siyah
aynı isimde "siyah (patron & sagopa kajmer şarkısı)" başlığı da var
-
bütün yalnızlığı*, sessizliği* ve bilinmezliğiyle*; sessizdir 'siyah'; yalnızdır... her şeyi içine alıp* gizleyen siyah, hem bir 'başlangıç' rengidir, hem de 'son' diye düşünülen o 'bilinmez'in... sırrını taşır içinde; belki de sonsuza dek saklayacağı* bilinmezi... ve insanlar siyahın, aydınlığı* doğurmasını bekler.
toprakın rengidir.
gecenin rengidir.
ölümün rengidir ki ölümden sonra* -yeniden- karşımıza çıkacak olan kapıların da rengidir.
matemin rengidir: ölümün hüznü*; yasın sembol rengi. öteye giden içinse yalnızlığın* rengidir.
ve belki de hiçbir rengin talihi siyahınki kadar kara değildir. olumsuzluk, sıkıntı*, şikayet, hep siyaha atılır, belki de haksızlık edilir ona.
bilinmezin, kara deliklerin, devamlı genişleyen evrenin rengidir: muammadır siyah.
ortaçağda simyacılara göre ise dönüştürücü bir anlam taşır.
sayısal değeriyse sıfırdır; sıfır gibi önüne gelen her şeyi büyültür ve küçültür sonsuza dek.
gücün merkezidir; korkuyu uyandırır, hapsedicidir*, karanlığın gücüyle hükmeder*.
arap dünyasında da asaletin, sonsuzluğun gücüdür.
katolik kilisesi içinde papazlar (kilise) keşiş (manastır) ayrımında keşişler siyah rengine bağlıdırlar. ve kara, hem kilise için hem de şeytan'a tapanlar için kutsaldır.
eski türk mitolojisinde yer ve yeraltı kavramları siyahla cağrışır; şamanist inanışında gök tanrı'nın karşısında yer alan, yeraltında bulunan 'erlik' (erklik* kelimesinden geliyor) korkutucu ve karanlıktır. kara kelimesinin kuvvetli* manâsı da erklikten gelir zaten.
öyle ki olumsuz manâlara büründürülmek istenilen her şey siyaha yüklenmiştir.
reddedişin rengidir; tek başına, hiç bir renkle karışmaz; karışırsa zaten siyah olmaz.
içe dönüşün, rahme çöküşün rengi*; siyah boşluğa* bırakır, içsel yolcuğa* çıkanlar için de algının kapısını aralayandır.
sadeliğin, kibirden uzaklığın simgesidir.
mevlevî*lerin ayin öncesi pelerinlerinin rengi, dünyadaki kirliliğin* rengi olan siyah çıkarılır ve beyaz giysi kalır. semaya duran mevlevî, siyahı çıkarıp beyaza yol alır*...
siyahın beyazla yaşadığı ikilem, tıpkı; 'karanlık yaşanmasa aydınlığın kıymeti olmaz, gece olmazsa gün doğmaz'a benzer.
sırrı taşıyıp*, sırrı çözecek* olandır*. oluş(um*)u tamamlayan, yaşamla ölümün rengidir.
karanlığın anlamı bilgide gizli, siyahın anlamı hayatın kendinde gizli*. -
zihnimde günlerdir loop'ta olan bir neyse şarkısı, sanki olan bitene fon müziği olsun diye yazılmış.
siyah (esved)
yerim yokmuş bu bahar
dilim eksik, omuzlarım dar
bugün olmadı, bayram gelsin yarın
o sabaha dek yazgım gözümle dünya
isyan olmuş, deprem olmuş
yuvam, sevenim, annem siyah almış, melek olmuş, sağır
mahrum her sözüm çığlık, feryat, figân olmuş
gül canım kızım, siyah halinden sorumlu var
uçurtmam şahit
yaram, farkım, yarım adım
unutmam
niyetin güzel imiş inatla
yetersizliğim, görünmez kızımsın aslında
isyan olmuş, deprem olmuş
yuvam, sevenim, annem dilsiz sırdaş, melek olmuş, sağır
mahrum her sözüm çığlık, feryat, figân olmuş
gül canım kızım, siyah halinden sorumlu var -
gördüğümüzü sandığımız rengarenk.
-
neyse diye bi grup varmış. haberim yok.
tiksindim kendimden nasıl bilmem diye.
öyle bi şarkı olmuş ki çarptı resmen gece gece.
http://www.youtube.com/watch?v=ba6b8xg1sk8 -
renklerin orospusu. hepsini içine alıyor... emiyor, soğuruyor...
-
kuzey afrika'da verimlilik ve bereketin rengiymiş. yağmur bulutları gibi.
-
siyah hem mütevazı hem kibirlidir. siyah tembel ve kolay, fakat gizemlidir. ama her şeyin ötesinde siyah şunu der: "sizi rahatsız etmiyorum. beni rahatsız etmeyin!" (yohji yamamoto)
-
-
en sevdiğim renk. göze yakışır, tırnağa yakışır, kıyafete yakışır, saça yakışır, arabaya yakışır, elektronik eşyaya yakışır. yakışır da yakışır. bir dudaklara yakışmaz sanki, yapmayın onu.
-
tasavvuf; zat-ı hakk; asla dönüş. bu mertebede her şey birbirinin aynı kabul edilir. ismail hakkı bursevi hazretlerine göre siyah; celal sıfatının rengidir.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap