• birgün sedat'la kanzuk dürümcüde bi'şeyler yiyorlar ve bir yandan da hararetli hararetli sözlüğün ticari itibari ve sansür konusunu tartışıyorlarmış. bir türlü aralarında sorunu çözemedikleri için, ikinci dürüm siparişlerini getiren garsona sormaya karar vermişler.

    neyse garson gelmiş. sedat dönmüş ve demiş ki,

    - hey garson şimdi sana, bir şirket yüzünden 1.300 yazarı uçuracağımı, 6.400 entryi sansürleyeceğimi, 150 başlığı tamamen sileceğimi ve şu ayranı da yere dökeceğimi söylesem ne dersin?

    - iyi de ayranı niye döktün aq :/

    cevabını alınca kanzuk'a dönmüş ve demiş ki,

    - dostum sana sözlükte sansürün kimsenin sikinde olmayacağını söylemiştim...
  • sedat, kanzuk'a gidip "kanzuk kos ticari itibarimiz dogurdu demis" kanzuk da durur mu yapistirmis "dogurur tabi ticari itibarimizin amina koymuslar".
  • bir gün sedat göle maya çalıyormuş, bi yandan da iphone'dan gülşen dinliyomuş. ordan geçmekte olan kanzuk durumu görmüş demişki , "ey sedat ne yapıyorsun, göl hiç maya tutar mı?"

    sedat ne dese beğenirsin: "ya tutarsa, ya tutarsa, ya tutar da aşk elverirse"
  • kanzuk bir gün kendi kendine adana yapan bir makine icat etmiş. makineyi gören sedat çok beğenmiş. versene kanka, birkaç gün kullanayım demiş. kanzuk daha hevesini alamadan, istemeye istemeye vermiş. birkaç gün sonra sedat makineyi biraz değişmiş biçimde geri getirmiş, eklediğim yazılımla makineye lavaş da koyarsak, artık adanalar dürüm şeklinde çıkacak diye heyecanla söylemiş. kanzuk buna çok sevinmiş. birbirlerine sarılmışlar.

    makineyi geri alan kanzuk, seri dürümler üretip tek başına takılıyormuş. gününü gün ediyormuş. birkaç gün sonra sedat, "kanka tekrar versene şu zımbırtıyı biraz daha geliştirmeye çalışayım, biliyorsun yaman yazılımcıyım", demiş. kanzuk bu kez daha gelişmiş bir makine çıkacak düşüncesiyle gönülsüz değil, aksine sevinerek vermiş makineyi.

    makineyi alan sedat ortadan kaybolmuş. süre uzayınca kanzuk biraz kıllanmış. gidip bir sorayım diye düşünmüş. sedatın kapısını çalmış: "naptın olum, nerde makine?" demiş. sedatsa: "ha? o makine? o makine öldü gardaş" demiş. bunun üzerine kanzuk çok pis bir şekilde sırıtarak: "saçmalama sedat, hiç makine ölür mü?" demiş. sedat bu durur mu yapıştırmış cevabı: "defol git lan, siktirme tahtanı."
  • sedat ile kanzuk istanbul'da iş yapan 2 ortak tüccardır ve konfeksiyon işleri yaparlar. birgün bir duyum alırlar ki haki renk kumaş müthiş prim yapacakmış. bunlar tüm depoyu haki renk kumaşla doldururlar tabi.

    gel gelelim haki renk kumaş bir türlü patlama yapmaz. öyleki başka kumaşları da olmadığı için zarar etmeye bile başlamışlar. çanlar artık iki ortak için çalmaya başlamış yani.

    kimi attan düşmüş kimi eşşekten günler geçip gitmiş. bu ikili aylak aylak otururken dükkana bir albay girmiş. demişki "haki renk kumaş var mı?" ortakların gözleri parlamış tabi. her yer haki renk kumaş.

    albay beğenmiş kumaşları. tabur için alacağı için depodaki tüm kumaşlara talip olmuş. "hepsini alıyorum,ama bizde emir komuta zinciri var, örnek aldığım bir kumaşı komutanlara göstermem lazım, yarın öğle 13'ye kadar olumsuz telgrafı gelmezse depodaki tüm kumaşı tugaya getirin"

    o gece ikilinin gözüne uyku girmez tabi. ha oldu ha olacak yani. ertesi gün olur ama saatler geçmez. 11 olur, 12 olur ama 13 olmaz saat.

    gözler yollarda olumsuz telgrafı getirecek olan postacıyı beklerler.

    15 dk
    10 dk
    5 dk gelen giden yok
    son anda kanzuk caddenin sonundaki postacıyı görür. herşey bitmek üzeridir. ama belki postacı onlara gelmez, belki başka dükkana girer belki de direk transit geçer.

    ancak postacı bizim ortakların dükkana girer. sedat kendini bırakır, kanzuk ağlamak üzeredir.

    postacı telgrafı verir, kanzuk yavaşça açar.

    -sedat...sedaatt...
    -ne oldu??
    -müjdemi isterim sedat
    -ne oldu kanzuk çabuk söyle..
    -deden ölmüş.
  • kanzuk bir gün cok acikmis, ormanda yemek bulmak ümidi ile bos bos dolaniyormus. derken yerde agac dallari üzerinde mis kokulu mükemmel bir et dürüm görmüs (kafanizda canlanmasi icin 100g etli). yaninda biber tursusu ve büyük ayran da varmis. hemen dürüme dogru kosmus ve tam hamlesini yapacakken dürümün altindaki tuzagi farketmis. alttaki düzenek adimini attigi anda yandaki top mermisini atesleyecekmis. bunun üzerine oturmus dürümün önüne kara kara düsünmeye baslamis. bu esnada oradan sedat geciyormus ve kanzuk'u görmüs.

    - o kanzuk naber? neden önündeki dürümü yemiyorsun?

    - ben bugun niyetliyim sedatcigim, iftari bekliyorum. ama istersen sen önden baslayabilirsin.

    - oo eyvallah, ben bi isirtiyorum o zaman.

    dürüme hamle yapan sedat topun ateslenmesi ile metrelerce öteye firlamis. bunun üzerine kanzuk kosup dürüm ve ayrani kapmis.

    yerde kivranan sedat kanzuka dönüp:

    -lan serefsiz hani oructun? demis.

    kanzuk cevaplamis:

    - iftar topu atildi ya lan, duymadin mi?

    fikrayi hüzünlü bulanlar icin alternatif son da var.
  • ... sonra da sedat demişki uçmayı bilmiyorsun, niye yazarlık yapıyorsun?
  • bir gün sedat göle yoğurt mayalıyormuş. kanzuk "ne yapıyorsunuz sedat bey" deyince, sedat "göle maya çalıyorum" demiş. kanzuk "o kadar yoğurdu ne yapacaksın amk" deyince sedat "satıp ticari kazanç elde edecem" demiş. kanzuk bu durur mu," bak aslında bir nehir falan bulup göle döküp karıştırsak bi dünya ayranımız olur, içeriz böyle lıkır lıkır, yanına da beş buçuk adana söyleriz" demiş. orada kurmuşlar sofralarını,bereketli, itibarlı.
  • bir gün kanzuk ssg'nin ferrarisine zaruri sebeplerden dolayı ön koltuğu bagaja kadar çekip ters binmiş ssg "yahu koskoca ferrari'ye yaptığın muameleye bak hiç ters binilir mi buna demiş" kanzuk'da ticari itibarı zedelenmiyorsa bal gibi binilir demiş. daha sonra ferrari firması oluşan görüntünün dışarıdan bakanlar tarafından tiksindirici olduğunu söyleyip ticari itibarının zedelendiğini öne sürerek ssg'ye dava açmış ve ferrariyi geri almış. rivayet odur ki ferrari firması bahsi geçen arabaya uyguladığı binbir türlü dezenfekte işlemine rağmen içine sinen soğan ve sumak kokusundan arabayı kurtaramamış. italya'dan ssg'ye gelen "oha olm ölü mü taşıdınız, domuz mu kestiniz bu arabada ne yaptınız" mailiyle küplere binen ssg kanzuk'a "amk bi ticari itibar çıkardın itibarımızı iki paralık ettin" demiş.
hesabın var mı? giriş yap