• freedumb'dan itibaren dinleyiciye hiçbirşey vermeyen, müzikal yoğunluk açısından ilk albümlerinin dahi gerisinde kalan, yalnızlık ve bireyin kendine acıması şeklinde zuhur eden sözlerinin yerini sacma sapan, "hoydaaa. yaşasın suicidal!" tipinde sloganlarla doldurmaya çabalayan, en sevdiğim gruplardan birinin apolitik dallamalar sürüsüne dönüşmüş hali.

    kanımca en başarılı albümleri art of rebellion'dır, aslına bakarsanız öncesindeki tüm albümlerin oldukça sağlam ve zamanının işleri arasında sivrilmiş oldukları bir gerçektir, ancak her albüm bir yükseliştir tek tek. bu durumda art of rebellion bir orgazm olabilir, bence ulaşabildikleri en üst noktadır müzik ve söz anlamında.
    suicidal for life ise o tepe noktasının ardından bir iniş değildir, ayrı bir boyutta yeni bir yükseliştir aslında. ama her nedense freedumb ile biraz aşağı kaymış, free your soul and save my mind ile dibe vurmuştur. daha sonra da takip etmedim açıkçası. bambaşka şeyler dinlemeye başladığım, müzik zevkime sınır tanımamayı öğrettiğim bir zamanda hala emotion no. 13 dinlerken bu son adı geçen albümle eskiden sevdiğim işlerinin samimiyetine de inancım kalmamış ve ne ettikleri ne yaptıkları ile zerre kadar ilgilenmez olmuşumdur. ama bunun nedenleri üzerine düşünmek lazım biraz.

    friends and family içindeki "we are family" gibi parçaların yeni dönem suicidal'a yönelik dinleyiciyi gaza getirme çabalarını anlayışla karşılıyorum. hatta bizzat ben de oldukça gaza geldiğimi itiraf etmeliyim o albümle. ama bu tip derlemelere ek olarak freedumb ve sonrasında da hala bu "en iyi suicidal höylöylöy" yakarışları bana sahte geldi biraz. "yine punk alemlerine döndük" iddialarına karşın ilk albümdeki naif hava, hüzün, samimiyet ve kırılganlıktan eser yok artık. nerede "lights, camera.."nın ne istediğini bilen, kendine güvenmekle güvenmemek arasında giden ikilemleri nerede "hippy killers"ın ne anlatmak istediği belli olmayan, kendi kuyruğunu ısıran yılanı çağrıştıran fikirsizliği... açıkçası suicidal for life sonrası st, sanki artık anlatacak şeyi kalmamış bir grup havasını vermekte... oysa suicidal for lifeta öyle cevherler vardı ki üzerine gidilip geliştirilecek... yani yanlış anlaşılmasın, hep aynı albümleri yapmalarını isteyemem zaten, suicidal'ı bana sevdiren de onların devingenliği, hem kendini değiştirip hem de orijinal kalabilmesiydi. suicyco mf'de dediği "i gotta go back to the old way" lafını ben de bu bağlamda yorumlamıştım, duruşlarıyla ilgili birşey diye düşünmüştüm. müzikte çok büyük değişiklik vardı zaten suicidal for lifeta, enstrüman kullanımları daha "funky" olmuştu, infectious groovesun havasına daha da yaklaşmıştı, bir de üstüne hala suicidal'daki açık sözlülük mevcuttu. "friends and family"de, st ve ig'nin beraber anılması da beni oldukça heyecanlandırmıştı: "bir ara yol buldular herhalde, enfes" diye beklemeye koyulmuştum yeni albümlerini.
    freedumb yine de eğlenceli idi, yine onlar gibi müzik yapan yoktu. ama insan cd kitapçığını eline alıp da sözleri okuyunca lisede derslerde yazdığı ve kimseye göstermediği acemi hc bestelerin sözlerini andırdığını görebilir. düşüşü görmezden gelip "free your soul" u bekledim, geldi. ve durumun daha da vahim olduğunu farkettim. freedumbın dinlenebilirliği olmadığı gibi, üstüne üstlük onun kötü bir kopyasıydı adeta. sürekli değişip gelişen suicidal yerinde saymaya başlamıştı. albümün içine girmeye çalıştım ama olmadı işte, başta "geçer bunlar" dedim ama artık cycomiko'ya inancım da kalmadı. sonunda kabullendim, suicyco mf'nin sözleri de daha bir anlamlı gelmeye başladı:
    i got to think in a different way
    the old way got me nowhere
    the new way got me somewhere
    but nowhere where i wanted to go or where i belong
    i gotta go back to the old way
    i tired of people looking at me funny
    not knowing who was in control and who wasn't
    yea i'm not and that's why i'm in control!
    yea fuck it up, fuck it up again,
    makes things a hell of a lot simpler
    suicyco muthafucka

    bu onların istediği, ama benim değil. sanki freedumb öncesi ve sonrası sözleri aynı adam değil bambaşka insanlar yazmış gibi geliyor bana. inanasım gelmiyor how will i laugh'ı yazan adamın "i hate pop songs"u yazabileceği... üstüne üstlük infectious'a da devam ettiler, ve onun da yeni stden zerre farkı kalmadı. nesi yan proje ki bunun? aynı şeyi aynı adamlarla yap, adı farklı olsun.

    nickimiz de kaldı böyle, artık hiçbir yerde suicyco nickini kullanmıyorum ama sözlükte yapıştı, inanmadığım, olmadığım birşey. şimdi tekrar sözlüğe başvursam kendi adımı kullanırdım. en azından benimle aynı hızda devinen bir nick olur.

    yine de cycomiko'yu ayıplamıyorum, sadece hayret ediyorum, bu adamlara inandım ben ciddi ciddi, aynı şeyleri hissettiğimi sandım, körü körüne bağlanmadım ama bu "aynı kafada olma" tesadüfünün de keyfini sonuna kadar çıkarttım. sonunda da onlar benim devinimimden farklı bir tarafa yöneldiler, ben de sildim onları. tipik insan davranışı işte. insanın idollerinden kopuşu belki de ufkunu iyice açmasına sebep oluyor. ben de yönelimimi daha da ters yöne çevirdim olabildiğince, bu sayede mr bunglela, estradasphere ile tanıştım, sınır tanımadım. ama bangır bangır "yueyngatnononono, yueyngatnononono, yueyngatnononono, yueyngatnonononomonopolionsaro" naralarıyla eski albümlerini de dinlerim, ama dinlediğimin sadece bir grup müzisyenin üretken bir dönemlerinden kalma, diğerlerinden farklı bir prosesle üretilmemiş, alelade bir rock parçası olduğunun bilincinde olarak...
  • adıyla tezat oluşturup beni ölümden kurtaran müzik grubu. daha önceleri, benimle aynı şeyleri yaşayıp hissedebilecek birilerinin olabileceği ihtimalinin kıyısında bile değilken, bu grup (grup demek çok yetersiz kalıyor aslında) hissettiklerim ve hissedeceklerimi en üst noktaya taşımamda bana bir kapı daha açarak, belki de en büyük kötülüğü yaptı. daha önce vokal ve kelimelerle böyle sololar atabilen (mike muir) ve bir gitarla böylesine çok şey anlatıp hissettirebilen (rocky george) insanlarla karşılaşmadıysanız, suicidal'a bir kulak atın.
  • grubun kendisini buluşu, "altın çağı", seattle'a paralel olarak faith no more, pantera, sonic youth gibi geçmişi olan, tool, blind melon, radiohead, manic street preachers gibi yeni kurulan grupların boy gösterdiği, politik, kültürel gelişmelerin de tetikleyici olduğu bir süreçte "alternatif olanın merkeze doğru kaydığı" 90'ların ilk yarısına tekabül eder.

    ki o tarihlerde suicidal tendencies şu tatta bir şeydir.
  • 1982 yılında kurulmuş olan california venice beach'li hardcore - crossover grubu. en büyük özellikleri ünlü gruplara yetiştirdikleri elemanlardır. metallica basçısı rob trujillo, bir dönem megadeth'in davulcusu olan jimmy de grasso, a perfect circle davulcusu josh freese suicidal tendencies'te çalmıştır.

    diskografisi:
    suicidal tendencies - 1983
    join the army - 1987
    how will i laugh tomorrow when i can't even smile today - 1988
    controlled by hatred / feel like shit... deja-vu - 1989
    lights camera revolution - 1990
    the art of rebellion - 1992
    still cyco after all these years - 1993
    suicidal for life - 1994
    prime cuts - 1997
    six the hardway - 1998
    freedumb - 1999
    free your soul and save my mind - 2000
  • intiharsal egilimler
  • yola ilk çıktıklarında kaykaycı punk imajları (her nekadar göçmen tipli ve iri olsalarda) ve içten bir punk soundları vardı. suicide's an alternative veya two sided politics veyada institutionalized bunlar arasında en sevdiim örneklerdi.
    sonra cilalı iboşapkalarıyla (cilalı yazan yerde suicidal bile yazıodu) metal olayını kattılar müziklerine vede hiç fena olmadı. punk olayı yerine hc a kaçtılar bu metal eklentisiyle birlikte ve alone , how will i laugh tomorrow (bkz: when i can't even smile today) , you can't bring me down gibi klasiklere imza atmışlardır.
    en son olarak da gitaristlerinin falan ayrılmasından sonra punk olayına geri dönmüşlerdir ama bu sefer içinde ağır şekilde funkla bearber. örnek isterseniz scream out , aint gonna take it yada hippie killer hoştur.

    hala konsere you can't bring me downla çıkmalarını isterim. işıklar sönmüş, cyco
    amcamız hariç herkes sahnede, şarkı giriyo ve birden arkadan elinde mikrofon zıplaya hoplaya şişkonun biri gelio : "what the hell is going on around here?". büyük ihtimalle izleyemicek olsamda genede girsinler :).
  • ahshs instagram'da arayayım dedim beni habire intihar yardım kanallarına yollamaya çalıştı.

    ne intiharı ya ergen punk günlerimizden kalmış albüm dinleyelim dedik.

    google dan arayıp girdim. babalar hala zıpkın.
  • 17 haziran 2022 hellfest konserinde çaldıkları toplam on bir şarkının altısında sahnesinde onlarca seyirci ağırlayan grup olmuş ve epey de coşmalı bir performans sergilemişler.

    60 dakika sahne alıp bu 60 dakikanın 30 dakikasını görsel
    şu halde çalanı da ilk defa görüyorum.

    konserin tamamı için : https://www.youtube.com/watch?v=9ipn9t6-gb0
  • hayatımın grubudur bu grup.öyle bi grupturki hem ergen isyanınızı dışa vurmanıza yardımcı olur yaşınız kaç olursa olsun fark ettirmeden.hem politikacılara nefretinizi kusarsınız,hem ırkçılara söversiniz,hem skateboard yapıp eğlenirsiniz.bu grup işte öyle içip sıçıp eğlenebilceğiniz ergen depresyonunuzdada dinleyebilceğiniz kavga edebilceğiniz herşeyi kendisine özgü olan punk hardcore funk ve metali birbiriyle harmanlamış benim taptığım ve en sevdiğim grup işte o suicidal tendencies!
  • 90'lardaki kadrosuyla tekrar bir araya gelse dünyadaki skateboard satışlarının amına koyacak grup. bunlar yüzünden kaykay almıştım da düşüp kafamı vurmuştum.
hesabın var mı? giriş yap