• bir derviş zaim filmleri sever olarak adının üzerimde yarattığı anlam veremediğim gerginlik yüzünden yıllarca seyretmekle seyretmemek arasında kararsız kaldığım, evde bir köşede izlenmek için beklemiş ve dün sonunda aramızdaki anlamsız gerginliği kırarak kavuştuğum türk sinemasının nadide eseridir. uzun zamandır galata köprüsü'nün huzur veren görüntüsü ve fonda çok sevdiğim o manzarayla kucağında güzeller güzeli bir tavuskuşuyla ürkek ama kararlı şekilde koşan mahsun'un yarattığı kompozisyonu, resmi, hikayeyi, nasıl tarif etmeye çalışsam yetersiz kalan o görüntüyü izlerken olduğum kadar huzurlu olmamış, öyle içten gülümsememiştim. derviş zaim, ahmet uğurlu, tuncel kurtiz, ayşen aydemir iyi ki bu filmi çekmişler. yansımalar'ın dinlemeye doyamadığım bab-ı esrar'ı iyi ki tabutta rövaşata'ya eşlik etmiş. ben yıllarca halt edip uzak kalmışken, iyi ki dün artık izlemişim.
  • günlerce rüyama o yosunlu halat girmişti...o soğuk havada denizde aheste aheste salınışı. etkileyici filmdir vesselam
  • izlemeyenler için mutlaka izlenmesi gereken filmlerden biridir.

    yıllar sonra hatırlandığında, bir çok sahne, mimiklerine kadar gözünün önüne geliyorsa, burada başrol oyuncusunun da hakkı verilmelidir. ahmet uğurlu kesinlikle underrated bir oyuncudur.
  • sevemedim bu filmi. kasveti oldum olası sevmem zaten. bence sıradan, sıkıntılı olaylar silsilesiyle örüntülü bir kurgulamadan ibaret. ha belki çekildiği yıl itibariyle (bkz: 1996) farklı bir kategoride olduğundan bu denli övüldü, bilemem. ama sevemedim. yalnız filmin müziğine diyecek yoktu.
    filmin müziği: yansımalar - bab-ı esrar
    (bkz: çıkma ekmek)
    (bkz: çıkma gömlek)
  • aşırı derecede rahatsız edici bir film.

    sıkıntılı, kaotik, irrite edici değişik bir film.
  • melodramlardan 90li yıllarda sıyrılmayı başaran türk sinemasinin nadide filmlerindendir. bakınız efendim bu ülkede sokakta yaşayanlar da var esrar çekenler de hayat fabrikatör çocuklarının aşklarından ibaret değil demeyi en az ağır roman kadar iyi bir şekilde başarmıştır. (bkz: ağır roman)
  • "çekimler sırasında çok eğlendik" moussa sow
  • doğru yazımı tabutta röveşata olması gerekirken tabutta rövaşata şeklinde sunulmuş film, kimse de bu noktaya değinmemiş(en azından bu başlıkta).

    bu noktada kasıtlı yapılmış bir şey mi yoksa gözden mi kaçmış sadece, bilen aydınlatırsa sevinirim.
  • ülkemizde halen varlığını sürdüren sınıflararası uçurumları, o dönemin gerçek olaylarından yola çıkarak ifade eden bir filmdir. bir yanda burjuva politik iktidarının başındaki kişinin, diğer bir adıyla başbakanın, halktan alınan vergilerle süs olsun diye satın aldırdığı tavus kuşları, öte yanda açlık, yoksulluk gibi dertlerin yanında, başını sokacak bir evi bile olmayan, gündüzleri umumi tuvalet bekçiliği, geceleri otomobil hırsızlığı yapan bir adamın, yetmezmiş gibi bir de aşk acısı çekmesini konu alır. ülkemizin alt toplumsal dokusunu resmeden bir çeşit mikrokozmozdur. ezilenlerin küçücük dünyası ile, ezenlerin galaksisi arasındaki milyonlarca ışık yılı uzaklığı ölçebilmemize imkan verir bu film...
  • mahsun'un, tavuskuşunu (ç)alıp umumi tuvalete getirdiği sahnede kendi hayatım aklıma geldi. lakin tavuskuşu muyum yoksa umumi tuvalet mi onu bilemedim.
hesabın var mı? giriş yap