aynı isimde "wolverine (yazılım)" başlığı da var
  • türkçe bilen marvel comics karakteri.

    detayları paylaşmadan önce, çizgi romanlarla ilgili bilinmesi gereken bir durum var; karakterler hikaye gereği ingilizce dışında başka bir dilde konuşuyorsa, konuşma balonunda diyaloglar yine ingilizce olarak yazılır fakat başına sonuna küçüktür - büyüktür işareti konulur, "`<" ve ">`". örneğin hikayede bir karakter türkçe olarak "selam, nasılsın? baban nasıl?" diyorsa konuşma balonunda <hi, how are you? how is your father?> diye yazılır. bu bilgiyi aklımızda tutarak wolvie'nin hikayesine geçelim.

    hayatından entrika eksik olmayan karakterimiz wolverine, bu uzun hayatının çeşitli noktalarında kendisine sorunlar çıkarmış olan bir karakter olan romulus'tan illallah etmiştir, kafasını kesmek istemektedir. wolverine'in kendisine benzeyen bir de oğlu vardır daken adında, ki bu oğluyla da romulus'un manipülasyonları yüzünden arası bozuktur. fakat yine de entrikalar gereği daken ve wolverine bir olup romulus'u öldürmeye karar verir, bu yüzden farklı farklı yerlerde gizlice buluşurlar. bu buluşmalardan birini de ankara'da yapmaya karar verirler.

    daken ankara'da cafede oturuyor

    bu buluşma sırasında tartışmaya başlarlar, sonra wolverine öğrenir ki daken arkasından romulus'la iş çevirmiş, vay hayın evlat deyip muramasa kılıcını saplar daken'a. olaylar daha büyür, romulus'un kendisi gelir, hulk'ın oğlu skaar falan da dahil olur, ankara'da tansiyon gerilir. derken beklenmedik bir şey olur ki bu, çizgi romanlarda gördüğüm en absürt şeylerden biridir; romulus'un tuttuğu kürtler saldırır.

    wolvie kürtlere şaşırıyor

    işte bu noktada sivil kaybı azaltma noktasında harekete geçen wolvie saldırının yapıldığı yere koşturup binanın içine girer ve içerideki adama dışarı çıkmasını, binanın çökeceğini söyler. adam da "hayır çocuklarım hala içeride" diye cevap verir.

    türkçe konuşuyor

    işte bu resimde de görüldüğü üzere bu diyalog küçüktür büyüktür işaretleri ile yazılmış, bu yüzden diyalog ingilizce dışında bir dilde oluyor ki ankara'nın orta yerinde gerçekleşen bu diyaloğun dilinin türkçe olduğu akla ve mantığa yatkın geliyor. türkçeyi neden ve nasıl öğrendiği de bir muamma tabii. birinci dünya savaşı'nda gelibolu'da savaşan newfoundland birliğiyle gelip de mi öğrendi, yoksa yaşadığı fırtınalı hayat mı onu bir şekilde türkçe öğrenmeye itti, bilemiyoruz. belki soğuk savaş döneminde türkiye'de bulunan bir ajandı, belki de eskişehir'de bir erasmus öğrencisi. belki emekli salih öğretmen, belki iş insanı ali bey.
  • 19. yüzyılın sonlarında alberta, kanada'da doğdu james howlett. doğduğunda büyük imtiyazlara sahipti. çünkü o varlıklı toprak sahibi john howlett ve eşi elizabeth'in ikinci oğluydu. büyük kardeşi daniel'ın zamansız gelen ölümüyle birlikte james, rose ve dog ile yakınlaştı. rose, howlett arazisinde yaşayan bir valiydi. dog ise howlettların acımasız bekçisi thomas logan'ın küçük oğlu.

    dog'un rose'a karşı büyüyen saplantısı bir gün ona saldırmasıyla sonuçlandı. bunun üzerine james'in babası thomas'ı ve oğlunu işten kovarak evden uzaklaştırdı. fakat john'un bilmediği üzere thomas, elizabeth'le gizli bir ilişki içindeydi ve elizabeth'i kendiyle birlikte gelmesi için ikna etmeye çalıştı. john tartışmalarını böldüğü için thomas john'ı vurdu ve öldürdü. babasının öldürüldüğünü görmesi james'de bir şoka yol açtı ve mutant güçleri açığa çıktı. ellerinin üstünden çıkıntılar halinde fırlayan pençelerle thomas'ı öldüren james, dog'u da yüzünden yaraladı. yaşanan vahşet sonrasında kendini boşlukta bulan elizabeth ise kendi yaşamına son verdi.

    james uzun bir çöküş yaşadı ama mutant iyileşme gücü zihnini de onardı ve travmasal olayların hatıralarını teker teker yok etti. artık james cinayetten aranıyordu. rose, james'i gizlice bir maden kolonisine yolladı ve gerçek kimliğini saklamak için logan takma adını verdi. kırılgan logan madende gün geçtikçe iriyarı bir gence dönüştü ve olaylar karşısındaki direnişi ona wolverine lakabını kazandırdı. logan'ın kamptaki mutluluğu dog'ın onu takibinin başarıyla sonuçlanmasıyla sona erdi. babasının öldürüldüğü geceyi hatırlayan logan, dog'la vahşice dövüştü. kargaşa sırasında yanlışlıkla pençelerinden biri rose'a saplandı. ilk gerçek aşkının ölümüyle ıstıraptan yıkılan logan ormana kaçtı ve bir süre için ortalarda görünmedi.

    logan'ın topluma dönüşü canadian rockies'de sınır bölgesinde ufak bir kasabayla oldu. bu topluluğun sakinlerinden biri victor creed'di yani daha iyi tanındığı üzere en büyük düşmanı sabretooth. logan burada bir amerikan yerlisi olan silver fox'a aşık oldu fakat mutluluğu yine kısa sürdü. sabretooth logan'ın doğum gününde kıza saldırmış ve silver fox ağır yaralanmıştı. aşkının intikamını almak isteyen logan gözü kara biçimde sabretooth'a saldırdı fakat daha yaşlı ve tecrübeli mutant tarafından kolayca mağlup edildi. hem yenilmenin hem de aşkının ölmek üzere olmasının acısına dayanamayan logan topluluğu terketti.

    bir süre sonra logan kanada ordusuna katıldı ve birinci dünya savaşında devil's brigade üyesi olarak savaştı. nihayet ordudan ayrılan logan çin'e gitti. orada japon samuray ve büyücü ogun'la tanıştı. ogun ona dövüş sanatlarını öğretti. uzun yıllar ogun'un vesayeti altında kaldı. ogundan ayrıldıktan sonra ada ülkesi madripoor'da bir macera yaşadı. ikinci dünya savaşında logan amerikan süper askeri captain america ile çalıştı ve nazi ajanı baron strucker ve hand ninja klanıyla savaştı. hemen sonrasında kanada'ya dönen logan tekrar orduya katıldı. onbaşı seviyesine yükselen logan ilk kanada paraşüt müfrezesinde yer aldı ve normandiye savaşında savaştı.

    savaş sonrasında weapon x'e katılan logan, uluslararası bir istihbarat teşkilatında yer aldı. takım arkadaşlarının arasında sabretooth ve silver fox'la karşılaşmak logan'ı şaşırtmıştı. weapon x programı, üyelerinin sadakatini sağlamlaştırmak için sahte hafıza implantasyonları gibi çeşitli metodlar kullandığından logan birçok görevde sabretooth ile takım olarak hareket etmekte sakınca görmedi.

    weapon x'ten ayrılan logan bir süre kanada hükümetinin department k olarak bilinen gizli biriminde ajan olarak çalıştı. daha sonra weapon x tarafından yakalanan logan gizli bir deneyde kullanılmak amacıyla geri götürüldü. iskeletine yokedilemez bir metal olan adamantium bağlandı ve prosedüre karşı gelmemesi için beyni yıkandı. amaç, mükemmel suikastçıyı yaratmaktı. fakat weapon x programnına karşı ayaklanmayı başaran logan, çılgınca bir öfkeyle (berserk) kompleksteki herkesi öldürdü ve ormana kaçtı. james hudson ve eşi heather bulduklarında yabani bir durumda olan logan'ı tekrar insanlığa döndürdü. iyileşen logan, james'e the flight'ı, "kanada hükümetinin departmant h biriminin himayesinde çalışan ilk süper güçlü insanlar grubunu" kurmasında yardım etti.

    birimin ilk görevinde logan gamma değişimine uğramış yaratık hulk'ı yakalamak üzere görevlendirildi ve eski ve mistik canavar olarak bilinen the wendigo ile karşılaştı. daha sonra logan, x men'in kurucusu telepatik mutant charles xavier ile iletişim kurdu. sentetik ada krokoa'daki kurtarma operasyonu için mutant toplayan xavier, logan'ı ona katılması için ikna etti. deparment h'den ayrılan ve x-men'i kurtarması için xavier'a katılan logan operasyonun ardından takıma katıldı. tek neden ise bir üyeye hissettiği çekim gücüydü, jean grey'e.

    x-men'le bir görev sırasında japonya'ya giden logan, lady mariko yashidaile tanıştı; x man, sunfire'ın kuzeniyle. mariko'nun şefkati ve hareketlerinden etkilenen logan kısa sürede kendini ona yakın görmeye başladı. x-men japonya'da kaldığı sürece beraber vakit geçiren ikili mariko new york'u ziyaret etmesiyle de ilişkilerini devam ettirdi.

    japonya'ya bir iade-i ziyaret yapan logan mariko'nun babası, suç lordu shingen harada'nın mariko'yu zorla ortaklarından biriyle evlendirmeye zorladığını keşfetti. logan, mariko'yu beraber amerikaya dönmeleri konusunda ikna etmeye çalıştı fakat mariko babasına ve görevine yürekten bağlıydı. shingen, logan'ı ele geçirmek için yuko adlı ninjayı kiraladı ve yuko logan'ı yakaladı. yuko logan'a sinirlerini etkileyecek bir zehir içirip shingen'e teslim etti. shingen, mariko'nun gözleri önünde logan'ı düelloya davet etti. logan'ın hassas basınç noktalarına vuran shingen aslında logan'ı hareket ettirip onu öldürmek istiyordu. logan sadece pençeleriyle sert ve ani çıkışlarla eşitliği sağlayabildi. mariko'nun ümitsizliğini gören logan savaşmak için isteğini kaybetti ve yenilmiş sayıldı. böylece hayal kırıklığına uğrayan mariko logan'ın aşkına değmediği konusunda babasıyla fikir birliğine vardı.

    logan sonradan mariko için döndü ve onursuz davranışları ortaya çıkan shingeni avladı. yashida klanının yeni lideri olan mariko, logan'ı yeni şampiyonu ilan etti ve klanın onur kılıcını ona sundu. daha sonra nişanlandıklarını açıklayan ikiliden mariko, pisijik mutant mastermind'ın etkisi altında düğünü iptal etti. ayrıca mastermind, mariko'yu klan ve japon mafyası arasında bağ kurması için zorladı. mastermind yenildiğinde ise yaptıklarından derin bir utanç duyan mariko kendini ona kanıtlayana kadar logan ile evlenemeyeceğini söyledi.

    x men'in japonyadaki bir sonraki görevinde ise logan ölmekte olan bir kadınla karşılaştı ve kadın kızı amikoyu logan'a emanet etti. logan kabul etti fakat yaşamının genç bir kızla paylaşamayacağını farkettiğinde kızı mariko'nun himayesine bıraktı. daha sonra yashida klanının onur kılıcının değişiminde, mariko'nun üvey kardeşi keniuchio harada, the silver samurai, kılıçla birlikte amiko'nun güvenliğini sağlamak için de yemin etti.

    x-men'in magnetoyla bir savaşından sonra logan ve takım arkadaşları kendilerini savage land olarak bilinen antartik ormanda buldular. çağ öncesi çevrede kendini evinde hisseden logan zamanla buranın düzenli ziyaretçilerinden biri oldu. hatta bir savage land yerlisi olan gahcka babalık yaptı.

    sonraları madripoor'a düzenli ziyaretlere başlayan logan bunlardan birinde the princess diye bilinen barı satın aldı. x-men'le maceralarına devam eden logan avustralya'da bir siber suikastçi grubu olan reavers ile karşılaştı. yakalanan logan çarmıha gerildi ve genç mutant jubilee tarafından kurtarıldı ve ikili madripoor'a kaçtı. iyileştiği sırada logan jubilee'yi kızı gibi görmeye başladı ve ikili tekrar x-men'e katılmadan birçok macerayı paylaştı.

    weapon x projesinin gizli kompleksinin yerini keşfeden logan sahte hafıza implantasyonlarını öğrendi. team x'in üyelerini topladı, sorumlu kişileri takip etti ve onları yendi. hemen ardından gerçekleşen bir başka japonya ziyaretinde bir hand suikastçisi mariko'yu tedavi edilemez bir toksinle yaraladı. mariko, logan'a acısını dindirmesi için yalvardı. başka bir alternatif göremeyen logan onun isteğini kabul etti ve pençelerini kullandı. o günden sonra logan her sene ölüm gününde mariko'nun mezarını ziyaret etmeye başladı.

    magneto ile başka bir karşılaşmalarında logan, adamantium iskeleti güç kullanılarak vücudundan ayrıştırıldığında kritik şekilde yaralandı. iyileşme gücü muazzam travmayı onarmak için aşırı yüklendi ama logan yine de ölüme karşı galip geldi. tedavisi sırasında logan mutant gücünün tüm uzantılarını keşfetti ve kemikten oluşan pençeleri tekrar yerini aldı. sonra bir süre için x-men'i bırakan logan, takım arkadaşları cyclops ve jean grey'in düğününe katılmak için geri döndü.

    sonraları ölümsüz mutant apocalypse'e tapan genesis grubu tarafından kaçırılan logan, grubun onu bir apocalypse uşağı olan "horseman" yapmak için kemiklerini tekrar adamantiumla kaplaması isteğiyle karşılaştı. fakat bu sefer logan'ın vücudu işleme direniş gösterdi ve adamantium'u reddetti. logan tekrar vahşileşmişti. elektra isimli ninjanın yardımıyla logan insanlığa dönen yolu tekrar buldu.

    logan madripoor'da şeref borcunu ödemeye zorlandı ve suç imparatoriçesi viper ile evlenmek zorunda kaldı ki bu viper'a madripoor'un kontrolünü verdi. daha sonra viper, logan'ı yeraltı dövüş turnuvalarından birine katılması için davet etti ve logan burda hocası ogun'un şeytani ruhuyla karşılaştı. viper'ın da yardımıyla ogun'un ruhunu yendi ve bir süre sonra evliliği iptal etti.

    death olarak tanınan apocalypse uşağıyla, horseman yapılan bir savaşta ölmüş gibi göründü logan. fakat daha sonra şekil değiştirebilen uzaylılar olan skrulls'ın bir üyesi tarafından taklit edilmiş olduğu ortaya çıktı. logan aslında apocalypse tarafından yakalanmış, yepyeni bir adamantium iskeletiyle donatılıp death'e dönüşmüştü. logan nihayetinde apocalypse'in programını kırdı ve bir kere daha x-men'e katıldı.

    logan'ın geçmişi bir kez daha onu buldu. weapon x programı tekrar aktif hale getirilmiş ve sabretooth dahil eski ajanlarının birçoğunu toplamaya başlamıştı. aslında sabretooth'un kendi planları vardı. amacı programın teknolojisini kullanarak logan'ı güçlerinden arındırmaktı. bunu başardıktan sonra logan'ın düşmanlarını bir araya toplayan sabretooth onları logan'ın yakın dostlarının üstüne saldı. güçsüz olmasına rağmen orjinal weapon x kompleksinde sabretooth'la karşılaştı logan. ama ona rakip olamayacak durumdaydı ve güzel bir dayaktan sonra komplekste ölüme terkedildi.

    nasıl olduysa yine canlı kalmayı başaran logan, weapon x programının arkasında fantomex adlı paralı askerin olduğunu öğrendi. weapon x, weapon plus programı olarak bilinen ve amerikanın orjina süper askeri captain america'yı yaratılmasıyla başlayan bir dizi deneyin başarısızlarından biriydi. programla, insanları mutant tehdidinden korumak için süper askerlerden oluşan bir ordu kurmak amaçlanmıştı. logan ise onuncu denemenin bir ürünüydü. fantomex ise onüçüncü...

    logan, the world olarak bilinen weapon plus uzay üssünü incelerken fantomex, logan'ın bir dosyaya ulaşmasını sağladı. bu dosyayla birlikte logan sonunda geçmişiyle ilgili bütün sırları öğrendi. fakat logan'ın son keşfi programın son ürünü weapon xv'in ortaya çıkmasıyla yarım kaldı. logan bu yaratığı yenmeyi başardı fakat savaş üsse büyük zarar verdi ve logan uzay boşluğunda hapsoldu. logan'ın tehlikede olduğunu sezen jean grey, onu dünyaya geri getirmek için bir mekikle yola çıktı. fakat çift avalon'da, magneto'nun eski uzay istasyonunda tuzağa düştü. istasyon magneto tarafından güneşe yönlendirildiğinde tek kurtuluşları jean'in güçlerini zorlayıp kozmik varlık phoenix'e dönüşmesiydi. phoenix ile dünyaya dönen logan x-men'e tekrar katıldı ve magnetoyla yüzleşti. birbirini takip eden savaşta magneto, jean'i ölümcül bir manyetik çarpmayla öldürdü. bu olay logan'ı yine ölümcül bir öfkeyle doldurdu ve logan magneto'nun başını kopardı. xavier, mangeto'yu ülkesi genosha'ya götürüp düzgün bir cenaze yapmak isteyince logan ile tartıştı. ve logan gruptan pek dostça ayrılmadı.

    official marvel handbook 2004'ten çeviri : fang
  • spider man'den sonra gelmi$ gecmi$ en ba$arili marvel kahramani. vulgar display of power. ofkesiyle sorumluluklari arasinda cebelle$menin yani sira gecmi$indeki karanliklarin yukunu hep sirtinda ta$iyan adam ce$idi.
  • ameliyat gerektirmeyen mutant. diyelim ki gerekti...

    dr: neşter...(keser)
    dr: pens...(mnskym) neşter i ver gene
  • adamantiumun dibidir.

    hehe.
  • bir efsane...

    boyu:1.70m
    adamantityum iskeletsiz ağırlığı: 100kg
    eklentiyle ağırlığı: 150kg
    mutant özelliği: inanılmaz iyileşme gücü ve kemikten pençeler.

    wolverine the origin adlı muhteşem çizgi romandan birkaç ayrıntı:

    --- spoiler ---

    origin'de yazıyla belirtilmese de dikkatli okuyan biri wolverine'nin john howlett'in değil thomas logan'ın çocuğu olduğunu anlayacaktır. malesef elizabeth howlett kocasını aldatmış. aslında dikkatli okumaya da gerek yok, daha ilk sayfalarda wolverine'ı bahçeyi budarken görüyoruz ve o da ne, bu aslında başka bir adam. peki diyoruz ve okumaya devam ediyoruz, ama bu sefer gözlerimiz dog'da. dog'un çocukluk tavırları wolverine'e o kadar uyuyor ki... ama hayır, yanılıyoruz. ilk iki sayıyı wolverine'ı bir başkası sanarak okuyoruz sonuçta.

    uzun bir yaşam aile trajedisiyle başlayıp sevdiği kadını bizzat öldürmekle devam edince (bkz: elric of melnibone) bildiğimiz wolverine'ın içsel karanlığını daha iyi anlıyoruz. ölümsüzlüğünden gelen ve bazen ukalaca olan kendine güven duygusunun ötesinde, hüzünlü, çoğu zaman hayvansı görünen, içe kapanık ve asla gereğinden fazla söz etmeyen bu adamın bu özellikleri işte o trajik geçmişe dayanıyor.

    --- spoiler ---

    wolverine herkesin kendinden bir parça bulmak istemesinin ötesinde herkesin kendinden bir parça bulduğu bir karakter. hiçbirimiz vücudumuza saplanan onlarca mermiyi pişkin pişkin çıkarıp iyileşemiyor ve bileklerimizden kemikten pençeler çıkaramıyor olabiliriz ama bu dev bücüre sempatiyle yaklaşmamızı sağlayan şeylerin başında onunla paylaştıklarımız geliyor. benimle aynı boyda olması ya da bir macerasında avuntuyu kitaplarda bulması, bir başkasının önemsediği herhangi bir duygunun peşinde şehir şehir dolaşması, ettiği bir laf, ezeli yalnızlığı...

    aslında, tüm muhteşem güçlerine rağmen kaybetmiş bir karakter wolverine. ve onun kaybettikerini kendimizin aradığı düşlerde buluyoruz ve düş kurmaya devam ettikçe de wolverine'ı seveceğiz. marvel'ı ya da daha doğrusu wolverine'ın yaratıcısını tebrik etmek lazım...
  • wolverine'in dönüşümü: https://line.do/wolverinein-donusumu/xe
  • gulo gulo olarak da bilinen ayı familyasından bi haywan... boyu daha kısa, ve fakat ayıdan daha güçlü, hareketleri kaplana benzer, ama karıncıyiyen gibi görünür. tilkiden daha kurnaz ve feci derecede saldırgandır. dağ aslanlarının ve kurtların wolverini gördüklerinde öldürdükleri avlarını ona bırakıp kaçtıkları söylenir. sibirya, kanada, rusya ve alaska'da daha sık rastlanır. boyu 67-107 santim arasında ve ağırlığı 20-35 kilo arasında seyreder. kürkünden dolayı avlanmakta olduklarından soyu tükenmek üzeredir.
  • ilk defa turkiye'de yayinlanan siyah beyaz orumcek adam serilerindeki bir macerasinda denk geldigim kahraman.. o zamanlar turkce serilerdeki ismi "sansar" idi. orumcek adam'la beraber yanli$likla professor x'in malikanesine giriyorlar bir yigin tehlike odasi atraksiyonu atlattiktan sonra profesorle kar$ila$iyorlar, sonradan onun iyi bir insan oldugunu anliyorlardi.. hatta cok iyi hatirlarim bunlara tehlike odalarindan birinde bir suru insan saldiriyor, orumcek "abi bunlar masum insan oldurmeyelim" diyor, wolverine de "et kokusu almiyorum" deyip olumune giri$iyordu netekim bunlarin robot oldugu, her $eyin de kandirmaca oldugu ortaya cikiyordu.. haliyle ilk defa x-men'e denk gelmem de ayni macerada olmu$tur.. daha sonra wolverine sozkonusu malikanede yeteneklerini geli$tirmek icin kaliyor, orumcek adam ise kendinden beklendigi uzere "bana uymaz hocam i$im var gucum var" deyip sivi$iyordu..

    mikado'dan arakladigim super cilt'lerde sozkonusu maceraya malesef denk gelemedim..
  • şimdi ilk x-men(2000) filminde bu rol için düşünülen isimleri yazıyorum:

    russell crowe*
    aaron eckhart*
    jean-claude van damme*
    viggo mortensen*
    edward norton*
    keanu reeves*
    gary sinise*

    sonunda rolü alan dougray scott olmuş. fakat o ara mission impossible 2'nun çekimleri uzadığı için ayrılmak zorunda kalmış.

    ve taaa bunlardan sonra, son anda hugh jackman, scott'ın yerine projeye dâhil edilmiş. hatta jackman'la anlaştıklarında çekimler başlayalı 1,5 ay olmuş. bense şu ana dek hep ilk tercih olduğunu sanıyordum. olaya bak... tamam, adamın adı o sıralar hollywood'da pek bilinmiyordu ama bunun bahanesi olmaz lan...
hesabın var mı? giriş yap