsün. çok kilo veremesen de inceldiğini hissedersin. proteinine dikkat edersen ve sporunu da ihmal etmezsen kas kitleni artırırsın. daha enerjik olursun, karnın sık acıkmaz. ağzın çişin aseton gibi kokar ama ona da alışılıyor. sakız makız çiğnersin.

    yalnız karbonhidratın, daha doğrusu, kompleks yani sağlıklı karbonhidratın insan vücuduna çok önemli bir katkısı var. lif! bu low carb diyet çokzel. ama bağsurun falan varsa gelsene filan diyemem. çünkü kabız oluyorsunuz. aman karbonhidrata abanalım, orda lif güzel falan dersek, o da olmuyor. neden çünkü karbonhidrat deyince sen gidip makarnaya, beyaz ekmeğe abanıyorsun. pilav falan yiyorsun. halbuse bunlarda lif yok çok. dolayısıyla yiyip kendini şişirdiğinle kalıyorsun. ama mesela bir yulaf, çavdar, arpa vs gibi şeylerin unları, ekmekleri, gevrekleri vs daha sağlıklı, daha lifli. çok istiyorum mesela tam arpa unu bulayım da ekmek yapayım ama yok. kimse arpa ekmeği yemiyor.

    bakın biri çok sağlıklıysa mesela at gibi herif deriz mesela. at gibi sağlıklı deriz. at ne yiyor? yulaf yiyor, arpa yiyor. sen de git mal gibi buğday ekmeği ye kepeğini mepeğini savutturup. karbonhidratsız olmaz diyorsan, atlara öykün kardeşim. sağlıklı karbonhidrat ara. liflisini ye. sebze filan ye.

    olay şurda da yatıyor aslında. temel karbonhidrat elbette de yok, ama bu karbonhidrat kaynaklarının içerdiği daha başka vitamin, mineral ve proteinler, besinsel lifler var. ve bunları alman gerekiyor. vitamini minareli takviyeyle, yahut bi portakalla elmayla vs gidermeye çalışırsın eyvallah. ama lif alayım, lifli besleneylim olayına girince, oraya tahıllar ve baklagiller girmek zorunda kalıyor.

    kısacası, yağ yakmak istiyorsanız protein ve yağ yiyin. (teyitli bilgi, 67 kilo verdim ben) ama dengeli ve sağlıklı beslenmek, sıçabilmek istiyorsanız, diyetinize at karbonhidratı ekleyin. bu da işe yarıyor. yine teyitli bilgi.
  • karbonhidratın bir güzel katkısı da, kakayı toplamasıdır. şöyle ki, low carb diyetlerde, dışkınız yağlı oluyor biraz, klozete filan yabışıyor. ama karbonhidrat ve lif olunca onu topluyor bi sifonda gidiyor fırçayla uğraşmıyorsun.

    kısacası, karbonhidratın sıçırtmaktan başka bi işlevi yok. şu lifi alabileceğim bi yol bişey bulsam ağzıma evime sokmam. ama kabızlık çok kötü lan. in bekunis we trust :(
  • insanlığın pek konuşulmayan, gündeme getirilmeyen düşmanlarından biri.

    dünyada, özellikle türkiye'de olması gerekenden kat kat fazla tüketildiği için her tarafta aşırı kilolarından dolayı psikolojisi bozuk, karşı cinsten yana tatminsiz insanlar geziyor. bir ton sağlık sorunu da cabası.

    en ufak şişko olduğunuzu düşünüyorsanız hayatınızdaki tüm karbonhidratları etle değiştirin. bir tabak etle ekmek yerine ekmeksiz iki tabak et yemeye çalışın. patates yerine az yağda kızarmış et ve bol marul salata yiyin. haftalar içinde kaybettğiniz kilo miktarına inanamayacaksınız.

    kulağa abartı gelebilir ama devletlerin aynı sigara tüketiminde olduğu gibi karbonhidrat tüketimide de caydırıcı politikalar uygulaması gerekiyor. küçük yaşta zararlarının anlatılması gerekiyor. abd zaten mecburen yapmaya başladı halkı iyice şişkolaştığı için.

    kaldırın o ekmeği sofradan. inananın hiç gereği yok.
  • protein ve yağlardan önce çalı çırpıdan hemen sonra yakılır.
  • tüm kötülüklerin anası.
  • türkiyedeki bazı hasta ruhlu doktor bozuntularının düşman ilan ettiği besin kaynağıdır. karbonhidrat proteinle birlikte oransal alınmalıdır. alınmadığı takdirde dişlerinizi ve saçlarınızı elinize alırsınız. hızlı kilo verme uğruna sağlığınızdan olmayın.
  • 1 grami 3 gram kadar su tutan besin ogesi. o yuzden 100 gram cikolata veya 3 dilim ekmek yedikten sonra uhuhu 15 kilo almisim diye kederlenmeyin cunku glikojen karacigerde, kaslarda depolaniyo ve sindirilmek icin suya ihtiyac duyuyomus. bu da vucudumuzun el altinda hemen kullanabilecegi enerji kaynagi demek. dusuk karbonhidratli diyete baslayan insanlarin ilk gunlerde 2-3 kilo kaybetmesinin temel sebebi glikojen depolarinin bosalmasiyla tutulan suyun, odemin de saliverilmesinden kaynakli.
  • ekşi şeylerde gördüğüm yazıya istinaden bu yazıyı yazma gereği duydum çünkü baya bir hatalı bilgi okudum kendimce bir kısmını düzeltmek gerektiğini düşünüyorum.zira bu yazı o kadar zararlı ki biri bu yazıya inanıp sağlığına çok ciddi zararlar verebilir.

    öncelikle karbonhidrat ismi karbon atomu ve hidrat(su)molekülü birleşmesi anlamındadır ve kapalı formülü bir karbon atomu ve bir su atomudur.karbonhidratlar sınıfı ise bu kapalı formülün katlarıdır.yani n(ch2o).6 karbonlular 6(ch2o) şeklinde yazılır.ayrıca bu şekilde 4 -5-6-7 karbonlu olmalarına ve bunların açık formül farklılıklarına göre de isimleri değişir
    yazıdaki yanlışlara gelirsek bir kere ilkel atalarımız etoburdan çok leşçi idi ve doğada bulabildikleri tüm karbonhidratı süpürüyorlardı çünkü beynin en önemli ,eritrositlerin ise tek yakıtı (kan hücrelerinin, siz alyuvar olarakda biliyor olabilirsiniz)glukozdur.beyin kan şekeri bir anda olmamak şartıyla yavaş yavaş düşerse keton cisimlerini yakabilir ama eritrositler asla ketonları kullanamadığı için ölürler.
    homo cinsi olarak glukozu vücudumuza almak zorundayız çünkü biz bitki olmadığımız için bu karbonhidratı üretemeyiz yazıda okuduğum kadarıyla yağlardan keton sentezi sonrasında karbonhidrat oluşacağını düşünmek saçma olur çünkü insan türünde ketonlardan oluşan asetil koa yı tekrardan pirüvat yapıp glukoz bu sentezletecek bir enzim bulunmuyor.yani 2 karbonlu asetil koa krebs siklusuna girdiği anda 2 carbonu da işaretlersek ikisininde yolakta 2 adet co2 olarak çıktığını görürüz.peki yazıda olduğu gibi biz etoburda olsak leşçide olsak etten karbonhidrat alamadığımız ve yağları da karbonhidratlara çeviremediğimize göre biz bu glukozu nasıl elde ediyorduk derseniz.korkmayın insan cinsi olarak bitki köklerindeki nişastadan sütteki laktozdan ve meyvelerdeki fruktozdan glukoz sentezi yapabiliyoruz.

    yani karbonhidrat zararlı değil son derece yararlı yaşam için olmazsa olmaz bir besindir.bu yüzden ilkel atalarımız bulabildikleri tüm karbonhidratı alıp beyinlerinin gelişimi ve hayatlarının devamı için kullanmışlardır.zararlı olan ise meyve şekeri olan fruktozdur.

    kilo yapanda aynı şekilde mevye içlerindeki şekerlerdir yani fruktoz glukoz yok iken çok güzel bir glukoz kaynağı olmakla beraber beraber alındıklarında ölümcül olabilir.eğer isterseniz bir günde meyve şekerinin nasıl obezite ve diyabete sebep olduğu ile ilgili bir yazı da yazabilirim
  • öcü değildir. öcü olanlar işlenmiş gıdalar ve rafine şekerdir. karbonhidratlar da biz insanlar için hayati öneme sahip maddelerdir, önemli olan bu karbonhidratların nereden alındığıdır.

    beyaz rafine şeker, hazır işlenmiş gıdalar, ekmek ve diğer tahıl kökenli yiyeceklerin yenmemesi gerektiği üzerine bilim dünyasının çoğu hemfikir. ancak yine de karbonhidrat bizim için önemli bir besin kaynağı. peki bunu nereden mi karşılayacağız?

    meyve, sebze ve fındık gibi çerezlerden. evet. olay bu kadar basit. doğa bize her şeyi yeterli miktarda vermiş, biz ise buğdayı alıp, şeker pancarını alıp, meyveleri alıp işleyip saf şekere dönüştürüp kendi neslimizin sonunu getiriyoruz.

    meyve suyu içmeyeceksin, meyvenin kendisini yiyeceksin.
hesabın var mı? giriş yap