• kırmızı ışığı iplemeyecek sayıya ulaşan yayaların birden topluca bilinçlenip "arabalara 5 dakika yeşil, bizlere ise 30 saniye!" anlayışına karşı uyandırdıkları üst esemelerinin hoş bir getirisi.

    şimdi arabalar biraz kapitalist patronları simgeliyorlar burda,
    yayalar olarak biz de proleterya gibiyiz bir nevi. bu noktada kimin ne kadar zengin olduğu sorun oluşturmuyor. karşıdan karşıya louis vuitton almaya geçiyor olsanız da fark etmez.
    kırmızı ışık da bize yapılan haksızlık, sorumsuzluk. 80-90 kişi beraber karşıdan karşıya geçiş de devrim gibi bir şey oluyor haliyle. alttan başlayan bir devrim gibi ama. bolşevik usulü değil yani.

    böyle şapşal bir sevinç yaratıyor bu olay benim ruhumda. özellikle karşı taraf da kalabalıksa ve simultane olarak karşıya geçiyorsak komşu bir ülkede de sosyalist bir ayaklanma olmuş havasına kapılıp sevincimi 3'e 5'e katlıyorum. ara sıra karşıdan geçenlere "selamlar olsun yoldaş" dermişçesine şöyle bir gülümseyerek bakıyorum.

    16-17 yaşındayken hiç komunist bir dönemim olmadı. içimde ukte kalmış olacak. keşke yaşıtlarımın çoğu gibi şöyle bir 6 ay filan komunist olsaydım da sistemimden çıksaymış. kabakulak gibi, erkenden geçirmek lazım o evreyi. büyüyünce daha zor oluyormuş bak.
  • bir gün karşıdan karşıya geçerken yanınızdan biri çav bella söyleyerek neşeli neşeli yürürse bilin ki o bu sevinci yaşıyordur, yaşatıyordur.

    ben ise genelde aşağıdaki danslardan yapıyorum. tarz meselesi tabi.
    http://www.collegehumor.com/video:1816413
  • kendimi her seferinde kırmızıda kar$ıya geçerken "venceremos venceremos, kıralım zincirlerimizi, venceremos venceremos, araba ve ı$ıklara paydos..." diye bir türkü tutturmu$ken bulduğum sevinçtir bu. fakat, bir yandan da bekliyorum, bu proleter dayanı$maya uyanan kolluk kuvvetleri, topluca, proleter dayanı$mamıza ne zaman, hangi trafik ı$ığında son verecek, biber gazı atıverecek ortamıza, vuracak copu omurilik soğanımıza.
    bazen de kar$ıdan "selamlar olsun yoldaş" dermi$cesine gülen insanlar geliyor,mutlu oluyorum içten içe.
    selam sana yolda$, selam,
    selam, kırmızıda geçenlere...
    geçen yolda$ der ki yola devam,
    ne güzel,yürüyorsun....

    bir kelam da, bu proleter eylemimize kar$ı duranlara;
    "asıl siz halkın sava$çılarına teslim olun!"
  • alman disiplininin imkan vermediği sevinç. trafik ışıkları bozulmuş, arabalar, tramvaylar, yayalar herkes bir dört yol ağzında beklerken ve on dakika geçmesine rağmen her yöne kırmızı ışık yandığından devrimci ruhları kaybolmuş almanlar koyun gibi beklemeye devam etmektedir. o esnada bir umut ışığı, otoriteye bir isyan görmek adına gözlerinin içine bakılan almanlar sadece gülümseyerek kafa sallar veya hallo der en fazla. rosa luxemburg'un insanları artık bu halde.
  • bir land rover'ın yayaların arasına dalmasıyla, sonunda amerikan askerinin bayrağı kaptığı gibi gelmesiyle sona erebilecek sevinçtir. aman diyorum!!
  • insan pestilinin damakta kalan tadı.
  • federal almanya devletinde sayet kirmizi isiktan gecmisseniz ve polis sizi gormusse ilk once sorar:

    -kirmizi isikta gecmenin cezaya tabi oldugunu biliyor muydunuz?

    sen eger "evet"dersen, 15 avro ödüyorsun, ki bir proleterin bilincli olmasinin cektigi izdirabi simgeleyebilir. "hayir" dersen 10 avro ödüyrorsun, ki bu da cahil ama sansli halktan oldugun anlamina cekilebilir.

    hayirli proleterler..
  • mecidiyekoy merkezde arabalara yaklasik altmis saniye, yayalara ise bunun beste biri kadar yesil ısık yanma suresinin layik goruldugu isiklarda, yayalarin kirkinci saniye civarinda her gun yaptiklari aktivite.
  • kuralları ayıklarken çöple samanı ayırd edecek kadar erememiş toplumların proleteryasının geçişi sırasında her iki taraftan gelenlerin birbirlerine girmeleri ve doğal olarak geçemez hale gelmeleri ve nasılsa bunların birleşip camı tamponu indiremeyeceğini anlayan arabaların korna ve dürtüklemeyle tüm yayaları püskürtmesi ile sonuçlanır.

    bazı ülkelerde kırmızı ışıkta beklemek salak gibi görünmenize neden olan bir başkaldırı bile sayılabilir.

    beşiktaş'ın göbeği klasik bir örnek: buradan belli saatlerde birbirleriyle dürtükleşmeden geçebilen (kırmızı, yeşil fark etmez) babayiğit olsa olsa yıllardır yaşadığı çarpışmaların meyvesini yemektedir, tecrübesini konuşturuyordur. türkiye'nin sayılı nezih yerlerinden biri ya burası -yani bence; ileride daha önce abuk şeylerden türemiş bir çoğu gibi yepyeni geleneksel bir spor müsabakası olarak literatüre girebilitesi var bunun.

    karşıdan karşıya geçişme müsabakası:
    "dakika 86, karşılaşmalar tüm heyecanıyla yineleniyor sayın seyirciler. iskele 18: heykel 12 zayiat verdi. kalan toplam yaya sayısı 4, ve hoooop! aman tanrım! takım arkadaşı numaradan dayak yemiş mendilci çocuğu kurtarmak isteyen siksen bilgi alamazsın hareket amiri hühseyin, patlak frenli kuş serisi taksinin altında kalıyor. sarı bayrak! sarı bayrak! güvenlik aracı tüm patlak frenli kuş serilerinin önünde yine. muhteşem bir zafer ve yürek deşen bir trajedi bir arada sevgili seyirciler!...."

    proleteryanın her hareketinin bir şekilde kapitalik amcalarımızın işine yarar hale getirilebileceği de çıktı bak buradan. vay nasını; kaçarımız yokmuş, ne karaymış alın yazımız.
hesabın var mı? giriş yap