• bu dangalağı sözlüğe yazar olarak musallat edenlerin allah bin belasını versin!
  • ünlü sanatçıların bulunduğu yer sanıyorum yalıköy. yoksa kastura'da (evet biz saray'lılar böyle diyoruz.) bir ara motel, bir ara jandarma, şimdi ise harabe olan kumsalın ortasına inşa edilmiş kazuletten başka yapı bulunmaz.

    bulunur esasında ama tekirdağ-kırklareli sınırı olan derenin karşı kıyısındadır. orası kırklareli orman işletmesi lojmanları olduğundan biz tekirdağlılar pek sallamayız...

    yalan;

    uzun yıllar 4-5 aile 3 yaz ayı boyunca çadırlar kurup, tatilimizi burada geçirirdik. duş almak için kabinler, yemek pişirmek için fırınlar, eşya koymak için dolaplar falan derken medeniyeti baştan yaratırdık sanki anasını satayım.
    medeniyeti baştan yaratmak derken, burada yemekleri babalar yapar; (her allahın günü de servisle 40 kilometre yol yapıp işe gitmeye de üşenmezler) anneler gündüzleri çocukları güder, geceleri jeneratör kapatılınca lüks lamba eşliğinde okey oynarlardı.

    biz saf sabiler ise gündüz acıktığımızı anlamayacak kadar, hatta buruşuncaya kadar, ve dahi anneler kumsalda görününceye kadar deniz kenarında tepinir; akşamları da kıçı kırık çay bahçesinde özellikle "beyaz şişede fruko" (gustoya bak pezevenklerde hele)(tadı yeşil şişedekinden farklı oolm) içer, disko ambiyansı yaşardık. gece de anaların göz devirmelerine, burmalarına (trakya'da çimdik atılmaz burulur)(et burmak) aldırmaksızın kah ateş başında rakı içen babalara, kah okey taşı şaklatan analara musallat olarak bir köşede sızardık...

    yüzmeyi burada öğrendim, ilk yunusu burada gördüm, ilk balığı burada tuttum, seyyal taner'in kucağına oturdum, jale'nin klip çekimini izledim,(gerçekten bak... virgülle bağlayınca fantastik oldu biraz ama...) iğrenç ama ilk ölüyü bile burada gördüm (her hafta sonu istanbuldan insan akar, uyarılara aldırmaksızın, dalgalara bakmaksızın içip içip denize girer canlarına kast ederlerdi. maalesef)

    yalan... kısmına geri dönelim. çok kıskandım oğlum ben o derenin karşısındaki evleri. çocukken miami gibi birşeydi kastura... biz kıytırık çadırlarda kalırdık, bunlar gayet sevimli bungalowlarda. o gün bugündür kırklareli'li sevmiyorum ben. (yok be severim)
  • cagdas yunanca da kale anlamına gelmektedir.
  • başarısız troll, çok yakında leyla olur.
  • saçma sapan bir yer.
    gitmeyin, kimseye tavsiye etmeyin.
  • tekirdağ/saray ilçesine bağlı mesire ve kamp alanı. diğer adı (bkz: çamlıköy) dür. en son sanırım 2000 yılında, lise gezisi ile gitmiştim. o zamanlar tertemiz kumsalı, eli yüzü düzgün kampçıları vardı. ancak bugün gittiğimde hüsrana uğradım. sanırım bayram da olması sebebiyle aşırı kalabalıktı. insan portföyü ise tam bir rezillikti. sanki büyük bir çingene kabilesi yerleşmiş gibiydi. kumsal pislik içinde, şişeden, karpuz kapuğuna herşey mevcuttu. en son plajdan çıkınca ayaklarımı ayak çeşmesinde yıkayayım dedim, ben ayağımı yıkarken yandaki çeşmede bulaşık yıkayan kadınlar vardı ve ayağımdan seken sular bulaşıklarına gidiyordu. kendimi hindistan ya da pakistan'a gitmiş gibi hissettim. bu hissiyata nedense bu günlerde çok kapılıyorum.
    malum karadeniz olduğu için çok tehlikeli bir yer. güvenli alan dışında yüzenleri cankurtaranlar uyarmaya çalışıyor ama adamlar cankurtaranla laf kavgası ediyordu. ben olsam bırakır, ne haliniz varsa görün, buğulup geberin amk der giderdim. bugün de ülkem adına utandım çok şükür.
    hakikaten bize doğa fazla amk. yapın santralleri, hesleri bok içinde yaşayalım. biz buna layığız.
    bu arada girişte 21 tl alıyorlar. haram zıkkım olsun.
  • aklını iq'sunun yüksek olduğu iddiasını sürekli dile getirmekle bozmuş yeni yazar.
  • kumsalında "tehlike altındaki türler"den birisi sayılan kum zambaklarının doğal olarak yetiştiği yer. eylül ayı dolaylarında açıp yoğun kokularıyla doldururlar havayı. lütfen koklayıp dokunmakla yetininiz, koparmayınz veya sökmeyiniz.

    (burada bulunan telefon kulubesinde yazan bir yazıya göre de tüm görüşmeler uydu aracılığıyla yapıldığından il -tekirdağ- içi görüşme yapacak olsanız bile alan kodunu tuşlamanız gerkmekteymiş)

    (kıyıdan biraz açıkta gibi görünen büyükçe kayalığa da kendine çok güvenenler dışında kimsenin yüzmeye kalkmaması isteniyor bir de, karadeniz'in azizliğine uğramamak adına)
  • hafta içi ziyaretlerin de öyle sakin ve huzurludur ki günün bitmesini istemezsiniz sahilde yapacağınız yürüyüşün keyfi ayrı bir tad balta girmemiş (abartmıyorum yürümek bile zor) ormanlarını keşfe kalkmak ayrı bir zevk verir. istanbul a yakın olması ayrı bir avantajı olsa bile nedense turlar genelde tercih etmez ki ziyaretçileri pazar günleri kendi imkanları ile gelen istanbul da oturan insanlardır. bu yüzden pazarı kesinlikle tavsiye etmem ama bir bahar yada yazın bir hafta içi hadi olmadı cumartesi alınan zevk maksimum seviyededir. sözlük de bu yazıyı okuyup da gidenlerin bana teşekkür mesajları atacağı da garantidir.

    bahsi geçen yerde pansiyon yada yerel bir maddi kazanç sağlanmıyacağı için aklınıza reklam gelmesin.
  • çok güzel bir tatil alanı…

    deniz, sahil, orman…
    her şey çok güzel, çok hoş ama bir de biraz bakımlı olsa!
    sahil pis, bakan yok! orman pis, bakan yok! her yer pis, bakan yok!
    abartmıyorum, abartmamaya çalışıyorum.

    giriş ücretli! fazla bir para değil belki, ama verilen ücrete mukabil insan biraz hizmet ve temizlik görmek ister! ama hak getire! o halde, verdiğimiz paralarla ne yapıyorsunuz? (…)

    üfff! boş işler işte ya! desem bir, demesem bir! neyse.

    hafta sonları çok kalabalık!
    kalabalık, daha çok bakım demek! ama yok!

    şunu da belirtmeli: insanımız da çok pis! maalesef. bakım olsun, temizlik olsun, sorumlular çalışsın; ama biz de biraz “insan” olalım lütfen! tanık olduğum bazı şeyler var, vallahi anlatmaya utanır, hatta tiksinirim! onun için geçiyorum.

    son olarak, buranın diğer bir güzel tarafı orman içinde denizden ayrı bir de gölü olması. çok güzel, ama maalesef pis!

    pis, pis, pis!
    bizim pisliğimiz işte!
    biz pisiz!
    pisiz biz!
    pis!
hesabın var mı? giriş yap