• itü sözlükte karmaya verilen ad.
  • yaşadığın yer, çalıştığın iş, aldığın eğitimle orantılı olarak insanlara damgalanan etikettir.

    şimdi varoş bir semtte oturoyorsan, çevrendeki insanlar, sana oranın belirlenmiş insan karakteri gözüyle bakar. ne bileyim bağcılar, esenler gibi yerlerde oturuyorsan insanların gözünde bir çeşit, yeniköy, arnavutköy (sahiliolan), boğazda herhangi bir yerde oturuyorsan başka çeşit bakarlar.

    toplumun meslek olarak ezbere saydığı meslek olan doktor, mühendis, öğretmen, pardon bir de avukatlık varmış, bu meslekleri yapıyorsan, sanki bok var bu işlerde, adamın on kızı varsa, hepsinide sana verir evlen diye.

    üniversite okumak, kişiyi adam etmez. bir boka yaradığı yok sana para kazanmanı sağlayacak kağıt parçasını vermekten başka. ki diplomada önemli değil, önemli olan edindiğin bilgidir. fakat okuyunca seni örnek kişi yapmaz, anlatabilmişimdir umarım. çok istiyorsan sana galatasaray üniversitesinde okuyan, ilk 1000'e girmiş ama öküz ve dallama olan kişileri getireyim.

    şimdi bu şekilde toplumun iyi diye kabul ettiği olguları yerine getirdiysen, sahipsen statü olarak çok iyisindir, toplum içinde sözün dinlenir. götüne parmak atsa bile zengindir, okumuştur falan diyerek sevimli gösterilir.

    halbuki olmasa statü, sınıf, herkes birbirine parmak atsa, bundan dolayı kavga etmese, ne mutlu olunurdu.
  • statüyü tanımlarken toplumsal hiyerarşide bireylerin yer aldıkları konum demek yanlıştır. burada statü ve sınıf tanımı birbirine karıştırılır. çünkü statü, öncelikle, insanların kendi toplumsal konumlarını nasıl algıladıklarıyla ve bu konumun başkaları tarafından nasıl algılandığıyla ilgilidir. statü, insanların topluma ve birbirlerine karşı tutumlarına bağlı olarak öznel bir nitelik taşır. bu yüzden statü bütünüyle idealist bir kavramdır ve toplumun anlaşılmasında aslında hiçbir işe yaramaz.

    statüye ağırlık verilmesi, insanların yaşam tarzlarıyla ve tüketim kalıplarıyla saplantı derecesinde uğraşmaya yol açabilir. sınıf nesnel bir ilişkidir. sınıfı statü temelinde tanımlamak doğru olmaz çünkü kişinin sınıfsal konumu öznel tutumlara değil, kendisinin ya da başkalarının düşünebileceğinden bağımsız olarak, üretim ilişkileri içindeki fiili yerine bağlıdır. kendisinin orta sınıf olduğuna inanan bir otomobil işçisi veya bir büro işçisi bu inancı nedeniyle sermayenin sömürdüğü bir ücretli işçi olmaktan çıkmaz.
  • demin plazanın güvenliği geldi. zemin kattayız diye bizim mutfağı falan kullanıyor onlar da. gizli gizli internet de veriyorum. sabahın körüne kadar 12 saat geçer mi sik gibi yazık. ne diyodum işte geldi demin, "emre bey çay demledim hazır içebilirsiniz." dedi. "amına koyim oldu mu şimdi "çay" ile "bey" aynı cümlede ramazan?" dedim, güldü falan bi enseye şaplak göte parmak oluverdik. üstünden kaç aylık yük kalktı herifin resmen. höt höt konuşan kestirip atmacı ciddi ibnenin tekiyim diye zaten default olarak geriyorum karşımdakini, üstüne statü binince çok leş oluyor. insanların hiç tanımadıkları ve hatta tiksindikleri kişilerin karşısında düğme iliklemeleri ruhumu sikertiyor. acı çekiyorum bildiğin.
  • yaygın anlamı, saygı ve prestijdir. bunun anlamı kişinin karşısındakilerin bakışına göre statü değişimi olabilmesidir. fakat statü bu anlama gelmemektedir.( tam anlamıyla)

    biz saygı duysak da duymasak da, prestij göstersek de göstermesek de herhangi bir anlam atfetsek de atfetmesek de o statü içinde önceden varolan kişi yine o statü içinde var olacaktır.

    örneğin, mülkiyeli bir kaymakam, diplomat, dolmuşçu, devlet memuru rakı masasına otursalar eski günlerine dönüp can-ciğer olurlar.(statü) fakat ordan ayrıldıklarında aralarındaki sınıfsal çatışma devam edecektir.

    statü, sınıfa rakip bir kategori değil, sınıfın içinde bir kavramdır. bize atfedilen değer, somut bir şey üzerinden bize atfedilir ki bu somut şey ''topluluktur''

    ama bir statü birden çok sınıfın kesişim yerinde bulunabilir. ders kitaplarına göre, sınıfta üretim ön plana çıkartılırken, statü de tüketim ön plandadır.

    statü üretimle ilgilidir. üretim süreci aynı zamanda kültürel sürecini de üretir. saygınlık dediğimiz şey aynı zamanda kültüreldir. bir statü aynı zamanda bir meslek gurubunu işaret edebilir( öğretmenlik) fakat kesinlikle aynı şey değildir.
  • yükselikçe isminizin sonuna "bey/hanım" kelimeleri eklenir. sizden daha düşük statüye sahip olanlar sizi gördüklerinde kucak dolusu gülümsemek zorundadır.
  • statü, insanın kendine yakışanı giymesidir. evet statü giysidir. saygıyla eğilebileceğiniz birini, belki de ev yaşamında ya da dağınık bir şekilde görseniz muhtemelen vereceğiniz tepki; "bu adamın/kadının benden ne farkı var?" sorusu olabilir.
    haliyle o giysisi çıkarılan statü sahibi olarak bahsedilen kişinin toplum içerisinde gördüğü mutlak değer (mutlak diyorum çünkü bir katilin bile başka toplumlarca beğenilmesi gayet olağan haliyle normal toplumda -statü değeri alıyor bu), kişinin statüsü oluyor haliyle.
    bu giysi toplumun istediği şekilde biçimleniyor. yöresel kıyafetler de öyle zaten. her yörede farklı yerel giysiler ama yine de ortak bir moda ikonlarının olabilmesi.

    bu giysi, bazı gelir gruplarına; "seneye de alalım giyersin" mantığında maaşının birkaç katı değerinde telefon aldırır bazen. evet giysi de bol gelmiştir her şekilde anlaşılır ancak toplumda bazen bir telefon, bazen bir araba anahtarı yetiyor işte o değeri kazanmaya!
    statü, sosyal medyada ise alınan like ile ölçülüyor günümüzde. bu da tüketim toplumun empoze ettiği bir davranış aslında.

    türk toplumunda ise bu giysiyi ataerkil yapının dominantlığı neticesinde en çok erkekler taşıyor ve kadınlar, erkeği statü sembolü olarak görmekte çekince görmüyorlar. çünkü kadının toplumda kendi başına pek bir değeri yok. en önemlisi de erkeğin kazanılmış statüsü vardır. kadının erkeğe yaklaşmaya iten en önemli neden de budur. aslında kadını iten sebep toplumun kendini öyle şekillendirmesi.

    bir kadının sevgili edinme nedenlerini sıralarken;

    -ilgi açlığı
    -sevgi açlığı
    -hormonal güdü
    -statü eksikliği

    statünün de olduğunu belirtmek gerekiyor.

    ayrıca kendi parasını kazanan, kendi yemeğini yapabilen bir kadın bile toplumda statü edinmekte zorlanabilir.
    ancak gelin görün ki; bir erkek ile yanında kadın olan bir erkek arasında statü farkı bariz bir şekilde yanında kadın olandan yana oluyor ibre. güzel birisiyle sevgili olduğunuzda etrafınızdaki insanların ilgisi birden değişecektir..
    burada toplum olarak çelişkimiz mevcut. genel olarak kadına değer vermeyen toplum, erkeğin yanında kadın olduğunda, kadının değeri adeta çarpan etkisi yaratıyor.
    erkeğin daha baskın olduğu toplumlarda kadının yönelimi genellikle rasyonel değil, statüsü yüksek olarak görülen erkeklerden yana oluyor. çünkü statü=güç (saygınlık) sembolü olarak görülüyor ataerkil toplumda.
    şimdi kızların neden popüler erkeklere karşı ilgisini anlamış bulunmaktayız. popülerlik de statünün bileşenlerinin bir parçası.

    en önemlisi de ataerkil toplumlarda kadın, statüsünü hep korumaya çalışacak, evliyse bile bu sefer de çocuklarının başarısından söz etmeye başlayacaktır. oğlumun/kızımın başarısı-evliliği vs diye.
    statü, kadın için rekabetin fitili, erkek için saygının mutlak değeri.
  • bazen tercih edilmeme nedenidir. (hayır bu dünyada bir statünüz bile yokken ona ne verebilirsiniz ki? aşk falan diyerek güldürmeyin beni.)
    bunla yatıp bunla kalkan insanları görüp "ulan bu kadar önemli miydi bu" dersiniz, ama gün gelir statü edinme sevdasına kapılıp gidersiniz.
    ne işe yarar peki bu statü? bi' boka yaramaz aslında, sadece insanlar size değil statünüze saygı göstererek yalakalıkta ve ikiyüzlülükte çığır açarlar ve siz de bundan memnun olursunuz.
  • modern toplum faaliyet bütünlerinde, kişiye yada kişinin eylemlerine değer biçme yargısıdır.
    düzelti/ekleme.
hesabın var mı? giriş yap