• delirmiş ev sahiplerine ev sahipliği yapıyor. emlakçılarla el ele vermişler, başta öğrenciler olmak üzere şehrin muhtelif yerlerinde barınmak isteyen herkese nanik yapıyorlar.

    1+0 30 metrekare bodrum kat yerler nasıl olur da 1500 liranın üzerinde kiralanır a dostlar. burası kadıköy mü beşiktaş mı? bir salonu var evin, aynı anda çorbanı karıştırıp duş alabilmen için son derece müsait. mutfak dolaplarının tamamına dokunabilirim hissi yaratıyor. düşün ki evin bir odasına sarılabilirsin biraz uğraşsan.

    bir tanesi var 1+1 ters dublex!!! ulan 1+1 ev nasıl dublex olur be ıstırabını siktiklerim. ters dublex dedikleri de evin altı zindan. kömürlüğün badana yapılıp parke döşenmişi.

    dedin ki biraz insan işi evde kalayım. "2 odası olsun", hatta bir de hovardalık yaptın "mutfağı da olsun" dedin. kombilibilibilibom... 2500! ara kat olsun ısınırım, faturam az gelir.. 3500! güvenlikli site, otopark... 4000! deniz de görelim babacım olmuşken olur... 5000! hayırlı işler.

    bahsettiğim yer süleymanpaşa ilçesi. özellikle hürriyet ve değirmenaltı mahallelerinde bilfiil adam sikiliyor. eee bunu gören merkez ahalisi durur mu, yavuz, çiftlikönü, orta cami falan filan hepsi allahu ekber modunda.

    sosyo-ekonomik açıdan biraz eli ayağı düzgün yerlerde oturmak için ya toprak zengini olmak ya da üçe beşe bakmadan domalmak lazım gerçekten. hastanelerin yanı yeni atanmış doktorlara, okulların yanı öğretmenlere, tümen karşısı da askerlere rezerve. oralara gidip başka meslek grubundan olduğunu fark ettirirsen bırak ev kiralamayı selamını bile parasız almıyorlar.

    oraya kim gider dediğin bütün yerlere lüks siteler yapıp ortasına havuz kondurmuşlar. yeni yaşam alanı, şehrin gözdesi falan ayağına bir çakıyorlar ki utanırsın. çevre yolu manzaralı diye 2750 istenen dağ sitesi çatısı var. gerçekten post truth çağında olduğumuzu ben böyle mevzulardan anlıyorum. hadi hürriyet'i namık kemal'i anladık da amına koduğumun zafer mahallesinde yepyeni bir yaşam ne kadar yükselebilir ya!

    diyeceksin ki serbest piyasa, göç, gayrimenkul değerlemesi, kur, asgari ücret vs vs. hepsine tamam da güzel kardeşim, biz bu dünyaya kazandığımız parayı barınmayla beslenmeye gömmeye mi geldik?
  • 25 şubat 2009’da, otomatik pilotlara güvenen pilotların, altimetre arızasını fark edememesi sonucu, hollanda-amsterdam schiphol havalimanı’na iniş yaparken düşüp üç parçaya ayrılan tk1951 sefer sayılı, boeing 737-800 model türk hava yolları uçağının ismi.

    o zamanki ulaştırma bakanı binali yıldırım, ölen yok, demişti, ama uçaktaki 135 kişiden 9’u ölmüş, 25’i ağır olmak üzere 50’si de yaralanmıştı. kazadan ‘sağ’ kurtulanlar arasında bir ekşi sözlük yazarı da vardı.
  • tekirdağ'da doğup büyümüş herkesin yaşamının mühim bir kısımda izi olan bir mekan, liman çay bahçesi yani "liman" artık tarihin tozlu sayfalarına gömüldü.
    belediye bu alanı yıkmış.
    belli ki yeni bir şey yapacaklar.
    yeni beton, yeni rant...

    son yıllarda kötü çay yapsalar da, bardaklarda parmak izi olsa da, bundan şikayet etsem de, yine de oraya hep gittim, hep gittik.
    çünkü oradaysan illa tanıdık birileri vardır, uzun zamandır görüşmediğin.
    sen tek başınaysan da illa bir tanıdık gelir sohbet edersin.
    hizmetten mızmızlansak dahi orayı hep sevdik.
    çocukluğumuzdan yetişkinliğimize kadar uzanan sürede hep vardı.

    limanın yıkık halinin fotoğrafı tekirdağlılar arasında yayılıyor ve kim görse aynı hissi yaşıyor... "ah yaa ne günlerimiz geçti..."

    teşekkürler akp, teşekkürler cüneyt yüksel.

    edit: imla
  • hangi sivri akillinin fikriyse degirmenalti'nin iki yönlü trafigini sadece iceri dogru gidiş yapip semtten çıkışı arka sokaklardan dolanarak 10 dakikada yapabilir hale getirmisler.
    uzerine polis te erketeye yatip ters yone 1800tl ceza kesiyor, sokaktan karsi sokaga geçene bile.

    got kadar sehiri siktiler attilar.
    bitmiyor bu siyasal islamcilarin zihni sinir fikirlerinin ceremesini cektigimiz...
  • yeni otogarı o lokasyona inşa etmenin hangi zekanın ürünü olduğunu merak ettiğim şehir. üstelik eskisinin kapasitesi ve lokasyonu gayet yeterli seviyedeyken. arkadaş 2 saatte istanbuldan geliyorum allahın unuttuğu yerden roman mahallesi seyir keyfiyle 1 saatte anca e-5 üzerindeki evime varabiliyorum. üstelik beylikdüzüne giden 20 kişilik mini servislerin de milletin ayağı yeni otogara alışsın diye değirmenaltına veya herhangi bir e5 güzergahına girmesi yasak. güya vatandaş yararına hizmet veriliyor, neden öğrencilerin çok kullanıldığı güzergahtan bu servisler zor kullanılarak kaldırılıyor? nedenini hepimiz biliyoruz aslında da aynı şeyleri yüz kere yazmaktan ben yoruldum, boyuna oy vermekten yorulmadılar.
  • seçimler yaklaştıkça adayların boy boy afişlerini her yerde gördüğümüz il. adaylar neredeyse pankart-afiş asmadıkları, broşür dağıtmadıkları sokak bırakmadılar. güzel. peki neden hiçbiri bu pankartlara seçilirse ne yapacağını yazmıyor?

    tüm sokaklara girdiklerine göre yolların hali ile ilgili tek kelime yok. bu kadar kötü yolları olan başka bir şehir gördüm mü bilmiyorum.

    tekirdağ'ın genel hava kirliliği ile ilgili tek vaat yok.

    ulaşım ile ilgili tek kelime yok. bazı otobüs hatları birleştirilmiş. özel aracın olsa 15 dakikada gideceğin yere toplu taşıma ile 1 saatten fazla sürede gidiyorsun. yeni otogara gitmek için sahilden toplu taşımaya binsen tekirdağ turu atarak otogara ulaşıyorsun.

    şehirde büyük park sorunu var. bununla ilgili çözüm vaadi yok.

    yukarıda yazdıklarım aklıma ilk gelen sorunlar. biraz daha düşünsek neler neler çıkacak. muhtarlar bile daha fazla vaatte bulunuyor seçilmek için.
  • 30 mart 2014 yerel seçimlerinde son durum itibariyle büyükşehir belediyeleri içinde büyükşehir dahil 12 ilçesinin tamamını chp'nin kazandığı türkiye'nin tek ili.
  • şimdilerde “denizi olan anadolu kasabası” yakıştırması yapılan memleketimin zamanında bünyesinde filarmoni orkestrası bile bulunuyor olması çok da ilginç değil mi?

    çayınızı kahvenizi hazırlayın, tekirdağ tarihine zamanında burada yaşamış olan rum nüfusun kaynakları üzerinden bakalım (kaynağımız bu olduğu için mecburen bu pencereden bakıyoruz)

    > "20. yüzyılın başında tekirdağ özellikle eğitim alanında trakya’daki en önemli eğitim merkezi olma fırsatını eline geçirmişti. 1913 yılında dönemin ereğli metropoliti’nin teşvikiyle georgiadis kardeşler eğitim birimleri inşa edip, diğer yandan da bunların düzenli çalışması için de önemli miktarlarda da gelir temin etmişlerdi. bundan dolayı 1910 sonrası için tekirdağ’da eksiksiz bir eğitim sisteminin varlığından söz edilebileceği belirtilmiştir. ayrıca yöre gençleri de aldıkları eğitim sonrasında, istanbul’daki üst seviye kurumlara geçiş yapabilmekteydiler. bu da tekirdağ’ı cazibe merkezi haline getiriyordu.

    rum patrikhanesinin 1905 yılı resmi kayıtlarına göre civardaki köylerde bulunan okullar:

    *barbaros (panidos): 1882 de 120’den fazla öğrencisi olan bir okul, on yıl sonra ise 30 öğrencisi olan bir anaokulu faaliyetlerine başlamış

    *kumbağ: 1882’de 160 öğrencisi olan bir ilkokul, 1905 yılında öğrenci sayısı 120’ye gerilemiş ancak 40 öğrencisi olan bir kız okulu da faaliyete başlamış

    *köseilyas (neohori): 1882’de 76 öğrencisi olan bir ilkokul, ek olarak 1905’te 18 öğrencisi bulunan bir ortaokul

    *naip: 1882’de 65 öğrencisi olan bir ilkokul, on yıl sonra ek olarak 20 öğrencisi olan bir anaokulu

    *ışıklar (sholario): 1882’de 4 sınıflı bir ilkokul ayrıca 1880 de inşa edilen 80 öğrencisi bulunan kız okulu

    *çanakçı: 1882’de 30 öğrencisi olan ilkokul ve 1905’te sayısı 80’e varan öğrenci sayısıyla ortaokul

    erkek okulunda, yunan dili, temel bilgiler, yunan tarihi, coğrafya, din, aritmetik, türkçe, fransızca dersleri işlenirken kız okulunda ek olarak elişi dersi bulunmaktaydı. anaokulunda ise sadece temel bilgiler ve elişi dersi bulunmaktaydı.
    köy okullarının zamanla kent okuluna dönüşmesi sonucunda ise eğitim daha metodik şekilde uygulanmaya başlayarak, müzik jimnastik gibi dersler ile müfredat zenginleşmiştir.

    tekirdağda bulunan rum nüfusu, varlığının devamının okul ve kiliseye dayandırmıştı. kilise, cemaat ve cemiyetler eğitim için gerekli mali desteği sağlamaktaydılar.

    trakya bölgesinin ticaret ve transit noktası olmakla beraber, ayrıca okur-yazar ve bilim adamı oranı yüksek bir kültür şehri olmasından mütevellit bir çok cemiyet de tekirdağ'da kurulmuştu.

    1871 yılında kurulan ilk cemiyetlerden olan rodestos eğitimperver cemiyetinin kurucularının çoğunluğunu aydın kişiler değil, zengin tüccarlar oluşturmaktaydı. derneğin amaçları arasında; rum nüfusu eğitmek, kapsamlı bir kitaplık oluşturmak, yerel tarihi tanıtmak için müze kurmak, yeni okul kurmak ve mevcut okulların şartlarını iyileştirip öğretmen maaşlarını sağlamak bulunmaktaydı. ayrıca istanbul’daki eğitim kurumlarıyla temas içinde olup, yeni eğitim öğretim programları ilk önce tekirdağdaki okullarda uygulanmaktaydı.

    1874 yılında yapımına başlanan cemiyet binası 2 mart 1875 yılında açılmıştır. bir kısım görüşe göre bahse konu bina tekirdağ büyükşehir belediyesi tarafından geçtiğimiz günlerde restorasyonu yapılan sarı köşk’tür.

    rodestos eğitimperver cemiyeti’nin gelişmesi neticesinde 16 eylül 1897 tarihinde ise visanthi cemiyeti faaliyete geçmiştir. bu cemiyetin amacı ise orfevs adlı filarmoni orkestrasının kurulması, rumların eğitimi için konuşmalar, konferanslar ve konserlerin organizasyonu, tiyatro sahnelenmesi ile kitaplığın süreli yayınlarla zenginleştirilmesiydi. okuma salonu 1897 den 1919’a kadar hizmet vermiş olup 1914 dönemi savaş ortamı ve dönemin maddi şartlarından dolayı kapanmıştır. en görkemli zamanında atina’daki maraslion ve istanbul’daki zoğrafion kitaplığından gelen kitaplarla toplamda 1200 ciltlik envantere sahiptir.

    cemiyetin faaliyete geçmesiyle birlikte kentte redestos müzesi de kurulmuştu. cemiyet ayrıca fransa’dan arkeolog getirterek müzede sergilenen objelerin sınıflandırmasını sağlamıştı. atina arkeoloji cemiyetinin de katkıda bulunduğu çalışmalar neticesinde müze envanterinde antik, yunan, roma ve bizans dönemine ait toplam 621 sikke, yazılı mermer kabartmalar, mermer başlar, yazıtlar ile bakır, kurşun ve topraktan yapılmış objeler bulunmaktaydır.

    1914 yılında birinci dünya savaşının başlaması ile müze binasına el konularak müzedeki objeler tekirdağ’da bulunan rus konsolosluğuna nakledilmiş, ancak öncesinde 1913 yılında şehri işgal eden bulgarlar koleksiyonun önemli bir kısmını zaten alıp götürmüştü. günümüzde ise redestos koleksiyonunun arta kalan kısmı selanik arkeoloji müzesinde sergilenmektedir.

    cemiyet ayrıca kendisine tabi olan bir filarmoni orkestrası da kurmuştu. avrupa geleneklerine uygun olarak, dans ve açık hava konserleri ile cemaatin eğlenmesi-sosyalleşmesi amacıyla kurulan orkestranın gerekli teçhizatı ve müzisyenleri eğitecek öğretmenlerini sağlamak yine cemiyetin görevleri arasındaydı."

    o günden geriye kalan müzisyenlerin günümüzde aydoğdu mahallesinde yaşamaya devam ettiğinden de kimsenin şüphesi yok sanırım*

    diğer yandan ne acıdır ki atalarımız cepheden cepheye koşup memleketi kurtarma davasında savaşırken rumlar keyifleri peşinde takılıyorlarmış...

    kaynak: lozan’a ek olarak imzalanan “mübadele anlaşması”nın 94. yılı münasebetiyle 30 ocak – 1 şubat 2017 tarihlerinde tekirdağ büyükşehir belediyesi tarafından düzenlenmiş olan mübadele sempozyumunda, halihazırda yunanistanda bulunan küçük asya araştırmaları merkezinde müdür yardımcısı olarak görev yapan stavros anestidis’in yapmış olduğu sunumdan derlenmiştir.
  • lilith17 mahlaslı yazarın hiçbir ihtiyacına cevap veremeyen,
    ülkenin en kalabalık 23'ncü şehri.
    hatta geçtiğimiz yıllarda en yaşanılası vilayet falan seçilmişti.
    hepsi kolpaymış demek.
    ne 30 yaş üstü lezbiyen var,
    ne takılmalık arkadaş var,
    ne meşhur psikolog var,
    ne 7+ üstü kazanan bir çocuklu bekar düzenli işi ve hayati olan iyi bir meslege sahip temiz karakterli entelektüel bir erkek var,
    ne başka bişi...
    yaksınlar bu şehri anasını satiim, bi yazarın işini göremedi, mutlu edemedi bi türlü yazıklar olsun.
  • tepki alır mıyım acep diye kafanda mavi poşu ile gezsen de kimse ses çıkarmaz bu şehirde... "o ne be adaj turist misin sen?" derler en çok.
    ha çok kalırsan da görenler kendi arasında "ne bu büle bea?" diye sorduklarında muhtemelen "elleşme kızanı bea, şekerli o şekerli" derler.
hesabın var mı? giriş yap