• "..bunun tarihi ta dünyanın başlangıcına dayanır. tanrılar sıkıldılar, insanı yarattılar. adem yalnızlıktan sıkılınca havva yaratıldı. o zamandan beri sıkıntı dünyaya girmiş ve nüfusa oranla artmıştır. adem tek başına sıkılıyordu; sonra adem'le havva birlikte sıkıldılar; sonra adem'le havva ve habil'le kabil ailecek sıkıldılar; sonra nüfus arttı ve halklar kitleler halinde sıkıldı. kendilerini eğlendirmek için başı göğe değen bir kule yapma fikrine kapıldılar. bu fikrin bizatihi kendisi kulenin boyunca sıkıcıydı ve sıkılmanın nasıl üste çıktığının korkunç bir deliliydi. sonra uluslar, şimdi tıpkı insanların yurt dışına çıkmaları gibi yeryüzüne dağıldılar, ama sıkılmaya devam ettiler.." ` : soren kierkegaard`
  • sık-ıl-mak.

    kelime bak farkettiysen edilgen. ortada bir gizli özne var. birileri sebep olmuş, sıkmış bu canı. kendiliğinden olmamış yani.
    dili kim icat ettiyse helal olsun, işi biliyor.
  • malak ve ot misali etrafa bos bos bakip gebercem sanirim sıkıntıdan diycek ruh hali ve gücünü bile bulamamak
  • hayatta en iyi yaptığım hakkını sonuna kadar verdiğim eylem açık ve net. bir insan ne yapsa sıkılır mı harbiden sıkılıyormuş bunu anladım dışarı çıkıyorum sıkılıyorum eve geliyorum sıkılıyorum yaşadığım şehri değiştiriyorum sıkılıyorum yaşadığım ülkeyi değiştirip yine sıkılıyorum çevremdeki insanlar bir aydan fazla durunca onlardan da sıkılıyorum.ölsem gittiğim yerden de sıkılırım kesin bu gidişatın sonu ne olacak hiç bir fikrim de yok.
  • o kadar sıkılıyorum ki youtube'da "otomotivde tam otomasyon"la başladığım video izleme serüvenim daldırmayla gitar boyamaya, oradan kahve çekirdeği ayıklamaya, oradan savaş zırhı yapımına, oradan piyano yapımına, piyano yapımından da "elektrikli sandalye nasıl üretilir?"e kadar geldi. bilgisayarımın komponentleri bile sıkıntıdan solitaire oynuyor ben videoları izlerken. neyse gideyim de biraz da finlandiya'nın helsinki şehrindeki dört yol kavşaklarından birinin trafik kamerası canlı yayınını falan izleyeyim. çok sıkılıyorum.
  • rejim yaparken daha bir çöreklenir insanın içine.. a-ha çörek dedim =/
  • ardindan sebepsiz tikinmak gelebilen ruh hali .
  • uğruna yaşanacak birşey bulamamaktan kaynaklanan ruh halidir.
    nefse ve şeytana kapı açar.
  • sıkılıyorum. akşam olacak yine sıkılacağım. sonra sabah olacak yine sıkılacağım. öğlen, akşam sonra yine sabah. bir süredir dikkat ediyorum, hep bu sırada ilerliyorlar. ben sabit bir şekilde sıkılırken geceler gündüzler etrafımda dönüp duruyor.

    bir süredir dikkat ediyorum, bu böyle devam ediyor hep.

    - kısa bir ara - çayı karıştırdıktan sonra çay kaşığını pantolonumun cebine koydum. ve bunu o kadar bilinçli yaptım ki leke olmasın diye kaşığı yalayıp öyle koydum cebime.

    ve devam ediyorum kaldığım yerden sıkılmaya. durduramıyorum. hani adamı elektrikli sandalyeye götürürlerken çaresizlikten ağlarsın ama durduramazsın ya, öyle, durduramıyorum.

    içiyorum ya bazen, o zaman işte daha hızlı sabah akşam oluyormuş gibi oluyor. kimi kandiriyorum lan? koskoca dünya, dört buçuk milyar yılda buldu o dengeyi, 24 saatte dönüyor işte, ben mi değiştircem? hem de bir şişe birayla. değistirmek olmaz zaten o, bozmak olur...

    neden ben diyorum sık sık. neden ben?

    o ne demek lan? illa ki birinin canı sıkılacak, son derece normal, sen olucaksın bu veya sokaktaki biri olacak. niye ben olamayayım? benim ne farkım var ki diger insanlardan? bu küstahlığımı düşündükçe de içim sıkılıyor. "küstah" kelimesine baksana, yukarıdaki cümlenin icindeki yerine yani. diğer kelimelerin arasında kaldı. "düşünme"nin yanında kalmış hem de, sıkılıyo mudur o da? düşündükçe sıkıldım, gidiyorum.
  • öyle bir duygu ki bu gelir birden vurur, ve kurtulmak için hayatındaki nerdeyse her şeyi değiştirmek gerekir. iş, aş, eş, ış, oş, öş, uş, üş...
hesabın var mı? giriş yap