• diline sahip çıkan insanlardır.

    ayrıca ana dilini doğru kullanmak da "ruh hastalığı" olarak görülüyorsa o zaman ben de ruh hastasıyımdır.

    ulan öküzler, bir zahmet artık "şey"in ve bağlaç olan "de, da"ların ayrı yazıldığını öğrenin ki biz de sırf siz doğru kullanın diye zırt pırt sizi uyarmaktan vazgeçelim, hayır sonra "takıntılı-sorunlu-garip insan" biz oluyoruz. bu gibi şeyleri yanlış kullandığınızda cümlenin anlamı tamamen değişebiliyor, bunun da farkına varsanız keşke. hani yaptığınız şey basit dilbilgisi hatası olmaktan çıkıp kendi dilini konuşamama haline dönüşüyor. e bu da komik oluyor tabii ama siz sizi düzeltenlere kızmakla meşgul olduğunuz için kendi rezilliğinizin farkına varamıyorsunuz. kabak yine biz "ruh hastaları"nın başına patlıyor.

    sinirli not: "diline sahip çıkmak" deyince bunu milliyetçilik sanan insanların varlığını görmemi sağlayan başlık oldu an itibariyle. canım benim bak şimdi, ben amerika'da yaşasaydım orada kullandığım dile sahip çıkacaktım, her normal insanın yaptığı gibi. çünkü ana dilim ingilizce olmuş olacaktı ve ben onu doğru kullanmaya çalışacaktım, bu kadar basit.

    not 2: "bağlaçlara -ek işareti konmaz. bitişik olan -de -da'ya işaret konur." diyenlere teşekkür ediyorum, çok haklılar. ben bu hatayı yaptığımı fark etmemiştim, düzelttim şimdi. bakın, uyarılmak ve doğrusunu öğrenmek güzel.

    not 3: "ana dil" olmalıymış doğrusu, uyarılar üzerine tdk'ya * * * anca bakabildim. mesaj yağdıranlara teşekkürler. onu da düzelttim şimdi. vay arkadaş, başka hatam varsa yine söyleyin.
  • (bkz: soru eki mi ayrı yazılır) *

    tanım: dil bilgisi kurallarına uyanları aşağılayan söz öbeği...
    edit: beklenen sonuç; başlık başa kalmıştır...
  • tepkilere alışmış artık şaşırmayan insanlardır. çünkü bizim ülkemiz böyledir. bir şeyi doğru yapıyorsan hakarete mahkumsun. kitap okursun otobüste kitap okuyan artist tip derler. konuşmana, oturuşuna, davranışına dikkat edersin (ki bu sadece karşıdakine değil kendine de saygıdandır.) kasıntı derler. kibar olursan aptalsındır mesela. kurallara uyarsan korkak. olması gereken budur çünkü. bu kadar insan haklı da bir biz mi haksızız?
  • türkçe konuşmayı yazmayı bilmeyen tiplere dert olur. yaşınız kaç? hala öğrenemediniz mi iki tane yazım kuralını yahu?

    bahsedilen ruh hastalığı için;

    (bkz: mehmet ali erbil'in uzun süredir olay çıkartmaması/#38891726)
  • de, da, ki ayıramamak utanç verici bir durumdur arkadaşlar. makale yazarken de ayıramazsın zaten. burada sorun eğitim sisteminin altında ezilmiş olmanız ve kendinizi geliştirememeniz. buna biz öğrenilmiş çaresizlik diyoruz. ruh hastası da tam bu tipler aslında. şunları ayırmayı öğrenin artık arkadaş hem itici oluyorsunuz hem de eğitim seviyeniz çat diye belli oluyor.
  • gururla içinde bulunduğum grup.

    sms, whatsapp, facebook mesajları da dahil olmak üzere her yazı yazdığımda imla kurallarına dikkat ediyorum. karşı taraf hata yapıyorsa, bunu da aynı konuşma içerisinde "yalnız o -de ayrı yazılır", "soru eki mi ayrı yazılır" gibi ifadeler kullanarak kendisine söylemeyi tercih ediyorum.

    sorunu sadece türkçe olarak ele almayın. aynı konuda ingiliz ve amerikalılar da sıkıntı yaşıyor. google'a girip "meme" diye aratırsanız, dilin dejenere edilmesine karşı gösterilen tepkileri inceleme imkanınız olur.

    dil bir kültürdür, gelişme aracıdır. içine ingilizce kelimeler sokmak sizi daha akıllı veya kültürlü yapmayacağı gibi, günlük hayatta dikkat edilmesi gereken 32131289872156 tane kuralı olmayan bir dilde 3-5 basit kurala bile uymamak veya daha acısı uyamamak sizleri daha havalı insanlar yapmaz.

    üniversite mezunu insanların dahi "yapsammı?" veya "yapdım" gibi katliam yapmaları, bazı yanlışları düzeltmek için sayımızın artması gerektiğinin açık bir göstergesidir.
  • sözlüğün, isminin hakkını verdiği zamanlardan kalmış olmaları olasıdır.

    noktalama işareti kullanmadan paragraf yazan var. -de'yi ayırıp "de"yi bitişik yazar var. kelimelerde -mi ekini ayıran var.

    kitap okunmadığını nokta atış tespit edebiliyorsun. kitap okumayan yazarı ben niye okuyayım ki? dil bilgisi konusundaki cehalete göre basıyorum engeli.
  • bütün eğitim hayatı kompozisyon yazmaktan nefret ederek, paragraf sorularında sıfır çekerek, kitap okuma ödevi verildiğinde yana döne özet arayarak, hafız gibi ezberlediği ve aslında bilmesi gereken bir konuda bile biraz uzun ve çetrefilli sorulduğu için son derece basit bir soruyu anlayamayarak geçmiş olması muhtemel biri(leri)nin yapabileceği bir tespit olmuş.

    kurallar, toplum hayatında birbirimizin ağız kokusunu çekmemiz karşılığında beklediğimiz, ihtiyaç duyduğumuz sessiz güven anlaşmasını inşa eden taşlardır. dil de bu sebepten doğar. "benim dudu dediğim şeye sen zuzi dersen anlaşamayız, buna ikimiz de bobo diyelim" benzeri bir akittir dil. ben sana bir şey söylediğimde bu akdettiğimiz kurallar silsilesini bildiğini ve sen bir şey söylediğinde de aynı kurallara uygun söylediğini varsayarım, birbirimize güveniriz ve anlaşırız. yazılı iletişimde "o akşam teyzem, ali ve amcamlar ne yaptı?" diye sorarsam, "ali gitti mi?" diye de eklersem; "gitmedi, teyzem de kaldı." ile "gitmedi, teyzemde kaldı." arasındaki anlam ayrımını bilemiyor, yapamıyor, ben yazınca da anlamıyorsan ben senin zekandan şüphe duyarım güzel kardeşim. ben, senin doğduğun andan itibaren maruz kaldığın ana dilini bile hakkını vererek öğrenememiş, söyleneni de, okuduğunu da anlamayan bir sığır olduğuna kani olurum. "akım" dediğimde "bokum" anlayabilme potansiyelin var çünkü. seninle domino da oynanmaz, trafiğe de çıkılmaz, toplu taşımaya da binilmez. "neoalcakh yeaa" tavrı hayatın her alanına sirayet eder çünkü. zaten sana laf da anlatılmaz. deveye hendek atlatırım daha iyi.
  • cehaletin yüceltildiği, toplumun uyutulduğu, eğitim sisteminin içine sıçıldığı, güce tapmanın ve kolay yoldan köşeyi dönmenin teşvik edildiği ahlak yoksunu toplumumuzda dilbilgisine sahip çıkmak kimi cahillere göre bir ruh hastalığıymış. peh!

    okuluna, derslerine, eğitimine, geleceğine yeterli özeni göstermeyen zavallılardan ne bekleriz ki, bu ülkeyi ileri götürmelerini mi?
  • diline sahip çıkan, yaşamasını ve zenginleşmesini isteyen insanlardır. dilde ve kültürde zenginleşmenin yalnızca doğaçlama ya da dönemsel değişimlerle değil, temelden sistematik bir düzenin doğrultusunda gerçekleştiğine inanan insanlardır. matematik severim, dilin matematiğini de ayrı severim, bu ruh hastalarından biri de benim. kendini doğru ifade etmenin en önemli kuralı doğru kelimeler ve doğru kullanımdır. tersini iddia etmek yozlaşmanın kapılarını açar ve dilimizde ciddi bir erozyona sebep olur. dil ve matematik, doğru anlamanın ve anlatmanın vazgeçilmezleridir. dil bilgisi de dilin bel kemiğidir, sürüngen olmamak için omurgaya gereken önem verilmeli.
hesabın var mı? giriş yap