• (bkz: boku yedin)
  • (bkz: dokunan yanar)
  • ne yemesi ne de geri ödemesi tatlı olmayan kredidir.
  • en büyük tefecinin devlet olduğunun açık ispatıdır.
  • üniversiteye 1999 yılında giriş yaptım, ama o yıl başvuru tarihlerini kaçırdığım için kredi ve yurtlar kurumu'nun harç ve öğrenim kredisi bursuna başvuramamıştım. bir yıl hazırlıkta okuduktan sonra bölüme başladığım yıl başvuru yaptım ve okulum bitene kadar hem harç kredisi hem de öğrenim kredisi aldım. okulum bittiğinde toplam 7 milyara yakın borcum vardı ve bunu iki yıl içinde ödemem gerekiyordu. hazırlık, okulu dondurma ve uzatma sürelerini de hesaba katarsanız okulu 2006'da bitirdim.

    uzattığım için son yıl kredi alamadığımdan ödemeler 2006'nin aralık ayında başlamıştı bile. üç ayda bir kendilerine 382 lira yatırmam gerekiyordu. o yıl askere gittiğim için ödemedim ve borçları da ertelettim. askerden döndükten sonra uzun bir süre iş bulamadığım için ödemeleri ne yazık ki yapamadım. 2008'in ortalarına doğru artık rüyalarıma girmeye başlayınca, bu işe bir el atayım dediğim.

    tek odalı bir pansiyonda kaldığım üç ay boyunca yaptığım işlerden kazandığım paraları kredi yurtlar kurumu'na yatırdım. kısa film çekmek için aldığım kameramı satıp o parayı da borcumu ödemek için kullandım. 2009'un başına geldiğimde borcumu neredeyse yarılamıştım, ancak bu kez da işlerim çok kötü gidiyordu. bir türlü düzenimi toparlayamadığım için yaklaşık 1 buçuk yıl boyunca hiçbir şey ödeyemedim. hâliyle biriken faizler, daha önceki ödemeleri de neredeyse tüketti.

    2009'un sonlarında yeniden iş bulup ödemelere tekrar başlamak istedim, ancak o paraları işsiz kaldığım önceki süreçte edindiğim borçları karşılamak için kullandım. arada bir çok nadir olarak para yatırarak en azından katkı kredimi (hariç) bitirebildim. bir yıl boyunca yine elime geçen fazladan tüm parayı öğrenim kredisi borcuma karşılık yatırdım. ne varsa. geriye kalan 1000 liralık borcumu da ağır ağır öderim diyordum ki 2010'un sanırım sonlarına doğru borcum vergi dairesine aktarıldı ve icrayla alınacağı söylendi.

    annemlerin ankara'daki ev adresine vergi dairesiyle ilgili bir tebliğ gelince, 2011 başlarında vergi dairesine gittim ve bana, borçlarımı yapılandıracaklarını söylediler. yarım gün boyunca vergi dairesinde boğuşunca, benim işimin ankara'dan halledilmesi gerektiği söylendi. yapılandırma hakkının bitmesine iki gün varken kalktım ankara'ya gittim, ulus'taki vergi dairesinde bir yarım gün daha harcayarak borcumu taksitlendirdim.

    2011'in mayısı geldiğinde artık faizleri de inceltilmiş haliyle 500 liralık bir borcum vardı. bunu da iki ayda bir 20 liralık taksitlere paylaştırmıştım. 2011'in sonuna doğru, iki ayda bir 20 lira ödemek zorunda olduğumu sürekli unuttuğum için, ilk iki taksidi hep geç yatırdım. üçüncü taksidi yatırmaya çalışırken sistem bana "sözleşmemin iptal olduğunu, vergi dairesiyle konuşmam gerektiğini" söyledi.

    kalktım bir kez daha ankara'ya gittim. "ben bu borcu artık hepten yatırmak istiyorum," deyip yine biriktirdiğim parayı çıkardım, ancak oradaki adam, ilk iki taksidi yatırdıysam beklememi söyledi. "bu ay sonunda bir kez daha af çıkacak ve tekrar yapılandırılacak," dedi. bekledim ve o ay sonunda borcum bir kez daha yapılandırıldı.

    kalan 400 liralık borcumun tüm taksitlerini ekrandan seçtim, arkadaşımın kredi kartı numarasını verip, "al ulan hepsini, al kitapsız, al bütün hepsini de git, düş yakamdan, ömrümü yedin," diyerek bütün borçlarımı ödedim. sene 2012 ay şubat.

    2000'in eylül ayında başlayan maceram 2012'nin şubat ayında sona erdi. fiilen tüm borçlarımın bitmesi ise 2014'ü bulacak, ama ben artık taksitlerle uğraşmayacağım. zamanı geldiğinde kredi kartından çekilecek. ben kredi ve yurtlar kurumu'ndan üç ayda bir aldığım öğrenim kredisinden, onları ödemek için didindiğim 6 yıl boyunca çektiğim zahmete değecek bir kolaylık elde etmiş miydim? hayatımı o dönem, 6 yıl beni çileden çıkarttığı oranda kolaylaştırmış mıydı? elbette hayır.

    kredi ve yurtlar kurumunun bu yaptığının kanunda yeri var: orantısız şiddet kullanımı. ben yandım, çocuklar yanmasın. kimse bu krediye başvurup, adidas ayakkabı alırım diye düşünmesin. koştuğunuzdan daha fazlasını yorulursunuz. benden söylemesi. hadi kendinize iyi bakın.
  • ikinci anadal öğrencisi olduğunuz ve 4 senelik bölümünüzü bitirdiğiniz halde 1 sene daha ikinci anadal derslerini tamamlamanız gerektiğini söylersiniz ve yönetmelik beyin kıvrımlarınızı ütüleyecek bir düz mantıkla " sene uzattığın için bursun kesilir" der. geri ödemesini yaptığınız ve bir senenin uzatma değil, farklı bir bölümü tamamlama amacı ile olduğunu anlatmaya çalıştığınız dilekçeler kapıdan geri döner. ayrıca yurtkur'da çözümler tükenmez, memurları dalga geçecekleri olasılıksız(!) bir istek buldukları için fırsatı hiç kaçırmadan "madem o kadar başarılısın herşeyi devletten bekleme, git üniversitene başvur sana burs versin anadal programını açan onlar, okuyan sensin" der.
    öğrenim kredisi yalnızca sizin üniversite hayatınızda ailenize maddi anlamda destek çıkmaz, gerektiği yerde yüze su serper, kendine gel, beyin bedava diye başarılı olabiliyorsan yaşamak için o beyni sat ve kafasız olarak devam et gibi minik uyarılarda da bulunur. güzeldir, hayatı öğretir.
  • beklenen gün geldi çattı, ödeme planının olduğu tek sayfalık idam fermanı posta kutumdaydı. açtım baktım ödenecek miktar 18 bin küsür, 7 bin lira faiz, çok param olsun bu kredi işine el atacağım, bu kadar yüksek faiz veren, bu kadar kar getiren bir sistem yok, %5 indirim yaparım gençlere, devlet yerine bana borçlansınlar. ayrıca üniversiteye gidecek arkadaşlar tercih formundaki her kutuyu karalamayın, karalamadan önce neymiş bu öğrenim kredisi araştıralım diye geldiyseniz bir de şuna göz atın: (bkz: #27501187)
  • pardon da, olur da öğrenim kredisi affedilirse öyle hesabı sikerim ben. hayata eksi başlamayalım diye, 4-5 sene çalışıp götümüzü yırttık, biz çalışırken millet öğrenim kredisini çatır çatır aldı, biraya yatırdı.

    affedilecekse almayanlara 14 bin lira ödensin.

    ekleme: yahu bir sürü mesaj falan atmışsınız, 'bazı orospu çocukları...' temalı gerzek entry'ler girmişsiniz. 'ama daha onyedi yaşındaydım aleleyo' demek yerine, oturur hesaplarsınız. çok net hatırlıyorum, aldım önüme kağıdı, faiz hesabını lisede öğrendik di mi hepimiz, baktım faizi kaç, bankaya baktım, bildiğin hayvan gibi avantajlı bir kredi çeşidi bu. ama bir yolunu bulur kurtarırım dedim, almadım. alan bir sürü arkadaşım var, önlemlerini aldılar, mezun olmadan çalışıp para biriktirmeye başladılar, şimdi gayet rahat ödüyorlar. testisinin keyfine boş boş takılan tipler de doğal olarak şikayet ediyor, e normal? krediyi alırken ne zaman ödeyeceğin belli değil miydi? 'oouuufff derslller chok zor yhaaa :(((' diye takılacağına bir iş bulaydın, bi yetenek kasaydın? yok. devlet affetsin.

    mümkün olsa herkese burs çıksın, çok büyük bir meblağ değil anasını satayım, bana kalsa diyanet bütçesinden kısar her üniversite öğrencisine mümkün olduğunda geri ödemesiz burs veririm sırf üniversite okuyorlar diye. ama durum bu yani, ve durum buyken, insanlar yıllarını bu zorluğu çekmemek için vermişken, 'kredi çoksaçmabikerem' çekmek salaklık.

    mecburen alan insanlar da tanıyorum evet, emin olun mecburen alanlar ödeme zamanı gelince çatır çatır ödüyorlar çünkü 'dövlet affeder' deme şansları yok, bi önlem alıyorlar, kasıyorlar. onların sizin gibi 'oouuufff çok olmuş yhaaa :(' çekme şansı da yok.
  • annem babam işsizdi. bir evden başka bir şeyimiz yoktu. aylık gelirimiz 300 lira oluyor belki olmuyordu. cidden yarı aç yaşıyorduk. ve sevgili devlet bana ve kardeşime kredi verirken babası kuyumcu olan arkadaşıma bursu layık görmüştü. neyin ülkesi, neyin adaleti. pırıl pırıl 10000 lira borcum var kendisine.
  • işe başladığımda ödeyemeyeceksem niye okudum ki diyeceğim borç
hesabın var mı? giriş yap