• kesinlikle üniversiteye kapağı atma amacıyla seçilmemesi gereken aksi takdirde insanı hayatından bezdirecek bir süreci başlatabilecek bölümdür.

    zor olması nedeniyle pek tercih edilmez. girmesi kolay çıkması ise olabildiğince zordur.

    ancak bu bölümü hakkıyla bitirenlerin epey donanımlı olduğunu söylemeye gerek dahi yoktur. latince ve eski yunancaya tam anlamıyla hakim birisi bu dillerle daha önce hiç alakadar olmamış birisine göre çok daha hızlı bir şekilde herhangi bir batı dilinde iyi bir seviyeye gelebilir.

    ayrıca bölüm kişiye batı felsefesi ve medeniyetinin incelikleri ile oturduğu temeller üzerine çok geniş bir genel kültür bilgisi kazandırır. kısacası bölümü bitirenler artık batı medeniyetini çok daha farklı bakış açılarından yorumlamaya ve görmeye vakıf olurlar.
  • 4 senede mezun olanlarin alkislandigi, epey zor bir bolum. eski yunanca derslerini ilk iki sene alma zorunlulugu ve bu derslerin okuz gibi kredisi olmasi not ortalamasini guzelce dusurur.
  • x-hangi bölüm?
    y-latin dili ve edebiyati
    x-hadi yaa latin danslari da ögretiyorlar mi? hhahahaha
    gibi hakkaten garip diyaloglarla karsilasmis oldugum icin hala "herkes su bölümün tozunu bir kez yutsa sirtimiz yere gelmezdi" diye düsündügüm, hayatimin sonuna kadar koridorlarinda hapsolmakla cezalandirilsam, ceza kelimesine türlü yeni anlamlar katacagimdan süphe ettirmeyen, degismek mi baskalasmak mi diye sorsalar, kapisini parmakla gosterecegim, sevmekten kendimi almayacagim yuva*
  • 4 sene okuduktan sonra,yeni cikan latince eserlerin olmamasiyla,latincenin olu bir dil olmasiyla,e haliyle ticari yazismalarinda bu dille yapilmamasi ile parasiz kalinabilecek, lisans programi...tabii karizmasi olmasi itibari ile taa bbclere girip (tabii ingilizcede ogrencenis) is bulabilirsiniz.. (bkz: can yucel)
  • ankara üniversitesi dil ve tarih coğ. fak. ta da olan , hiç de öle 'daha cok gecim derdi olmayan hatunlarin sirf spor olsun maksadiyla girdigi bolum' olmadığını düşündüğüm, 4 senede bitirenine çoook nadir rastlanılan, eski yunancayla kardeş bölüm.. kendi bölümüm, gurur duyduğum bölüm ama 5 senedir ıkındığım bölümdür. eskiden dil tarihte tüm bölümlere zorunlu latince dersi verilirmiş,bu bölümün gerekliliği oradan kalmış denir ama klasik kültür içinde boğulduğunuz bölümdür... mitoloji, destanlar,roma tarihi,platon gibi dersleri var... dersten kaldığınızda kredi açığınızı kapamak için diğer bölümlerden kallavi kredi alıp,gereksiz bilgiler ansiklopedisi kvamına geldiğiniz bölümdür. birbirinden çok farklı ve değerli insanların olduğu, bu sene attıkları kocaman bir adımla (bkz: andros güzeli) klasik kültür ayrıcalığını yaşamaya ve yaşatmaya çalışan insanların toplandığı yer.. 2 senedir bahar dönemi sonunda klasik yunan günü yaparlar ki (klasik/yeni)yunan yemeklerini tadma, toga ve khitonla gezme ya da gezenleri görme, roma eserleri sergisini ve/veya klasik yunan ya da roma oyunlarını izleme olanağı bulursunuz. duyarsanız kaçırmayın..
  • (#60899187)

    (#60899187)

    bilmediğiniz için atıp tutan yazardır @alister caesar'ın pompeius ile savaşını augustus olarak izleyebilecek denli roma tarihine yabancıdır. kendisini tanırım. okulu bırakmıştır. çünkü bütün derslerden kalmıştır. kuvvetle muhtemel okul birinciliğini de, tıpkı roma tarihinde olduğu gibi, rüyalarında kurgulamış olmalıdır. latince'de 2 milyonu aşkın kelime vardır, her bir fiilin, kelimenin birden çok anlamı ve oluşturduğu öbekler vardır ve hepsi eserlerde itina ile kullanılır. hemen örnek vereyim; mesela habeo fiili. bugün kullandığınız have, b harfinin ortaçağda v harfine dönüşmesiyle ingilizce'de habeo'nun yaşamaya devam etmekte olan biçimidir. habeo'ya sahip olamak der geçerseniz mıçarsanız. kendisi değer genitivusu alınca değer vermek anlamına gelir eğer çift accusativus alırsa varsaymak, telakki anlamlarına gelmektedir. tutmak anlamı da vardır, teneo ile aynı tutmak değildir ama. elinde bulundurmaya devam etmek anlamını barındırır habeo, teneo fiilinde ise dokunsal bir tutma eylemi söz konusudur ve böyle yüzlerce fiil yüzlerce anlam düşünün. dilin disiplinine de hemen örnek vermek isterim: mesela "kimse beni anlamıyor" diyelim. latince'de bunu birçok şekilde ifade edebiliriz; türkçe'deki gibi aktif bir şekilde "nihil me intellegit" diyebiliriz. ama türkçe'de "kimse tarafından anlaşılmıyorum" diye bir ifade kullanmayız ama buna karşın latince'de "non intellegor ulli" cümlesi, tam da bu anlama gelir (bknz. ovidius). bu pasif kullanım da türkçe'ye "hiç kimse beni anlamıyor" diye çevrilirse doğrudur ama şu iki cümlenin farkını iyi bir klasik filolog bilir ve özenli bir şekilde çeviride anlamını verir. "kimse beni anlamıyor" ifadesinde özne kimsedir bu da şu anlama gelir nesne olan ben yalnız kalmaktan yakınmaktadır. buradaki ben nesnesi anlaşılmamasını umursamakla beraber fikrinin ya da düşüncesinin çoğunluğun gölgesinde kalmasından yakınmaktadır. biz türkçe'de "kimse tarafından anlaşılmıyorum" gibi pasif ifadeli cümleler kullanmayız, latince'de ise gerundivum, participium vb. yapılarla da kurulabilen pasif cümlelerle haddinden fazla karşılaşılır. bunu aktif çevirirseniz "kimse tarafından anlaşılmıyorum" ifadesindeki söz konusu gizli özne "ego"yu veremezsiniz. çünkü bu kurulumda hem ben ifadesi güçlüdür hem kişi kendi fikri ya da görüşü neyse arkasındadır hem de kimse "ben" kadar önemli olamazdır ve türkçe'de ön planda olan bu güçlü benlik vurgusunu latince gibi vermek zordur. belki "kimsenin anlamadığı/anlayamadığı biriyim" ( "anlaşılmayan biriyim" de güzel olabilir) gibi ifadeleri metnin akışı içerisinde harmanlayarak kullanabilirsiniz. ama latince öğrenmek istiyorsanız, önce anadilinize hakim olmalısınız. latince bilen biri yarım yamalak, sosyal medya fenomeni lugatıyla bırakın konuşmayı (bknz:alister) kendini ifade etme sanatı icracısı haline gelmiştir. çünkü latince'deki bu sözcük bolluğu, toplumun düşünmesinden, bilgi birikiminden ve her yeni bilimsel gelişmeyi kendi dillerine adapte etme çalışkanlıklarından ileri gelir. bu da latince öğrenen bir insanı düşünmeye, anlamaya zorlar. entelektüel görünme gibi yüzeysel isteklerden sizleri alıkoyar. demem şu ki bu başlık altında çok faso fiso bilgi varmış. ayrıca size bir gerçek kesit anlatayım: alister zorunlu latince dersi alan batı dillerine (fransızca, italyanca vb.) para karşılığı sınavlarda kopya veriyormuş. verdiği kopyalar nedeniyle düşük alan şahıslar buna para vermeyince gidip parasını vermeyen bu öğrencileri bölümdeki hocalara şikayet etmiş. kendisi adeta fıkralardaki temel karakteridir.
  • ikinci üniversite olarak girip, 2007'de bölüm birincisi bitirdiğim sevgili bölümümdür (istanbul üni). ingilizceden başka dil bilmiyorsanız okuması kolay değildir, latince de, yunanca da zor diller. almanca biliyorsanız klasik yunancaya 3-0 önde başlarsınız. latince'de ise sözcükler italyancaya, gramer ise rusçaya benzer. bölümün batı kültürü olarak size katkısı da ölçüsüzdür.
  • adının yunan dili ve edebiyatı ile birleşip klasik filoloji olması gereken bölümdür. ankara üniversitesi dtcf için konuşuyorum tabii. latin dili ve edebiyatı ile (eski) yunan dili ve edebiyatı bir arada her iki bölüm de diğerinin "aynısının tıpkısının" derslerini son sınıfa kadar almak zorunda olduğu bölüm. yani yok aslında latince ve eski yunancanın birbirinden farkı ama biz yunanca okuyoruz gibi şakalaşmalara rastlayacağınız bölümlerden oluşmuş, adları ayrı kendi tek bölümdür. iki bölüm derslerini aynı sınıfta işler aynı zamanda. tek yumurta ikizi gibiler anlayacağınız.
    önümüzdeki yıl tercih yapacak öğrencilerin dikkatine: dtcf'de sadece "yunan dili ve edebiyatı" adıyla geçen bölüm eski(antik) dillere, oysa "çağdaş yunanca" batı dillerine dahildir. yani birinci söylediğimi yazarsanız latince bölümünü de okuyacaksınız demektir ki, bu çok zahmetli bir iştir. aman deyim! antik dünyaya merakınız yoksa boşuna yorulmayın, moralinizi bozmayın, hatta gelip hocaların moralini de bozmayın.
    misal ben antik yunanca hevesiyle gittim, niye latince öğreniyorum kieee? diye sürekli çemkiriyorum. sonunda önce latinceyi sonra komple bölümü bırakma noktasına geldim. ama ben çağdaş yunancaya gidebilecek puana sahiptim. ona rağmen...

    edit:önümüzdeki dönem yani 2014-2015'ten itibaren sistem değişecek, iki bölümün ders yükü kendi alanına yönelik olacakmış deniyor. siz yine de araştırın, derim.
  • istanbul üniversitesi nde bedia demiriş hocamızın 1. ve 2. sınıfların lartince gramer derslerine, çiğdem menzilcioğlu nun latince gramer alıştırmaları dersine, girdikleri bölümdür. klasik filoloji nin gözbebeğidir. ki kardeşi de aynen öyledir. ayrıca dönem dönem roma edebiyatı incelenirken, öğrencilere konu anlattırma gibi bir eylem de söz konusudur ki, en azından bir konuyu bilsin vize ve final dönemi ameleleri deyu. diğerleri için aşna fişnadır konular.

    yabancı dil puanıyla öğrenci alır. giriş zordur. her sene birazcık daha artar minimum öğrenci alış puanı. eski yunan dili öğrencilerinin çoğu tembel, latin dili öğrencileri ise daha yüksek puanla geldiklerinden daha bir hiperaktiftirler. ben de öyleyimdir. * öyleyizdir.

    edit: koca sene boyunca bir kez olsun çiğdem dürüşken hocaya denk gelmemiş olmak bir tesadüftür. evet öyledir.
hesabın var mı? giriş yap